10 KASIMLAR
Selçuk MARUFLU
10 Kasımlar, bana çok şey ifade ediyor. Çok karmaşık duygular içindeyim. Yeis, özlem, anıları yaşama hepsi bir arada.
Geçen yıl annem, 1972 yılında da babam, 10 Kasım'da vefat ettiler ve toprağa verildiler. Çok sevdikleri, ilke ve inkılâplarının yılmaz bekçileri oldukları Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le, aynı gün...
Annem, Atatürk'ün ve cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden idi. Genç cumhuriyetin, ilkelerini, Atatürk'ün fikir ve inkılâplarını, yetişen yeni neslin beyinlerine çakmak ve kendisi gibi fedakâr ve vefakâr öğretmen arkadaşları ile Atatürkçü nesiller yetiştirmek için 48 yıl nefes tüketti. İlkokul öğretmeni olarak çalıştı, çabaladı.
Asıl İstanbul'u olan babam da, gene bir orman mühendisi olarak tayin olduğu İzmir'de genç ve tazecik muallim olan annemle tanışıyor ve ilk görüşte evlenmek için İzmir Valisi'nden yardım istiyor ve Vali Beyin aracılığı ile evleniyorlar. Babam devlet memuru olduğundan, İzmir, Muğla, Denizli, Çanakkale, Balıkesir, Giresun'da vatana hizmet etti. Sonunda emekli olup, İzmir'e yerleştiler.
Benim mülkiye, Amerika, İngiltere eğitimlerim ve daha sonra devlet planlama yıllarımda, evden uzak olduğum dönemlerde ailem yılın bazı ayları İstanbul'daki evimizde, ağırlıklı olarak İzmir'de yaşadılar. İzmir'e her gidişimde annemi, babamı, ailemi göreceğim için içimi tatlı bir heyecan ve memnuniyet kaplardı. Ne ilginçtir ki, Ata'nın izinden hiç taviz vermeden ayrılmayan, annem ve babamın ölüm günleri 10 Kasım'a rastladı. Bunu ilahi bir tecelli olarak yorumluyorum.
Büyük Atatürk'ün ve anne/babamın ölüm yıldönümlerinde, 10 Kasım'da dini vecibelerimizi, mezar ziyaretlerimizi, helva/lokma dağıtımımızı, İzmir'in çok sevilen bir siması olan kardeşim Sancar Maruflu'nun hazırladığı bir programa göre yerine getirdik. Bu üzüntülü günümüzde bir sürpriz gerçekleşti. 50 yıl önce mezun olduğumuz, Karşıyaka Lisesi'nden sınıf arkadaşlarım, bu anma gününde evimize geldiler, beni teselli edip, acımızı paylaştılar. Kendilerine minnettarım. Evimizde mevlit okunurken, taa çocukluktan başlayan hayatım film gibi yüreğimde canlandı. Hep söylerim babamı daha önce kaybetmemize rağmen, evimiz kapanmadı, annem, babamsız yıllarını hatıraları ile baş başa, geçen yıla kadar sürdürdü. Evimizin ocağını tüttürdü. Ancak annemin kaybından sonra ana/baba ocağı, ne yazık ki kapanıyor. Annemin evinde hoca mevlit okurken, annem sanki çıkıp gelecekmiş gibi geldi. Ev, eşyalar, yatağı, hastaneye gittiği ve geri gelemediği gün gibi duruyor. Yatağını açtım, kokladım, onun kokusunu hissettim. Ama gerçek şu ki artık onlar yok... Belki de annemin öğretmen olması nedeni ile ben ilkokulda orta/lise'de 10 Kasım Atatürk'ü anma gününde hep tavaf adlı şiiri okurdum; Bir milletin mealini söyler derin derinDerya; önünde çırpınarak Dolmabahçe'ninGönlümde eski hatıralar, eyledim tavaf, Artık o doğmuyor diye mahsundu her taraf,
Susmuş bütün saray, nefes almaz o izdiham,Tek son uykusunda rahat etsin diye Atam... 10 Kasım Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 69. yılı... Türk Milleti için 10 Kasım'lar bir muhasebe günü olmalıdır. Atatürk'e, eserlerine, fikir ve düşüncelerine, ilke ve inkılâplarına, laik, çağdaş cumhuriyete sahip çıktık mı? Onlara sadık kaldık mı? Bu ilkeleri saptıranlara karşı çıkıp, hesap sorduk mu? Onun en büyük eseri olan laik, çağdaş medeni Türkiye Cumhuriyeti, gericilikten, yobazlıktan, tarikatlardan, hacı, hoca, mollalardan arınmış olarak, medeniyet ufkunda, aydınlığa doğru yol alıyor mu? Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarabildik mi? Gelmiş, geçmiş yönetimler, Türkiye'yi ona layık olarak idare ettiler mi? 10 Kasım'da, Cumhuriyet Bayramlarında, Anıtkabir'e gidenler, Anıtkabir Şeref Defteri'ne yazı yazanlar acaba samimiler mi? Yoksa adet yerini bulsun diye mi, yasak savıyorlar. İktidarlarını devam ettirmek için, Atatürk'e saygı gösterir gibi yapıp, bildiklerini okuyorlar... Kılık Kıyafet İnkılâbı dâhil, inkılâplarına uyuyor muyuz, riayet ediyor muyuz? Ne yazık ki, bunlara gönül rahatlığı ile "Evet" diyemiyorum. Ne yazık ki, hadiseleri, yeis, hayal kırıklığı, burukluk ve endişe ile izliyorum. Türk Milleti olarak, onun karşısına, huzuruna, alnımız dik, gururla çıkmaya layık değiliz diye düşünüyorum.
Yorumlar