BU TERÖR BİTİRİLMELİ
Selçuk MARUFLU
BU TERÖR BİTİRİLMELİ
Ülkemizi bölüp, kendilerine Devlet kurmak amacı ile yola çıkan, PKK Teröristleri, vahşetle saldırıyor ve tertemiz Vatan Evlatlarımızın kanını emiyor. Hemen hergün, Şehit cenazeleri güneydoğudan geliyor.
Başbakan; 18 Ekim 2005 tarihli grup toplantısında; "Al bayraklara sarılı Tabutlar içinde Evlatlarımız Şehit olarak geldikçe, hiç kimse bizden sabır beklemesin, sabrımız bitti, bu konuda görevli olanları göreve davet ediyorum" dedi.
Sizlere; 13 Ekim 2005 tarihli "gazete Egede"; Cengiz Duyar tarafından kaleme alınan bir yazıyı sunuyorum:
- Artık biz söylemekten bıktık. Neler oluyor benim Ülkemde? Tunceli'de arazi taramasına çıkan askeri birliğe teröristler ateş açtı. 5 yiğit toprağa düştü, Beş fidan daha şehit oldu, 5 ananın daha yüreğine ateş düştü. Yazıklar olsun! Bin kere yazıklar olsun! Kendimden utanıyorum....
Yeter artık, yeter! Bu ülkenin koca orduları, güvenlik güçleri nerde? 29 Ekim törenlerinde göğsümüzü kabartan resmi geçitler artık yetmiyor paşam! 20 yıldır bu ülkenin evlatları kahpece pusuya düşürülüp ölüyor paşam, ölüyor! Bizim ordularımız nerede paşam? Birinci ordu, İkinci ordu, Üçüncü ordu, Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve diğerleri... Bu yazıyı yazdığım saatlere kadar, tek bir terörist, ne canlı, ne de ölü ele geçirilebilmişti. Ve, o dağ, ve o dağ hala yerli yerindeydi. 15 saatte neden o dağı yakıp dümdüz etmediniz? 20 yıldır üç-beş bin çapulcu nasıl temizlenmez bu dağlardan? Ciğerim yanıyor ciğerim. Ben Çanakkale Savaşlarını iyi bilirim. Hani metrekareye 3 bin merminin vurduğu savaşları. Hani yaşamak bir yana, arkadan gelen birliklerin yetişmesi için, geç ölmenin gerektiği, savaşları.
Yedi düvele, düzenli ordumuz olmadan kafa tuttukta, şimdi üç-beş bin çapulcu karşısında, aciz mi kaldık? Ne cesaretle Mehmetçiğe kurşun sıkar bu soysuzlar? Hangi cesaretle? Neden korkmazlar, bizim koskoca ordularımızdan neden?
İçim acıyor. 5 yiğit can verdi. Daha önce de binlerce yiğidimizi verdik toprağa. Her seferinde al bayraklara sarılı tabutlar kalktı camilerden. Camisinden şehit kaldırmayan, şehrimiz kalmadı, nerdeyse! Arada bir, paralı kaçamak yapanlar, eş dostla sıcak bölgeden uzak duranlar
dışında, Anadolu gençleri, bu ülkeyi kuranların torunlarının çocukları düğüne gider gibi gitti askere.
Yakın şu dağı paşam. Boş verin kanunları manunları. Ne Kanunu? Neyin Kanunu? Askere kurşun sıkanın, hukuku ne kadarsa, benimkide o kadar...
Bu Ülkeyi bölmeye çalışanların, bu ülkenin bayrağına küfredip yakanların, askerine kurşun sıkanların hukuku ne ise, benimki de o! Ne bir fazla ne bir eksik!
Size daha öncede söyledim. Bu şehirlerdeki gasp, hırsızlık ve kapkaç adi suç değil diye. Bu olaylar organizedir, bağlarda gerekli kargaşayı yaratanlar, şehirde yaşayanların huzurunu kaçırmak için böylesi bir yöntem geliştirmiştir. Sistemlidir. Vakit geçirilmeden derhal gerekli yasal düzenlemeler yapılıp, Özel güvenlik güçleriyle mücadele başlatılmalıdır. Yoksa, bir Cumhurbaşkanının beyanına dönüşen "üç beş çapulcu" lafında olduğu gibi, yarın yüreklerimiz çok fazla yanacak." Başbakanın, herkesi görevini yapmaya davet ediyorum, sözleri içinde, Terörü sona erdirecek, sorumlu kuruluşlarımızda vardır. Bu yazı bu sorumlu kuruluşları göreve davet ediyor.
Şehit olan, evlatlarımızdan, Denizli'li olanın cenaze töreninde, babası, feryat ediyorw: "Daha üç oğlum daha var. Onları da şehit vereyim, ama bu Terör, cinayetler bitsin artık" diye haykırıyor. Hükümetin başı, Terörün sona erdirilmesini istiyor.
Türkiye, 1 Mart Tezkeresini reddederken, aslında, kendi kendini vurdu. Amerika'yı karşısına aldı. Kuzey Irak olayında, amaç, asıl hedef, Amerika'ya yardım etmek değildi. Türkiye'nin menfaatlerini korumak idi. Herkesin hakkını teslim etmek lazım.
Başbakan Çiller, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş Paşa ile, kararlılıkla, cesaretle, bölücü Terörün üstüne gitti. Hükümet olarak, her türlü imkan ve desteği sağladı, o, bölgeye bizzat kendisi defaatle, korkmadan gitti. Ordumuz "sıcak takip" adı altında, büyük bir güç ile Irak'a girdi ve Terör yuvalarını imha etti. Terör bitme noktasına geldi.
Sonra ihmaller sonucu, tekrar tırmandı ve tırmanmaya, kan dökmeye devam ediyor.
Türkiye eğer 1 Mart Tezkeresini kabul etseydi, ordumuz kuzey Irak'a girecek, Terör yuvalarını ve Kürt gruplarını kontrol altına alacak, Türkiye'ye zarar veren unsurları, imha edecekti.
Atatürk'ün, vasiyeti ve Misakı Milli hudutları içinde olan, Musul ve Kerkük, bizim kontrolümüz altında olacaktı. Bunlar kadar, önemlisi özbeöz Türk olan, Irak Türkleri (Türkmen değil Irak Türkleri demeye alışalım) Türk Ordusu ve Türk Milleti, Kardeşleri ile kucaklaşacaktı.
Irak'taki Türk Kardeşlerimiz yıllarca esaret, eziyet, işkence, yokluk, mağduriyet içinde yaşamaya mahkum edildiler.. Biz güçlü Türk Devleti, Türk Hükümetleri olarak, onları yeterince korumadık, kollamadık.
Şimdi, Irakta Anayasa yapılıyor, seçimler yapılıyor, Hükümetler kuruluyor. Türkler gene ikinci planda, itilip, kakılıyorlar.
Irak Sorununa girseydik, güneydoğudan, şehit cenazeleri gelecek, diyenler, son 6 ayda verdiğimiz şehitlerin, gazilerin sayılarını acaba biliyorlar mı?
Çok yazık, Türkiye güçlü, NATO'da en kuvvetli orduya sahip diyoruz.
Bu gücü, harekete geçirip, Terör olayını tamamen bitirmenin zamanı çoktan geçti.
Yorumlar