"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ KONUSUNDAKİ TARTIŞMALAR BİR VEHMİ Mİ, BİR KUŞKUYU MU YOKSA BİR TEHLİKEYİ Mİ İFADE EDİYOR? BEN İKİNCİSİNİ TERCİH EDİYORUM" Şemdinli merkezli gelişmelerin gerçek nedenlerini ve hedeflerini doğru değerlendiremediğimizde, ilerde başımıza gelecek felaketlerden şikayet etmeye hakkımız olmayacaktır. İnsanlarımız, "Fareli Köyün Kavalcısı" rolündeki medyamız aracılığı ile, renkli magazin haberleriyle, pembe pembe dizilerle, sunucuları sahnede sağlık sorunları yaşayan dans yarışmalarıyla televizyon ekranlarına, gazete sayfalarına yapıştırıldıklarından, gerçekleri görememektedirler. Siyasi ve ekonomik tablonun, gösterilmek istenildiği gibi, içacıcı olduğu söylenebilir mi? Ülkemiz, adım adım Ortadoğu bataklığına çekilmek isteniyor. Türkiye, akıl almaz tuzaklarla, yalnızlığa itilmektedir. Van savcısının iddianamesi çerçevesinde gelişen olayların siyasi bir nitelik kazanmayacağı söylenebilir mi? "Şemdinli Dosyası'nın yerel bir hukuk olayı çerçevesinde kalacağını kim söyleyebilir? Bu hukuki başlangıcın, Türk ordusunun PKK terörü ile yaptığı mücadelesinin insan hakları bağlamında sorgulanmasına, PKK'nın siyasal bir nitelik kazanmasına, hepsinden önemlisi, bugüne kadar "Kürt sorunu" olarak dillendirilen konunun giderek "Kürdistan sorunu"na dönüşmesine neden olacağını görebilmek için falcı olmaya gerek var mı? PKK ağzıyla konuşan ve Türk Ordusu'nu suçlayan 52 belediye başkanının korosuna, pek yakında, yabancı sopranoların da katılacağı bilinmiyor mu? Türk Ordusu, bu milletin insanlarını birbirlerine düşürmek isteyenlerin oyunlarını boşa çıkarabilmek için üzerine düşeni yapmıştır ve yapacaktır. Peki, politikacılar, "soruna çözüm bulma" konusunda sıranın kendilerine geldiğinin farkında değiller mi? PKK mücadelesini giderek siyasi platforma kaydırırken içerden ve dışardan destek bulmaktadır. 1'inci Körfez Savaşı sonrasında, 36'ıncı paralel boyunca pasta dilimi gibi bölünen Irak'ın kuzeyinde oluşturulan bağımsız Kürt devleti, Ortadoğu'nun tam göbeğinde fitili ateşlenmiş bir dinamittir. Irak'ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti ilan edilerek bölgenin bir kaosa sürüklenmesi arzulanmaktadır. Olayların gelişmesini pek hayra yormayan aydınlar, politikacılar, düzenledikleri toplantılarla, insanlarımızı uyanmaya çağırıyorlar. CİNDORUK "TEHLİKE" DİYOR Güven Hareketi'nin 9 Mart'taki toplantısında konuşan deneyimli politikacı Hüsamettin Cindoruk, önemli uyarılarda bulunuyordu. Dinleyelim: "Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğü konusundaki tartışmalar bir vehmi mi, bir kuşkuyu mu, yoksa bir tehlikeyi mi ifade ediyor? Ben ikinciyi tercih ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu eski konusu tarsil edilmiş, güçlendirilmiş hali devam edebilir. Türkiye'nin önündeki tehlikedir." "... Şimdi ekonomik başarılarla öğünüyoruz; IMF reçeteleri, Dünya Bankası vs. Türkiye'nin elde ettiği bir takım iyi rakamlar var, istatistikler de iyi gözüküyor. Fakat bunlar ülkenin tümünü kaplıyor mu? Ve ülkenin temelinde var olan, devletimizin mayasında yer alan bütün unsurlar, umdeler Türkiye'nin her bölgesinde geçerli mi? Bu bir özeleştiridir, bir tespittir. Ama şunu da söylüyorum; değildir." Deneyimli politikacı Cindoruk, konuşmasının bu bölümünde, politikacıların artık köklü çözümler üretmesi gereğini vurguluyor: "Şimdi Türkiye, iki şeyi birden yapmak zorunda. Türkiye bugünkü gücünü arttırmak ve daha güçlü bir devlet olmak zorunda. (Burayı dikkatle okuyalım) Türkiye bu gücüyle, bu yapısıyla ülkenin birliğini ve bütünlüğünü korumakta sıkıntıya düştü. Şimdi çok yaygın bir biçimde ortaya çıkan Şemdinli, Hakkari, Van'daki olaylar, siyaset adamları için, hepimiz için İstanbul gözüyle, Ankara gözüyle bakılabilecek olaylar değildir. Bu olaylar münferit olaylar değildir. Bu olayların dibini çok iyi görürsek, çarelerini üretmekte belki başarıya ulaşabiliriz. Hadisenin temelinde şu var: bölgeye eskiden egemen olan milli devletler vardı. Şimdi o milli devletler yerine üstün bir güç, ABD gelmiş. (...) O kadar ki Büyük Ortadoğu Projesi uygulayabilecek güçtedir. Orada devlet yıkmıştır, devlet ihdas etmiştir. Ve Türkiye o devlete komşudur. KÜRT SORUNU DEĞİL KÜRDİSTAN SORUNU Şimdi bugünlerde hükümet şunu söylüyor, "Kürt sorununu kabul ediyoruz" diyor, "Kürt sorununu çözmeye çalışıyoruz". Bence çok eksik ve çok yanlış bir tabir. Şimdi, ABD'nin Ortadoğu Projesi dikkate alınırsa, bugünkü gerçekler dikkate alınırsa, sorun "Kürt sorunu değil, Kürdistan sorunudur." Doğru yolu bulabilmek için, gelişmeleri bu bakış açısıyla değerlendirmemiz gerekmez mi? KÜPE: İyiliğin karşılığını bekliyorsan, pişmanlık duyarsın. Q Horace