Binlerce yıl geçse de değişmeyenler… Milat'tan 900 yıl önce yani bundan 2899 yıl evvel insanlar bir tapınağa aşağıdaki yazıyı asarlar. Sıraya girip okurlar... Birbirlerine sarılırlar... Bayramlarını kutlarlardı. İşte o yazı: ''Gürültü patırtının ortasında sessizce, sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur var. Sakın bunu unutma. Herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık: unutmak olsun. '' Bağışla ve unut... Ama kimseye teslim olma... İçten ol; Telaşsız anlat... Kısa, açık ve net konuş... Başkalarına da kulak ver... Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları, Çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır. Yalnız... Yaptığın planların değil... Başardıklarının da... Tadını çıkar... ''Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen. Hayattaki dayanağın işindir, unutma. Sevebileceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın... '' Olduğun gibi görün... Ve göründüğün gibi ol... Sevmiyorsan eğer... Sever gibi yapma... Çevrene, tanıdıklarına... Önerilerde bulun... Fakat asla hükmetmeye kalkma. ''insanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın sevgi konusunda yüz yıllardır öğrenebildiği bir kumsaldaki kum taneciği bile değildir.'' Aşka sakın burun kıvırma... Aşk nedir? ''Çöl ortasındaki yemyeşil bahçedir... O bahçeye bakmayı hak etmiş bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli ilgiye, yardıma, bakıma, sevgiye ihtiyacı olduğunu da unutma.'' Hayatta kaybedebilirsin... Kaybetmeyi... Ahlaksızca bir kazanca tercih et. ''Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki; o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.'' Yıllar geçiyor, geçecek... Yılların geçmesine öfkelenme... ''Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgârın yönünü... Değiştiremiyorsan... Yelkenlerini... Rüzgâra göre ayarla... ''Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir.'' Arasıra... Kendini tutamayabilirsin... Yüreğini isyana kaptırabilirsin... Fakat unutma: Evreni yargılamak imkânsızdır. ''Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol... '' Annenin seni doğurduğu… Saatleri hatırlıyor musun? Sen ağlarken... Herkes sevinçle gülüyordu... ''Öyle bir ömür geçir ki, sen öldüğünde herkes ağlasın.'' Sabırla, sevecen ol... Erdemini yitirme... ''Önünde, sonunda sahip olduğun tek servet yine kendinsin. Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır.'' ( Xsentos Milattan Önce 9. Yüzyıl.)