Bizim nesiller, büyük bir Atatürk sevgisi ile yetiştik. Atatürk İlke ve İnkılapları, bizim asla vazgeçemeyeceğimiz, daima savunacağımız, kırmızı çizgilerimizdi. Mülkiyede ilk ve yaşamımız boyunca bağlı kalacağımız şiar, Atatürk’e bağlılıktı. Mülkiyeden mezuniyetimizin 50. yılında, sınıf arkadaşlarımızla, Anıtkabir’de özel deftere imzalarımızı koyarken, şöyle dedik; “Yüce Atatürk, bu sınıf sizin, ilke ve inkılaplarınızın her zaman takipçisi oldu, asla taviz vermedi.” 

Ne yazık ki, son 20 yıldır Türkiye’de bazı çevreler, Atatürk’e saygısızlığı, hatta hakareti adet haline getirdiler. Türk Milletini, Atatürk sevgisinden, Atatürk ilke ve inkılaplarından uzaklaştırmaya dönük, sistemli bir hakaret ve davranışlara şahit oluyoruz! Laik Cumhuriyet adeta feda ediliyor! Dini cemaat, kuruluşlarda, hatta bazı okullarda açık seçik Atatürk düşmanlığı yapılıyor.

 Son Afganistan olayları, Atatürk’ün büyüklüğünü, laik sistemin etkinliğini bir kez daha gösterdi. Bir milletin, fertlerin kaderi, geleceği Taliban denilen eli kanlı, vahşi, insanlıktan nasibini almamış, insan kılığındaki canilere teslim ediliyor. Orada yaşayan kadınlar, çocuklar, insanlar, karanlık bir geleceğe, medeniyet dışı idareye terk ediliyor. Gerici, yobaz, şeriat yanlısı Taliban katillerini gördükçe, Atatürk’ün, bize kurup emanet ettiği, modern Cumhuriyetimizin, laik idarenin değerini bir defa daha anlıyoruz. Ama ne yazık ki, bunu anlama yeteneğinden uzak yaratıklar, bizde de mevcutlar! Biz Atatürkçüler için, bunlarla mücadele esastır. Acayip kıyafetli insanlar, medrese bozuntuları, küçücük çocukların din kisvesi altında, müspet ilimden, uygarlıktan mahrum biçimde, toplum dışı kıyafetlerle, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmeleri, en fecisi, bunların devlet yetkilileri, Cumhuriyet savcılarının gözü önünde yapılması, kabul edilemez. Cumhuriyete, Atatürk’e sahip çıkması gereken kurumlar, kuruluşlar, üniversiteler, neden böyle sessizler? Bir iktidarın kendi döneminde ülke için güzel yatırımlar yapması, eser ve hizmetler yaratması bir ölçüde, görevidir. Benim için en başta Atatürk’e saygı, sevgi gelir. Atatürk’e saygı göstermeyenlere, irticayı körükleyenlerle bir arada olmamız, mümkün değildir! 

Ben bir Cumhuriyet öğretmeninin çocuğuyum. İlk okulda, her 10 Kasım’da “Tavaf” isimli şiiri ben okurdum. En duygusal, heyecan içinde, tüm benliğimle hissederek haykırırdım. Göstermelik Anıtkabir ziyaretleri, deftere zorunlu imzalar, beni aldatamaz! Her şeye rağmen, inanıyorum ki, Atatürk’e yürekten bağlı nesiller, laik demokratik Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıkan nesiller, giderek artacaktır. 

10 Kasımlar, Büyük Atatürk ile birlikte Allah’ın bir takdiri olarak hayata veda eden büyük Atatürkçüler, Annem Neriman Hocanım ile Babam Cevat Ziya Maruflu’nun ölüm yıldönümüdür. Cumhuriyetimizin, modern Türkiye Cumhuriyetinin kurtarıcısı ve kurucusu Yüce Atatürk’ü, annemi, babamı, rahmetle, özlemle, sevgi ile anıyorum.