YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR!
Abdullah KILIÇ
Teknolojik olarak dünyanın bir eşikte bulunduğunu söyleyebiliriz. Bunun adı nanoteknolojidir. Halen birçoğumuzun hayal gibi seyrettiğimiz şeyler kısa bir geleceğin gerçeği olmak yolunda. Bir zamanlar “Aya seyahat”, “Arzın Merkezine Seyahat”, “Balonla Devriâlem” vb’lerini seyrettiğimiz gibi. Orta yaşın orta sınırlarına gelmiş olanlar filmlerde görüp inanamadıklarını kısa ömürlerinde görmüş oldular. Uzay çağını, bilgisayar çağını yaşadık. Şimdi bilişim çağını yaşıyoruz. Burada acı bir gerçek var ki; o da bu çağ değiştirmelerinin hiçbirinde dahlimiz olmadı. Bu yeni kurulan dünyaların tüketici sınıfındayız. Yani üçüncü sınıfta. Bunların hepsine ve gelecek olana bilgi çağı dememiz yanlış olmaz. Çünkü bu muazzam değişmeleri yüksek bilgi ve buna hayatlarını adayan bilim adamları sağlıyorlar.
Parçalanamaz denilen atomu parçalayan insanoğlu, onun sırlı dünyasına nüfuz edip, istediği moleküler bileşimleri yaparak değişik maddeler yaratma peşinde. Bunun bildiğimiz kadarıyla olabileceğini anlatan işlemleri de başardılar. Tabi bu, bize yansıyanlar. Acaba gerçekten hangi noktalardalar, bunu bilmesek de tahmin edebiliriz. Burada alınan yol dünyada bir efendi, geri kalanı köle yapabilir. Bu akıbetten kurtuluşun yolu, kötü niyetlilerin dünyayı nanoteknoloji ile işgale koyulmadan “dehşet dengesini” oluşturabilmektir. Sadece şunu söylemek isterim ki; benim bildiğim kadarıyla hayvan beslemeden et elde etmek ve bunu yüksek tonajlarda üretmek, ya da birkaç gün içinde ormanlar ihdas etmek çocuk oyuncağı gibi bir şey. Şimdilik sadece bunların kontrollü olarak gelişimi üzerinde çalışılıyor.
Meselenin biraz daha heyecan vermesi için; “matrix” filmlerinde seyrettiğimiz kendini yeniden hayata döndüren bizim gibi ete kemiğe bürünmüş robotların ve insan beyni özelliği kazandırılmış kontrol ve kumanda sistemlerinin prototipleri üzerinde çalışıldığını bildirelim.
Düşünün ki bunlar bir saç telinin 1/80000 (bir bölü seksen bin) ölçüsündeki “nanometre” ölçeklerinde yapılmaktadır.
Bu inanılmaz olayları bizi yeise düşürecek kadar çeşitlendirmemiz ve çoğaltmamız mümkündür.
Nanoteknolojiye hükmeden dünyaya hâkim olacaktır. Dünyanın mutlu geleceği belki nanoteknoloji ile kurulabilir. Ancak bunun şartı bu bilginin insanlığın ortak malı haline getirilebilmesidir. Kaybedilecek her dakika hüsranı, kazanılacak her an kurtuluşu ve mutluluğu haber vermektedir.
[email protected]
Yorumlar