Fizikte, güç; toplam kuvvet, kuvvetin iş yapabilme yeteneği, bir zaman diliminde momentum meydana getirme kuvveti olarak tanımlanmaktadır. Fizikteki güç tanımı genel olarak bir vasıtanın iş yapabilme niteliği, bir şeyin şiddeti, fiziksel bir etkide bulunma veya direnme yeteneği, olarak ortaya çıkmaktadır. Gücün siyaset bilimindeki manası fizik ve matematikteki anlamından hem daha geniş boyutlu hem de daha derinlikli olduğu bilinmektedir.

Günlük dilde; Amerika'nın önünde durulmaz güç olduğunu, gücün kaynağının ekonomi olduğu, askeri güç olmadan diplomasinin işe yaramayacağı, güçsüzlerin ezildiğini, paranın gücün kaynağı olduğu, sizin fikrinizin kabul edilmesinin güç olduğu, onunla geçinmenin güç olduğu, güç bela o işin başarıldığı gibi terimleri kullanırız. Bu terimleri kullanırken çoğu kere kendi milli amaçlarımıza hizmet edip etmediğimizi düşünemeyiz.

Genellikle bize kabul ettirilmiş olan doktrin şudur; Güç; ekonomik, siyasi, askeri, diplomatik, teknik vs gibi milli güç unsurlarının toplamıdır.

Evet Güç (W)= A+B+C+D ... İlahr olarak tanımlanabilir.

Ancak güç bir kuvvetin belli bir momentum'a (yani kitle çarpı hız) belli bir sürede kullanımıdır da. Burada kemiyetlerden biri sıfır olursa çarpımda sıfır olur.

Ayrıca siyaset bilimindeki güç kavramı mutlak bir kavram olmayıp nisbi durumu ifade eden bir kavramdır. Bugünkü Türkiye ekonomik ve teknik açıdan İkinci Dünya Savaşı'ndaki Nazi Almanyası'ndan daha ileridir ancak bir durumun uluslararası sisteme herhangi bir tesiri yoktur. Gücün yaptırım kabiliyeti ifade etmesi en son andaki teknik, ekonomik, askeri ve siyasi güçleri harekete geçirmesi olarak tezahür eder. Dolayısıyla sizin kendi kendinizle mukayeseniz veya tarihin herhangi bir kesitinde başkalarıyla kıyaslanmanız güç faktörlerinin tartılmasında bir anlam taşımaz.

Güç oluşturan kuvvet faktörlerinin aynı istikamette olanlarının toplamı sizden, ayrışanlarında çıkartılmasıyla elde edilen dinamik bir süreçtir. Şöyle ki bir ulusu oluşturan alt etnitiseler ulusal politikaya direnç gösteriyor ve ortak milli tutumu zayıflatacak çatışmalara giriyorlarsa Güç (W) =A+B+C-D-F + İlahr olarak tanımlanır.

Toplum güç faktörlerinin zayıflamasına etki eden diğer bir durum ise; bir ülkedeki liderliğin bölünmesi, ortak tutum tesbit edilmesinde tereddütlerin oluşması, iç isyanlar, sağ-sol, ilerici-gerici, laik-antilaik, AB'ci-ABD'ci gibi psikolojik bölünmelerdir. Psikolojik ve lider eksenli bölünmelerin ilerleme sürecini sekteye uğratıp bir ulusun topyekün bekasını tehdit ettiği ve fetrete sürüklediğine dair tarihten binlerce delil toplanabilir. En çok bilinenlerden bir kaç örnek verirsek 1402 Ankara Savaşı'ndan sonra başlayan Fetret 1440'lara kadar süren iç çatışmalara neden olmuş bu eksende başlayan liderlik çatışması Fatih Sultan Mehmet'le son bulmuş (hatta Fatih'le babası arasında bile kimin tahta geçeceği sorun teşkil etmiştir.) Benzer durum Endülüs'ün toparlanamamasına ve tarihten silinmesine sebep olmuştur.

Güç faktörlerinden psikolojik güç + manevi direnme yeteneği (P) W= (A+B+C.... + n). P bir çarpım fonksiyonu olarakta karşımıza çıkar. Yani P nin sıfır olması halinde güç sıfır olur.

Dolayısıyla bir toplumun ahlâkı, dürüstlüğü, manevi değerleri, aile yapısı, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet gibi topluma karşı suç niteliği taşıyan hadiselere bulaşma oranları dirençkenlik oranlarını minimuma indirgeyerek toplam güç oluşturma fonksiyonlarını yok ederek milli gücü sıfırlar. Toplumda değer yargılarındaki yıpranma (eşcinsel evlilik, eşcinsel sapıklık, ilahi tebliğ dışı evlenme ve ahlak dış;ı birliktelik süreçleri) toplumda birbirine güven duygusunu yok eden, kuşkuyu besleyen kapkaç, hırsızlık ve sapık cinayetler (satanist vs gibi) psikolojik güç (P) faktörünü sıfıra yaklaştırarak milli güç çarpanını sıfırlar.

Psikolojik güç faktörünün en önemli parametresi şüphesiz ki bir toplumun kendine olan güven duygusudur. Güven duygusunun yerini başkalarını taklid etme, kendini başkalarından aşağı görme, ona hiç bir zaman ulaşamayacağına hatta bunun imkânsız olduğuna dair şartlanma kendinizi sinek seviyesinde görmenize sebep olur ve bu aşağılık duygusu onlarla rekabet etme gücünüzü ebediyen sıfırlayarak tarihin uluslar mezarlığına gömülmenize sebep olur.

Günlük konuşmalarda bilinçli ve bilinçsiz olarak naklettiğimiz konuşmalar teslimiyetçi tesbitler aşağılık duygusunu pekiştirerek sözler şöyle sıralanabilir; "oğlum ne diyorsun adam Amerika'ya gitseydi tedavi ederlerdi.", "Amerika'dan düğmeye basıyor, seni burada kebap ediyor.", "Artık beyin kontrolü yoluyla davranışlarınızı okuyor ve değiştiriyorlar", "Sen kim Amerika kim onlar ne derse o olur.", "Hükmeden uluslar var, tabi olan uluslar var hükmedemiyorsan tabi olacaksın.", "Onlar düğmeye bastımı sen uçak bile kaldıramıyorsun" vs. vs.

Allah'tan Irak'a geldilerde, direniş karşısında onlarında etten kemikten yaratılmış Allah'ın coni adlı kulları olduğunu öğrendik.

Konuya devam edeceğiz.