DEMOKRAT PARTİ’NİN 16 OCAK 2011 KONGRESİ
Selçuk MARUFLU
Önce söze şöyle başlayalım, ANAP ve DYP birleşmiş, ancak bütünleşememiştir. Birleşme hadisesi, o tarihte işbaşında bulunan hatta birçok ANAP’lı ve DYP’li kadroların tanımadığı, yöneticileri tarafından kendi aralarında yaptıkları anlaşma sonucu gerçekleşmiş olup, Türk Siyasetinde fevkalade önemli rol oynayan, birçok hizmette ve eserde imzası olan, Liberal Merkez Sağ’ın bu iki partisi tam anlamıyla birlik olup, parti olamamıştır. Yani kadrolar, delegeler, teşkilat kaynaşamamıştır.
Esasen özellikle 1983-1991 yılları arasında Türkiye’ye büyük eserler kazandıran Sn. Turgut Özal’ın kadrolarından, birçok ANAP’lı, yeni Demokrat Parti’ye girmemiş, kendilerini bu oluşumun dışında addetmişlerdir. Bana göre DP’nin 16 Ocak 2011 kongresinde görev alan genel başkanın ve yöneticilerin, en büyük ve en zor misyonu, bu iki partiyi bir araya getirebilme becerisi olacaktır.
Genel Başkanlığa seçilen Sn. Namık Kemal Zeybek’i tanırım. Kendisi ile diyalogumuz hep sürmüştür. Kendisine görüş ve önerilerimi bildiren makalelerimi devamlı gönderir ve makalelerimden, istifade ile okuyorum cevabını alırdım. Sn. Namık Kemal Zeybek’in hem ANAP ve hem de DYP kadroları içinde yer alması, Milletvekilliği ve Bakanlık yapması büyük bir avantajdır. Kendileri iyi yetişmiş, iyi hatip, bilgili, kültürlü bir devlet adamıdır. Ancak yukarıda ifade ettiğim gibi, işi fevkalade zordur. Şuanda oy oranı %2’lerde dolaşan bir partiyi devralmış ve büyük sorumluluk üstlenmiştir. Siyasette daima şuna inanırım. Bir parti kurmak, o partinin genel başkanı olmak, bana göre çok önemli değildir. Önemli olan siyaset, halktan oy alabilme sanatıdır. Yoksa bugün Türkiye’de otuza yakın parti vardır. Ancak Meclis’e girip, grup kurabilen sadece 4 parti bulunmaktadır.
Bir zamanlar %5’lerde gezinen, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet gibi muhafazakar ve dine dayalı partiler ki, bana göre AKP’de bunların devamıdır, AKP’nin seçmenleri yani AKP’ye oy verenler içinde ANAP’lı ve DYP’li olanlar hatırı sayılır çoğunluktadır. Daha önce ANAP ve DYP’ye oy veren seçmen, Merkez Sağ’ın en büyük partileri olan ANAP ve DYP’nin birbirine düşmesi, birbirleri ile kıyasıya ve düşmanca mücadele etmesi neticesinde AKP’ye kaymıştır. Bu bir hatadır ve bu yanlış 2002 seçimlerinden itibaren yapılmış ve Merkez Sağın önemli bölümünün oyunu alan AKP, ANAP ve DYP’nin hatalarından yararlanarak, elini kolunu sallaya sallaya iktidara gelmiştir.
2002 seçimlerinden önce benim kurduğum ve çok iyi yetişmiş 500’e yakın kişiden oluşan DEGEHA (Demokratik Gelişim Hareketi) her iki parti liderliğine çağrı yapmış, “Bakın AKP geliyor, gelin bu gelişi önleyin ve hangi partinin çatısı altında olursa olsun, birlikte seçime girin” demiştir. Ne yazık ki, bu çağrı yanıtsız kalmış ve AKP iktidar olmuştur. En son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, AKP %40-42’ler düzeyindedir. Esasen bilindiği üzere 2007 seçimlerinde de %47 oy almıştır. Yukarıda ifade ettiğim gibi, hiç şüphem yoktur ki, bu %47 içinde en az %30 ANAP ve DYP oyları vardır.
AKP yöneticileri akıllı davranarak, birçok ANAP’lı ve DYP’liyi kadrolarına almış, onları Milletvekili ve Bakan yaparak, Merkez Sağ oyları bünyesinde toplamıştır. AKP’ye kayan bu oylar ve insanların orada kendilerini bulduklarına, gerçek fikir ve düşüncelerinin yansıdığına hiç inanmadım! Maalesef ANAP’lı ve DYP’li kadrolar ve seçmenler, ortada bir alternatif olmadığından ve bunların büyük bir kısmı CHP’ye de oy vermeyeceklerinden, ehvenişer olarak AKP’ye oy vermişlerdir. Ancak 2002 yılından beri yaklaşık 8 yıldır AKP bünyesinde yer alan bu kadroları ve seçmeni oradan bir anda çekip almak, oyları geri çağırmak, işin en zor tarafıdır. Bu oyların, büyük bir kısmının AKP’nin biz artık kökten dinci parti değiliz, bir Merkez Partisiyiz propagandası altında kemikleştiğini görmekteyiz.
Şüphesiz AKP, gerçeği ifade etmek gerekirse ne bir merkez partisi, ne de Liberal Merkez’i temsil eden, çağdaş ve medeniyetçi bir parti olamamıştır. Bunun ayrıntılarını başka bir makalede tartışmak istiyorum. Şimdi 16 Ocak 2011’de Genel Başkan olan arkadaşımız Sn. Namuk Kemal Zeybek’i bekleyen en büyük mücadele ve çözeceği en büyük problem, ANAP’lı ve DYP’li kadroları bir araya getirerek, AKP’den, mümkün mertebe giden seçmenleri geri almak, bunları kazanmak ve yeni bir vizyon strateji ile iktidara yönelmek olacaktır...
Yorumlar