Hava Kirliliği
Dr. A. Nilay EVCİL
İstanbul'da hava kirliliğinin halk sağlığı üzerinde önemli bir tehdit oluşturduğu Çevre ve Orman Bakanı tarafından açıklandı. İstanbul'un yazın önlem alınmaması halinde kışa hava kirliliği sorunlarıyla gireceği belirtildi.
Bu tespit iyi güzel; ama yeni değil ki! Demek istediğim acil tedbirler olarak belirtilen egzoslardan çıkan gazlar, kaçak kömür kullanımı, sobalardaki standart dışı üretimler, ısınmak amaçlı fazla yakıt tüketimi ve bacaların temizlenmemesi yeni değil. İstanbul'da hava kirliliği özellikle doğalgaz kullanımının teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması ile bir nebze azalmıştır. Ama ben bu kentte yaşayan biri olarak başkaca elle tutulur bir önlem alındığını hatırlamıyorum.
Hergün trafikte yol alırken egzozundan kapkara dumanlar çıkaran onlarca araç görüyorum. Bunların trafikte seyrine nasıl izin veriliyor bilemiyorum. Üstelik kimi zaman bu tip araçların belediyenin otobüsleri olduğunu da görüyor ve üzülüyorum.
Kaçak kömüre son verilecek, soba ve kalorifer kazanları TSE standartlarına uygun üretilecek. Bu koca kente sokulan kömür acaba denetlenemiyor mu? Denetleniyorsa, bu kaçak kömür nerede, kimler tarafından satılıyor ve kullanılıyor? Bence sadece satıcı değil, kullanıcıların da hataları var. Kullanıcı da aslında çevreyi kirletirken kendi bindiği dalı da kestiğini bilmeli. Yani kendisini, ailesini, çocuklarını ve onların geleceklerini de olumsuz etkilediğini bilmeli. Bu konuda Muhtarlıklar devreye girip, bulundukları çevrede bu tip olayları Çevre Müdürlüklerine bildirebilir, halkı uyarabilir. Yine onların yardımıyla apartman yöneticileri ve apartman sorumluları ısıtma konusunda kısa süreli eğitilebilir.
İşyerleri, fabrikalar ve konutlardaki fazla tüketim ve baca filtreleri mutlaka sık sık denetlenmeli. Yukarıda da söylediğim gibi, Çevre Bakanlığı elemanları bu işe yetişemiyorsa bu konuda başka birimler yetkili kılınabilir. Ayrıca denetim sonrası verilen ikaz ve cezalar da takip edilmeli. Cezalar caydırıcı olmalı. Aksi halde, apartman cezayı ödeyip daha pahalıya mal olacağını düşündüğü enerji tasarruf uygulamalarını ve baca temizliğini yaptırmayabilir. Hepimizin yaşadığı bir gerçek apartmanlarda bu tip ortak karar almanın güçlüğüdür. Ancak bu konudaki parasal tedbirler karar verme güçlüğündeki apartman sakinlerini önlem almaya sevk edebilir.
Ülkemizde çevre kanunu artık bilinen, geçmişi çok yeni olmayan bir kanun. 1980lere dayanan kanunun çıkışının üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen uygulamada yerinde sayıyor gibi. Nerede hata yapıyoruz? Kanun çerçeve bir kanun olup, uygulama aşamasında mı açıklar var? Hepimizin geleceğiyle ilişkili bu denli ciddi bir konu neden çözüme ulaşmaz?
Bu konuda kimin, neden bu hataları yaptığını buna karşın yetkililerin neler yapmakta olduğunu veya yapamadığını (yapmadığı demeye dilim varmıyor), hayatımızı neden tehdit eden unsurların ortadan kaldırılamadığını bilmek istiyorum. Çünkü insan hayatı ihmale gelmez.
Yorumlar