Doğru, hatta geç gelen karar!
Levent ÖZADAM
Son yazmamız ve söylememiz gereken şeyi hemen başta ifade edelim;
Eğer bunun adı yasakçı zihniyetse biz yasakçıyız ve hükümetin sınır kapılarındaki uygulamasını destekliyoruz!
KKTC gündemini bir süreden beridir sınır kapılarındaki hükümet uygulamaları meşgul etmektedir ve başta polis güçleri olmak üzere hükümet görüldüğü üzere sırf muhalefet yapılsın diye eleştirilmekte, aşağılanmaktadır!
Şimdi beş eğitim sendikası birlik olmuşlar ve sınır kapılarında eylem yapacaklarmış!
Çünkü hükümetin uygulamalarını beğenmemişler ve yasakçı zihniyete karşı işbirliğine gideceklermiş!
Hele bir tanesinin başkanı diyor ki bu durumun tek sebebi Türkiye’den gelen paranın eski yıllara nazaran daha az olmasıymış!
Yani, dolaylı olarak Türkiye daha fazla para göndersin ve ekonomik sorunlar çözülsün diyorlar!
Peki kim bunlar?
Daha üç beş yıl önce, Türkiye paranı da memurunu da istemeyiz, diyenler!
Bu utanmazlığın daniskasıdır…
Eğitimdeki bütün sorunları çözdüler ve şimdi ekonomiye el attılar!
İşte bu durum ülkemizde siyaset ile sendikacılığın nasıl birbirine karıştığının en güzel göstergesidir…
Elbette ki yasakçı bir zihniyeti kimse arzu etmez!
Hele de sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir siyasi partinin böyle bir zihniyette olması zaten mantıkla bağdaşmayan bir durumdur!
Sınır kapılarındaki vatandaşa çektirilen eziyete ve itiş kakışlara karşı olmakla beraber, bu işin artık bir disiplin altına getirilmesi de kaçınılmaz hale gelmiştir!
Bu aslında biraz da Kıbrıs sorunu ile paralellik arz eden bir durumdur…
Nasıl yıllardan beridir Kıbrıs sorunu görüşmelerinde hep Kıbrıslı Türklerden taviz koparılmak istenmiş ve Rumların bu konuda hiçbir yükümlülüğü olmamıştır, bu da siyasi sorunun ekonomik boyutunun bir göstergesidir!
Rum Yönetimi, yıllardan beridir ve özellikle de sınır kapıları açıldıktan sonra daha ilk günden kendi vatandaşlarına bir takım yasaklar getirmişlerse işte asıl o zaman biz de aynı kararı uygulamalı ve bunu karşı bir atak olarak yapmalıydık!
Oysa bu yapılmadı ve yumurta artık kapıya dayandı, şimdi bir takım önlemleri almanın adı da yasakçılık oldu!
Bu eğer ta başından yapılsaydı ve en az Rumlar kadar ekonomik konularda da milliyetçi düşünebilseydik, hem şimdi ekonomik göstergeler dibe vurmayacak, hem de devlet ile vatandaş bugünkü gibi karşı karşıya gelmeyecekti!
Kıssadan Hisse
Vaktiyle bir padişah, ellerindeki esirlerden birini, diğer esirleri kışkırtıyor, isyana teşvik ediyor, diye cezalandırmak istedi. Bu tür suçların cezası da idamdı Esir bunu bildiği için, “Ölümden öte yol yoktur” felsefesiyle, kendi dilinde padişaha sövüp saydı, iyice içini döktü.
Padişah esirin dilinden anlayan bir vezire, “Neler söylüyor bu adam?” diye sordu. Vezir, temiz yaratılışlı, iyilik yanlısı biriydi. Esirin küfürler savurduğunu değil de “Ben bir hata ettim bir padişah olarak sana yakışan ise affetmektir. Allah da bağışlamayı ve bağışlayanları sever, diyor” dedi Vezirin bu sözleri üzerine padişah merhamete geldi ve esiri affetti. Fakat esirin dilinden anlayan kötü yürekli bir başka vezir müdahale etti:
- Padişahım, bu esir söylenenlerin tam tersine size en ağır küfürleri savurdu, ağzına geleni söyledi, dedi
Padişah yerinde bir soyluluk gösterisinde bulundu Kötü yürekli vezire hitap ederek, “Önceki vezirimin söylediği yalan, senin söylediğin doğrudan daha çok hoşuma gitti. Senin gammazlığına itibar etmiyorum” dedi ve af kararını geri almadı
Günün Fıkrası
Kriko!...
Japon’un biri Rize’de bir kahveye girmiş ve herkese kafa tutmuş:
—Var mı aranızda delikanlı, varsa çıksın dışarı!
Tahmin edeceğiniz üzere Temel kapıya doğru yürümüş.
—Çıkıyorum ulan, görelim bakalım erkekliğini!
Birkaç dakika sonra Temel ağzı burnu dağılmış kahveye geri dönmüş. Peşinden de Japon kasılarak içeri girmiş. Temel’i göstererek söylenmiş:
—Kore - Teakwon Do!
Ertesi gün Japon yine gelmiş. Yine meydan okuma. Yine Temel’den rest. Ve birkaç dakika sonra kapıda yine ağzı burnu dağılmış bir Temel! Ve peşinden kasılarak yaptığı oyunu açıklayan Japon:
—Çin - Kung Fu!
Ertesi gün yine aynı hikâye: Dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş Temel ve hergün değişik bir stil kullanan Japon:
—Japon - Karate!
Ve bir sonraki gün Japon yine kahveye gelip, yine herkese kafa tutmuş. Japon’un restini gören yine Temel olmuş. Birkaç dakika sonra herkes suratı dağılmış bir Temel beklerken bu defa Japon her tarafı kanlar içinde kapıda belirmiş! Temel de hemen arkasından gelmiş, Japon’u gösterek gülümsemiş:
— Toyota - Kriko!
[email protected]
Yorumlar