YENİ KİTAP BUGÜN GİBİ ANILAR-FİKİRLER-ÖNERİLER
Selçuk MARUFLU
Yukarıdaki ifade benim yeni kitabımın adı. Haziran 2008'de çıktı. Büyükbabam Müderris (Prof) Mehmet Ziyaeddin Maruflu, Osmanlı İmparatorluk Sarayı'nda doğrudan sadrazama ve dolayısı ile padişaha bağlı Sefirler Dairesi Reisliği, Maarif ve Maliye Nezaretleri Müsteşarlıkları görevlerini sürdürürken, aynı zamanda kendi yayınladığı ve sahibi olduğu "Mürüvvet" isimli gazetenin de yazarı idi. Yazıları zamanın padişahını kızdırdığından Fizan'a/Yemen'e sürgün yemişti. Öte yandan Babam Mühendis Cevat Ziya Maruflu da yazı hayatını hiç ihmal etmemiş, benim hatırladığım İzmit'te Türk Yolu, İzmir'de Demokrat İzmir, Ticaret, Ege Ekspres, Yeni Asır Gazeteleri'nde ülke meseleleri ve orman sektörü konularında sürekli yazı yazmıştı. Vefatından önce mezarına "Müharrir" diye yazılmasını istemişti. Sanıyorum benim yazı yazmak, kitap yayınlamak adetim onlardan tevarüs etmiştir. Kendimi bildim bileli hep yazarım. Şüphesiz bir hususu dile getirmeliyim. Bizim lisede okuduğumuz çağlarda, edebiyat ve kompozisyon dersleri vardı. Bu derslere gelen hocalarımız, Belkıs Hanım, Halil Ertürk, konularında fevkalade kıymetli hocalar olup, bizleri de o şekilde yetiştirdiler. Bu arada şimdi müfredat programlarında olmayan felsefe-mantık-psikoloji hocamız Kazım Bey de adeta bir filozof idi. İnsanda müspet ve derin düşünmeyi, beyin jimnastiğini, hür ve rasyonel düşünceyi veren bu derslerin kaldırılması fahiş, hata olmuştur. Kompozisyon dersleri analitik tahlilleri, kültür edinme zenginliğini ve Türkçeyi güzel, iyi ve veciz ifade etmeyi kazandıran faydalı derslerdi. Şimdi yeni yetişen çocuklara bakıyorum Türkçeyi güzel konuşup, güzel yazılı ifade etmesini bilmiyorlar. Bunu özel sektörde, genel müdürken yanımda çalışan elemanların yazdıkları yazıların yanlışlıklarla dolu olduklarından hatırlıyorum. Yazı düzeltmekten canım çıkardı. Hamen bir çok kere cümlelerin yanlış ve düşük, gramer hatalarının fazla ve noktalama işaretlerinin artık kullanılmadığını gözlemliyorum. Kendilerine başyazar, köşe yazarı denilen, asıl meslekleri gazeteci, yazar olan kişiler de bunlara dahildir. Ben yıllardan beri yazıyorum. Yazılarım Mülkiyeliler Birliği, Nokta, Parlamento, TİSK Dergilerinde ve Liberal Bakış, Yeni Yüzyıl, Günaydın, Önce Vatan, dünya gazetelerinde yayınlandı. Benim görev yaptığım Devlet Planlama Teşkilatı'nda, planlama uzmanlarının kendi konularında doküman/rapor/kitap yayınlamaları esastır. Milletlerarası ilişkiler, ekonomi, sosyal politika ekonomisi konularında bir çok yayınım, DPT'ce basıldı. Daha sonra TBMM'de İstanbul Milletvekili olarak görev yaparken, TBMM'de yaptığım çalışma ve önemli konuşmalarımı beş yılda, beş kitap olarak yayınladım. Milletvekilliği görevim sona erdikten sonra da fikir ve önerilerimi bir toplum borcu olarak ifade etmeye devam ettim ve tüm bu çalışmalarımı bir araya getirerek "Parlamento Dışı Yıllar", "Kürsüden Söyleyemediklerim" ve en son olarak da "Bugün Gibi Anılar, Fikirler ve Öneriler" adı ile kitap olarak yayınladım. Bu benim yazdığım 27'inci kitap oluyor. Yazdığım ve yayınlanan makale sayısı da 1000'i aştı. Bu kitaplarda bazı özellikler vardır. Kitapların giriş bölümünde yaşamımla ilgili bazı anılara yer verdim. Daha sonra her zaman arkasında durduğum fikirlerimi ifade eden makalelerim ve önerilere daha sonra bazı fotoğraf ve mektuplara yer verdim. Bu özelliğin yanı sıra ben bu kitapları orada burada satmak, para kazanmak için yazmıyorum. Bu nedenle hiçbir yayınevi ve matbaa ile alakam yoktur. Kitaplarımın baskı paralarını hep kendi cebimden ödedim, ödüyorum. Ayrıca kitaplarımı öyle herkese de vermiyorum. Bir köşeye atmayıp, gerçekten okuyacak, bana görüşlerini bilderecek, fikir ve öneri sahibi başta Mülkiyeliler, DPT mensupları, birlikte siyasi mücadele yaptığımız değerli ve fedakar partili dost ve arkadaşlarıma bedava takdim ediyorum. Herkesin benimle aynı görüşte olmasını da beklemiyorum. Önemli olan tezatlardan, analizlerden, sentezlere ve fikirsel zenginliklere ulaşmaktır.
Yorumlar