Hayatı unutma!...
Levent ÖZADAM
"... Asla yaşamınızı ve işinizi birbirine karıştırmayın. Size bunu söylemek zorundayım. İkincisi ilkinin yalnızca bir parçası.”
Paul Tsongas, kanser olduğunu öğrendikten sonra yeniden seçime girme kararı aldığında bir arkadaşımın ona yazdığı şu sözleri her zaman hatırlayın:
- Hiç kimse ölüm döşeğinde keşke büromda daha fazla zaman geçirseydim demez...
Evet işi (hele de seviyorsa) insanın hayatının ve kişiliğinin bir parçasıdır... Ama işin dışında da bir yaşam vardır. Aslolan odur.
John Lennon’un öldürülmeden az önce yazdığı sözlerle:
- Yaşam, sen başka planlar yaparken olan şeydir....
Ev hayatının, aile ilişkilerinin, arkadaşlarla dostlukların önemli olduğunu kaydeden yazar diyor ki:
- Eğer hayatımdaki bu "diğer şeyler" doğru olmasaydı mesleğimde çürümüş, hatta sıradan olabilirdim.
Eğer yaptığın iş seni bütünüyle yansıtmıyorsa o zaman gerçekten en iyisi olamazsın...
Bu nedenle yazarın insanlara tavsiyesi şudur:
- Bir yaşam edinin... Tuzlu suyun hafif bir rüzgârla kumsala vuran kokusunu fark edebileceğiniz, kızıl kuyruklu şahinin göl üzerinde daireler çizerek uçuşunu ve çam ağaçlarının üzerine konuşunu durup izleyebileceğiniz bir yaşam edinin...
Yalnız olmadığınız bir yaşam edinin... Sevdiğiniz ve sizi seven insanlar bulun ve asla unutmayın: Sevgi bir lüks değildir, sevgi bir iştir...
Yaşamın iyiliğine o kadar özen gösterin ki onu çevrenize yaymak için istek duyun...
Sonsöz, G. Brooks’un şu şiiri:
"Tükenmek üzere şu kısacık an
Yakında yok olacak
Ve ister altından yapılmış
İsterse acıyla yüklü olsun
Bir kez daha aynı kılıkla
Karşına çıkmayacak..."
Mutluluğun sırrı…
Ailesi ve kendisini seven hiç kimsesi olmayan bir yetim kızla ilgili çok güzel bir masal vardır. Kendini çok ama çok üzgün ve yalnız hissettiği bir gün, çayırda yürürken, bir çalıya küçük bir kelebeğin takıldığını görür. Kendini kurtarmak için çabaladıkça, dikenler onun narin bedenini daha çok hırpalar. Küçük yetim kız dikkatle kelebeği kurtarır. Uçup gitmek yerine, kelebek güzel bir periye dönüşür. Kız gözlerine inanamaz.
Peri, kıza, "Senin eşsiz iyi kalpli davranışın için, sana bir dilek dileme hakkı veriyorum" der.
Kız bir an düşünür, sonra "Mutlu olmak istiyorum" der.
Peri "Peki" der, ona doğru eğilir ve kulağına fısıldar. Sonra da ortadan kaybolur.
Kız büyüdüğü sürece, ondan daha mutlu kimse yoktur.
Herkes ona mutluluğunun sırrını sorar. O ise gülümser ve "Sırrım, küçük bir kızken iyi kalpli bir periyi dinlemiş olmamdır" der.
Yaşlanıp, ölüm döşeğine düştüğünde, komşuları etrafına toplanırlar. Sırrının da onunla birlikte yitip
gitmesinden korkmaktadırlar. “Lütfen bize söyle" diye yalvarırlar. "İyi peri sana ne dedi?"
Sevimli yaşlı kadın gülümser ve "Bana şöyle söyledi"
der: “Ne kadar güvende, ne kadar yaşlı ya da genç, zengin ya da fakir olursa olsun herkesin sana ihtiyacı var."
Günün Fıkrası
Plajda..
Temel’le Dursun plajda, herkesin içinde çılgınca sevişiyorlar. Halk rahatsız olmuş ve polise şikâyet etmiş. Polis olay yerine gelince sormuş:
- Siz burada ne yapıyorsunuz?
Temel:
- Dursun boğuluyordu da onu kurtarıyordum.
Polis:
- Kardeşim boğulan insana ağızdan suni teneffüs yaptırılır.
Temel:
- Ula uşağum, her şey öyle başladu zaten.
[email protected]
Yorumlar