İşte size iptidai bir tablo. Az gelişmişliğin sebebi ve sonucu. Öyle bir durum ki her gelişme hamlesinin tepesinde balyoz, her ilerlemeye takoz. Durumu bir tatminsizlikle izah etmek yeterli olmaz, zira bir ülke insanın canından aziz tutarak gözettiği kurumlarının en tepe noktalarına gelmesine rağmen istismara yönelik hareketlerin “marazi bir ruh haliyle” izahı daha doğru olur. Bir şahsa vaziyetin şartlarından kaynaklanan yetki ve sorumluluklar tevdi edilebilir. Bu şahısta aldığı işi hakkıyla deruhte edip göz doldurabilir. Nam alabilir. Ancak burada en önemli mesele durum normale döndüğün de yetki ve sorumluluklarında normale döneceğinin görevin bitişi veya yasal yaş sınırına dayanılması ile de vazife devrinin mukadder olacağının peşinen kabulüdür. Ancak yaşanılan zamanlarda etkili güçler kullanan insanların görev bitince görevden uzaklaşmak yerine sürekli durumdan vazife üretir hale gelmeleri bir hastalık tablosu olsa bile kabulü mümkün olmayan acı bir durumdur. Bulaşıcı özelliği de olan bu hastalığa karşı toplum ciddi bir tavır koymak ve ülkenin muhtemel badirelere sürüklenmesini asla affetmeyeceğini buna müsaade etmeyeceğini her fırsatta beyan etmek zorundadır. Şayet bu halin devamına rıza gösterilirse ev halkının zalim babanın yaptıklarını ele güne ifşa etmemek için göstereceği sabır dehşeti artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Zira artık kimse “kızılcık şerbeti içtik” yalanına inanmıyor. Her hesabı alkol bağımlılığına, altılı ganyana ve hovardalığa tahvil etmek isteyen adamın hakkından ancak adil yargı gelir. Amma mesele savcıya başvurmakla başlar. Mahalle halkının vah vahı… Tüh tühü netice hâsıl etmez.