Türkiye, Yenilenebilir enerji payını, %30’lara çıkarmayı hedefliyor. Bu son derece önemli bir hedef. Fosil yakıtlara bağımlılığın azaltılması demek dışa bağımlılığın da azaltılması anlamına geliyor. Ancak, alınan kararlarla, yerli üretim desteklense de yenilenebilir enerjinin üretimi, hâlâ büyük ölçüde yurtdışından ithal edilecek yeni teknolojiye dayanıyor. 
Türkiye’nin enerji stratejisinde, enerji güvenliği için ilk hedef kaynak ülke ve güzergah çeşitliliğinin sağlanmasıdır.  Bu bağlamda, Irak Merkezi Hükümeti’ne rağmen, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile stratejik ortaklığa gidiyor. Irak, petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla dünya sıralamasında en üst sıralarda yer alıyor. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Irak’ın tüm enerji kaynaklarının onda birine eşit bir paya sahiptir. Kuzey Irak’la yeni bir boru hattı için görüşülüyor. Kuzey Irak, ürettiği petrol ve doğal gazı ihraç edebilmek için Bağdat’a bağımlı. Türkiye ise tek alternatif olarak gözüküyor. Bakan Yıldız, yeni bir boru hattının, mevcut Yumurtalık hattını da içereceğini, ayrıca Basra ve Kerkük arasında kalan kısmının da tamir edileceğini belirtmişti. Türkiye, enerji güvenliğini sağlamak amacıyla, Kuzey Irak’la antlaşma yoluna gidiyor. Her ne kadar Bağdat yönetimi, Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle yapılan petrol antlaşmalarına tepki duysa da Exxon, Total, Chevron ve Gazprom, bölgede antlaşmalar yapmış durumdalar. Merkezi hükümet, bölgenin kontrolünü kaybetmiş durumda. 
 Ancak, enerji politikaları, bir ülkenin ekonomisini, çevre politikalarını, iç ve dış politikasını etkiler ve belirler. Bu alınan kararlar, ülkedeki Kürt sorunun geleceğini, belirleyecektir. Kuzey Irak yönetiminin gelecekteki bağımsızlığını garanti altına alacaktır. 
Geçmişi unutmamak gerekli. Geçen yılı hatırlayalım. Maliki, İran’da resmi temaslarda bulunmuş ve Türkiye’yi “düşman devlet” olmakla suçlamıştı. Türkiye’nin mezhepsel olarak içişlerine karıştığını pek çok kez dile getirmişti. Mesut Barzani ise,  silahla bir yere varılamayacağını ve bundan sonra PKK, silah yönetimini sürdürürse, sonucuna kendisinin katlanacağını belirtmişti.  Bağımsızlık konusuna gelince, bunun her devletin doğal hakkı olduğunu, seçimlerinin Irak’ın durumuna çözüm getirmek olduğunu, ancak Iraklı çevreler sorunun çözümüne hazır değillerse, o zaman halkının kararına döneceklerinin altını çizmişti.
ABD Başkan Yardımcısı Biden, 2011 yılının Aralık ayında yaptığı Türkiye ziyareti sırasında, Irak’ın daha güvenli bir yer olacağını ve silahlarının PKK’ya gitmeyeceği konusunu gündeme getirmişti. Terör olaylarının alevlendiği Aralık ayında, Abdullah Gül bile Kuzey Irak’a kapsamlı askeri müdahaleden bahsetmişti. Bu dönemde, Talabani de PKK’nın silah bırakması gerektiğini söylemiş. Ancak bunu iki şarta bağlamıştı. Talabani’ye göre, Türkiye, genel af ilan etmeliydi. Ayrıca,  anayasaya  “Türkiye, bir çok ırktan oluşur” ifadesini koymalıydı.  
Fazla söze gerek yok…