60 YILIMIZ YANDI
Selçuk MARUFLU
"Antalya'daki orman yangınında, 60 yıllık ormanlar kül oldu. Zarar 5 milyar YTL, yanan orman ise 4000 hektarın üstünde. Çok değerli ormanlarımız yok oldu. Bu bilanço, sadece; Antalya-Manavgat bölgesindeki yangının sonucu". Bu satırlar, iktidara yakın bir gazetenin haberi (3/8/2008)
Aslında Türkiye, Haziran başından beri orman yangınları ile karşı karşıya ve her olay gibi bunu da kanıksadı.
Ben bir ormancı çocuğuyum. Babam, Orman Yüksek Mühendisi Cevat Ziya Maruflu, ömrünü Orman Teşkilatı'na vermiş, bir Atatürkçü orman mühendisi idi. Zaman zaman tatillerde beni de yanında ormanlara götürürdü. Şefkatli, anlayışlı, sakin bir insan olan babam, orman yakanlarla ve kaçakçılarla karşılaşınca kendisini tanıyamazdım...
Birden değişir, orman düşmanlarını ayağının altına alır, bir güzel pataklar ve adalete teslim ederdi.
"Sizi ahlaksız, vatan ve millet düşmanları, memleket hazinesi, gelecek nesillerin hakları ormanlardan ne istediniz" diye kükrerdi.
Ben ormanlarımızın, hiç bir zaman kendiliğinden, yok sigara atılmış, yok cam, güneş'ten çıkmış masallarına ve yalanlarına göre yandığına inanmadım!
Ormanlarımız, ülkemizin ciğerleri, kasten vatan ve millet düşmanları, ihanet çeteleri tarafından yakılıyor. Herkes bunu böyle bilsin.
Bu ülkenin orman teşkilatı var. Her yıl devlet bütçesinden milyonlarca, milyarlarca YTL tefrik ediliyor. Gazete yazıyor; 8 helikopter, 6 uçak, 34 arazöz, 1000 personel söndürmek için çalışıyormuş. Orman yangınlarını söndürmek için bu mücadele araçları fevkalade yetersizdir. Yangınla mücadele planları yapılmamıştır. Uçak ve helikopter sayıları komiktir. En az 100 uçak ve helikopter olmalıdır.
Diğer bir konu da yanan ormanları imara açmak, buradan peşkeş çekmek, vatana ihanettir. Yanan ormanlar derhal ağaçlandırılmalıdır. Şüphesiz ağaçların büyümesi en az 60 yıl ister, bu nedenle hızlı yetişen ağaç türlerine yönelinmelidir. Bilhassa kamuoyu yanan alanların tekrar ormana dönüştürülmesi konusunda hassas olup, takip etmelidir. Bir gün TBMM'de kürsüde orman yangınları hakkında konuşuyordum. Zamanın Orman Bakanı arkadaşları ile konuşuyor, gülüyordu. Dayanamadım; "Ülkemizin ormanları cayır cayır yanarken, milli servetimiz heba olurken, siz nasıl gülersiniz Sayın Bakan" diye haykırdım. "Sizi istifaya davet ediyorum" dedim. Zaten bir süre sonra da dönemin başbakanı kendisini görevden aldı.
Orman yangınlarını çıkmadan önlemek şarttır. Tedbirler, yangını çıkarmamak için alınmalıdır.
Elimizde kalan son güzel yeşil alanlara, gözümüz gibi bakmalıyız. Türkiye'nin tüm ormanları, milli servetleri, tehdit ve tehlike altındadır.
Bu satırları yazarken daha yangınlar kontrol altına alınmamıştı. Çevre Orman Bakanı ve Orman Genel Müdürünün ve Orman Teşkilatının sorumluları, vazifelerini yapıp yangınlarını söndürdükten sonra derhal görevlerini bırakmalıdırlar veya Başbakan tarafından görevlerinden alınmalıdırlar. Yasalarımızda kişi ve memurların görevini kötüye kullanma ve görev yapmaması halinde cezaları var olup, cezai müeyyideye ve hesap sormayı gerektirir.
İlgili illerin vali ve kaymakamları da görevden alınmalı ve yerlerine bu vazifeleri yapabilecekler getirilmelidir.
İşte TEMA ve bilim adamları ifade ediyorlar. 10.000 dönümlük alan ve 20 milyondan fazla ağaç yok olmuştur. Türkiye büyük bir kuraklık, susuzluk tehdidi altındadır. Bu ormanların yanması neticesinde su ve yağış rejimi olumsuz etkilenerek, kuraklık ve susuzluk artacaktır.
Bu vahim durum gösteriyor ki, olay sadece bir orman yangını değil, Türkiye'yi bütünü ile ilgilendiren hayati ve feci bir tablodur.
Ne yazık ki, halkımız tıpkı terör şehitlerimiz gibi bu olayları kanıksıyor ve gereken tepkiyi göstermiyor. Yarın bir seçim olsa gider gene oyunu, vazifesini yapmayanlara verir...
Yorumlar