Hükümet ortakları her ne kadar seçimlerin 2010 yılında yapılacağını ifade etmeye çalışsalar da artık her iki partiden aklıselim insanlar 2010 yılından önce erken bir genel seçimin yapılması gerektiğini şimdilik kendi aralarında da olsa konuşmaya başlamışlardır! KKTC’de tarihi tüm siyasi partilerimizin alacakları ortak kararla belirlenmesi koşuluyla erken bir genel seçim yapmak, hem dış siyaset hem de iç siyaset bakımından eskisinden çok daha fazla önem taşımaya başlamıştır! Bilindiği gibi hala bazı siyasilerimiz 24 Nisan’da yapılan referandumu halkın iradesi böyle diye yutturmaya çalışmakta ve aslında buna kendileri bile inanmamaktadır! Geçen süre zarfında halkın iradesinde çok değişimler yaşanmış, Birleşik Kıbrıs’ın artık ütopik bir görüşten öte gidemeyeceği hem güneyde hem de kuzeyde yapılan çeşitli anketlerle orta çıkmıştır! Bu nedenle siyasi partilerin Kıbrıs konusunda fikirleri belli olduğu için yapılacak erken genel seçim halkın şu anki iradesini de ortaya koyacak ve bu yönde kararların üretilmesi için faydalı bile olacaktır! Diğer önemli bir konu da iç siyasette yaşanan son gelişmeler nedeniyle erken genel seçimin gerekliliği her geçen gün haklılığını ortaya koymaktadır… Hükümet ortaklarının artan baskılar nedeniyle 2009 yılında bir erken seçim yapılması için partilere teklif götüreceğini artık bilmeyen kalmamıştır! Bu arada muhalefet partileri de 2007 yılında bir erken seçimin kaçınılmaz olduğunu ısrarla vurgulamakta, hükümete yaptıkları eleştirileri de bu ağırlıkta yapmaktadırlar! Hükümetin ve muhalefetin seçim isteği tarihlerine bakılacak olursa sanırız en doğru olanı ortayı bulmak ve 2008 yılını seçim yılı ilan ederek, kamuoyunda bu yönde gelişen soru işaretlerine son vermek alınacak en hayırlı karar olacaktır! Ayrıca özellikle Özgürlük ve Reform Partisi’nde son zamanlarda yaşanan çalkantılar ve dedikodular nedeniyle özellikle de bu partinin yetkili organlarının erken genel seçim konusunda lokomotif rol üstlenmeleri kendileri açısından daha faydalı bir karar olacağından, muhalefetin iddia ettiği gibi ölü bir parti olmadıklarını göstermek açısından da kendileri için bir fırsat niteliğindedir! Önümüzdeki bir yıl halen seçime hazır olmayan başta ÖRP ve TDP gibi yeni partiler için yeterli bir zamandır ve halkın siyasetçiye her geçen gün azalan güveninin geri gelmesi açısından da büyük önem taşımaktadır! Muhalefetin aylardır meclisi boykot etmesi, ekonominin her geçen gün kötüye doğru gittiğinin sinyalleri alınması, turizmde beklenenlerin gerçekleşmemesi ve son olarak da KTHY’de yaşanan ama bir türlü nedeni açıklanmayan krizler de artık göstermektedir ki, sorunların temeline inmek için ilk önce demokrasi sınavıyla halkın iradesine başvurmak ve oradan çıkacak olan sonuca da saygı göstererek ülkenin önünün açılması ancak erken bir genel seçimle mümkündür! Çünkü halkın siyasetçiye olan güveni azaldıkça devletine olan güveni de buna paralel olarak azalacak ve geçmişte olduğu gibi çok yakında beyin göçleri yaşanmaya başlayacaktır! Kavgasız ve gürültüsüz bir şekilde muhalefetle iktidarın arasını seçim tarihinde anlaştırmak da artık ülkenin en yüksek makamı olan Cumhurbaşkanlığı’na kalmış ve zaten Sayın Cumhurbaşkanı da geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada çözüm siyasetinin hayal kırıklığıyla noktalandığı ve bundan sonra iç konulara daha fazla ağırlık vereceğini ifade etmiştir! Günün Fıkrası Agop ve Eleni… Agop ile Eleni evlenirler ve cicim ayları bittikten sonra, Agop eve gelip koltuğuna kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip, Eleni'yle hiç ilgilenmez olmuş. Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile; -"Bre Agoppp! Mutfağın penceresi bozuldu, yaparsııınn?" Agop, gazeteyi yüzünden indirmiş, gayet sinirli bir şekilde; -"Niye, ben pencereciiii?" Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla, -" Bre Agoppp, mutfakın musluğu bozuldu yaparsııınnn?" Agop; " Niye, ben muslukçııı?" Bir sonraki gün " Bre Agoppp, tuvaletin sifoni bozuldu, yaparsııınn?" -"Niye, ben pokçii?" Ertesi gün eve gelen Agop bir bakar her şey tamir edilmiş, -" Kuzum Eleni bunları sen yaptınn?" -"Yoo.." -"E, peki kim yaptı?" -"E, bilirisin, kapıcı Abdurrezzek'in bende gözi vardır, yapar mısın dedim, oda dedi yaparım, ama bir şartla..." Agop merak içinde sorar, -" Neymiş?" Eleni: -" E, dedi bana, ya benimle yatarsın, ya da bir pasta yaparsın." Agop rahatlar, -" Peki kuzum, ne pastası yaptın?" Eleni sinirlenir; -"Niye ben pastacııı?