Arap Baharı, protestolar, hep komşunun baharıydı. Türkiye‘de ekonomik veriler mükemmeldi. Özgürlükler ve demokrasi, iyi işliyordu. Arap Baharı asla, Türk Baharı olamazdı. Gezi Parkı eylemleri, ağaçları kurtarmanın çok ötesine geçti. Gezi Parkı, senelerin otoriter, “ben yaptım oldu” zihniyetine karşı çıkışı, temsil etmektedir. Bu ülkenin, kalıbına uydurarak, yeni yasalarla, tüm prensipleri, değiştirildi. Bu değişiklikler özgürlük adına, ezilmişlerin, milletin efendisi olması adına yapıldı. Yeni efendiler, yasal tüm araçlarla, tahakkümü sağladılar ve sesini çıkaramayan bir halk ve medya yarattılar.  

Rusya'da aşırı sağcı Liberal Demokrat Partisi Başkanı Vladimir Jirinovski, Türkiye'de "turuncu devrimi" yaşandığını öne sürdü. Jirinovski, aşırı milliyetçi bir parti başkanı. Sansasyon yaratan demeçleriyle ünlü. Gezi Parkı eylemlerini, devrimin parçası olarak nitelendirdi. Ona göre, Erdoğan tekrar seçimlerle iş başına gelemeyecek. Rusya’nın Gezi Parkı eylemlerini desteklemesi gerektiğini, belirtti.  Böylelikle, Türkiye İslamcılığa ve Osmanlıcılığa önderlik edemeyecek. Jirinovski’ye göre, bu eylemler desteklenmeli, bu eylemler Rusya’nın çıkarına. Jirinovski, Gezi Parkı eyleminin, İslamcılığa ve Osmanlıcılığa karşı bir direniş olduğunun altı çiziliyor. 

Rusya’da diğer üst düzey devlet yetkilileri, Gezi Parkı eylemlerine daha temkinli yaklaşıyorlar. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye yönetiminin muhalefetle sorunu diyalogla çözeceğini ve sokak gösterilerinin meşru bir dairede sona ereceğini ümit ettiklerini söyledi. Bu arada Putin, sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bir soruya da muhatap oldu. Putin, sivil toplum kuruluşlarının kapatılmadığını ancak yurt dışından bu faaliyetleri nedeni ile para alıyorsa, yabancı ajan kuruluşu olarak bunu belirtmeleri gerektiğinin altını çizdi.  

Gezi Parkı eylemlerine en dikkat çekici tepki Suriye’den geldi. Suriye Dışişleri Bakanlığı, ülkenin vatandaşlarının, Türkiye’ye gelmemeleri konusunda uyardı. Suriye Enformasyon Bakanı Zoabi, Türk halkının böyle bir şiddeti hak etmediğini ve Erdoğan’ın istifa etmesi gerektiğini, belirtti. Hatırlar mısınız uluslararası kamuoyu, 10 Nisan 2012 tarihini, Suriye için son tarih olarak verildiğini, duyurmuştu. Erdoğan, o dönemde, şartlara uyulmazsa, “Suriye halkının, meşru müdafaa hakkının desteklenmesinden, başka seçenek kalmayacağını” belirtmişti. Suriye yönetimi ise Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin muhalifleri finanse etmekten vazgeçmelerini istemişti. Soğuk savaş sonrası, koruma sorumluluğu kavramı ile insanların meşru devlet otoritesine karşı da korunabilecekleri onaylandı. Bu bağlamda, sivilleri koruma yönünde faaliyette bulunulması meşru karşılanabilir. Ancak, Türkiye’nin Suriye’deki muhalefete askeri, istihbari ve lojistik destek vermesi, Suriye’deki şiddetin artmasına da destek vermek anlamına gelmiştir.

Başbakan, kendisinin sorumlu olmadığı konularda pek çok kez özür dilemişti. Özgürlükler ve demokrasinin hamisi rolünü oynadı. Şimdi gerçekten sorumlu oldukları için özür dilemeli, halkın malına halkın izni olmadan AVM dikemeyeceğini, kullanılan şiddetten utandığını, açıkça ifade etmeli. Olaylar, çevrecilik ve 3-5 ağaçtan çok ötededir. Gezi Parkı, her türlü baskının, boyun eğişin,  bastırılmışlığın, artık sona erdiğinin kanıtıdır. Sizin yüzbinlerinize milyonlarla cevap veririm zihniyeti, çökmüştür. İşin başından beri, “yanlış yaptık” denilebilirdi. Değişimi görme ve ders çıkarma vaktidir.