Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un, Moskova ziyareti sırasında, Rusya ve Özbekistan 2014 sonrasında,  Afganistan'a sağlanılacak yardım konusunda ortak bir karara vardılar. Buna göre,  Özbekistan ve Rusya, Afganistan'a, imar ve güvenlik amacıyla yardım sağlayacaklar. 

Bunun anlamı nedir? Neden Rusya ve Orta Asya ülkeleri, Afganistan’la bu kadar ilgileniyorlar? 

Bunun ana nedenleri, Afganistan operasyonu kapsamında Afganistan’da bulunan askerlerin, 2014 itibariyle ayrılacak olmalarıdır. İstikrarsız Afganistan’ın daha da istikrarsızlaşması, bekleniyor. İslami terörün ve uyuşturucu kaçakçılığının artacak olması, bölgeyi endişelendiriyor. 

Özbekistan, 2014 sonrasında, Afganistan'da güvenlik zafiyetinin yaşanması ve buna bağlı olarak Taliban ve El Kaide gibi örgütlerin bölgede etkili olmasından endişe ediyor. 

Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle birlikte, yeni devletler ortaya çıktı. Bu devletler, etnik ve özgürlükçü halk ayaklanmalarıyla kurulmadılar. Bağımsızlık ve devlet kurma azmi içinde de değildiler. Ancak, var olan şartlar nedeniyle, devletlerini kurdular. Devlet kurma sürecinin ardından, ulus-inşa süreci başladı. Türk Cumhuriyetleri’nin başında, Sovyet döneminin liderleri bulunmaktaydı. Ulus-inşa sürecinde, milli kimliklerin oluşturulması sorunsalı ile karşılaşıldı. Bu kimliğin, ana unsurları ne olacaktı? Sovyet Cumhuriyetlerinin yerine bir Kazak ya da Özbek milli devleti nasıl kurulacaktı? Sovyet insanı yerine Kazak ve Özbek insanı nasıl yaratılacaktı? Bunun kolay bir cevabı olmadı. Milli-devletin ve milli-kimliğin oluşturulması sürecinde, rejimlerin zayıflamasından özellikle korkuldu.

Orta Asya ülkeleri, polis kuvvetlerini güçlendirdiler. Ülkenin rejiminin korunması, asli amaç olarak ortaya kondu. Dış tehditlerden çok, iç tehditler önem kazandı. Otoriter politikalarla ülkeler yönetilmeye başlandı. 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Orta Asya’daki Türk Devletleri, radikal İslamın güçlenmesi tehdidiyle karşı karşıya oldukları gerçeğini, seslendirdiler. 

Orta Asya’da İslam, Sovyetler Birliği döneminde baskı altında tutulmaktaydı. Camiler kapatıldı, dini rituellerin yaygınlaşması engellendi. Ancak, otoriter politikalar, siyasal baskılar, fakirlik, bölgedeki terör gruplarının etkisi, farklı kültürel akımlara tepki duyulması gibi nedenlerle, İslam, güçlü bir kimlik olarak ortaya çıktı. İslam, tüm baskılara rağmen, Sovyetler Birliği döneminde de, insanların kimliğini tanımları için en güçlü referanstı. Bu bağlamda İslam, bölgedeki sorunlara verilecek en güçlü cevap olarak, kendini göstermektedir. İslam, kimi kesimler tarafınsan, bölgedeki kültürel hegemonyaya, fakirliğe, otoriter ve baskıcı yönetimlere karşı, tek çözüm olarak görülmektedir. 

Afganistan’da, İslami terör örgütleri, varlıklarını sürdürmektedirler. İslami terörün güçlenmesi, bölge ülkelerinin rejimlerini tehdit edecektir. Afganistan kabusu, giderek büyüyen bir sorunlar yumağı olarak, bölgenin üstüne çökmektedir. 

Bölge ülkelerinin iç dinamiklari ve Afganistan’ın bölge üzerindeki etkisi, yeni işbirliklerini doğuracak, eskilerinin ise daha da güçlenmesine yol açacaktır. Son örnek, Rusya ve Özbekistan arasındaki işbirliğidir. Rusya, Özbekistan’a güvenlik konusunda güvence vermektedir. Özbekistan, “ortak güvenliğe” dayanan, Kolektif Güvenlik Antlaşması üyeliğini, askıya aldı. Ancak, 2014 yılı bu örgütün işlevinin ve etkisinin artacağı bir yıl olacak gibi görünmektedir.