DPT verilerine göre, 15 yaşın üstünde ve çalışabilecek durumda 45 milyon insanımız var. Fakat, bunların ancak 27 milyonu iş bulup çalışabilmektedir. Kentsel Kesimde işsizlik oranı yüzde 22, kırsal kesimde ise yüzde 17 civarında...  

Genç ve hızla büyüyen bir nüfus yapımız var. Her yıl milyonlarca insanımıza iş alanı yaratmak zorundayız.  

IMF dayatmaları yüzünden kamu kesiminde istihdam artırıcı yatırım yapılamadığından, özel kesime de işçi sayısını azaltacak teknolojik yatırım yapıldığından işsizlik oranı giderek artmaktadır. Nitekim, yılın ilk çeyreğindeki yüzde 12'lik büyüme oranına rağmen, işsizlik azalmamıştır.  

Peki ne yapacağız; milyonlarca işsiz öğrencimizi nasıl iş sahibi yapacağız?  

Konumuzla ilgili olarak soruyu şöyle soralım, yeni eğitim sistemi işsizliği azaltma konusunda çözüm olabilir mi?  

İrlanda, İsrail, G.Kore, Çin ve özellikle Hindistan örneği gözönüne alındığında kolayca "Niçin olmasın?" diyebiliriz.  

"Peki, bugüne kadar niçin yapılamadı?" sorusunun yanıtı ise siyasetteki yozlaşmanın nedenlerine uzanan ayrıntılı bir araştırma konusu...  

Bütün dünya çağdaş üretime eleman yetiştirecek eğitim sistemine geçerken biz gençlerimizin geleceğini niçin kararttık, onların çağdaşlarıyla aynı kulvarlarda koşmalarına niçin olanak sağlayamadık?  

Ülkeyi yönetenler yarınlarımız, geleceğimiz olan gençlerin eğitimi, hayata hazırlanmaları konusunda nasıl "sağır" kalabildiler?  

Her yıl milyonu aşan gencin kahvehane köşelerinde ömür tüketmelerine, hayallerinin, umutlarının sigara dumanları arasında savrulup gitmesine vicdanları nasıl razı oldu?  

Bu ve benzeri kahredici sorular, iktidara geldiklerinde ülkenin zenginliklerini talan etmekten başka bir hizmet(!) düşünmeyenleri birgün mutlaka kahredecektir, ama kaybedilen o güzelim yıllar geri gelmeyecektir.  

ÇÖZÜMÜ BİLENLER VAR, AMA SAKLIYORLAR  

Yeryüzündeki pek çok ülkenin eğitim sistemlerini çağdaş üretime yanıt verecek şekilde değiştirdikleri bir sır değildi ki.. Ülkeyi yönetenler, 50'li yılların başlarından itibaren, Japonya'dan örnek alan Batılı ülkelerin, katı hiyerarşilere dayalı Taylorcu yönetimden üretim hattında çalışan işçilerin üretim sürecine katılımlarını öngören "toplam kalite yönetimi" modellerine geçtiklerini ve eğitim sistemlerini de bu modele adapte ettiklerini bilmiyorlar mıydı, görmüyorlar mıydı?  

Günahlarını almayalım; dünyadaki eğitim sisteminin köklü değişiklikler yaşadığını farkedenler de vardı. 2003 seçimleri öncesinde CHP Hindistan'a, konuyu incelemek üzere bir ekip gönderdi. Ekip uzun bir süre Hindistan'da kalarak incelemelerde bulundu. Çok kapsamlı olduğunu duyduğumuz rapor CHP'nin kasasında kilitli. Birgün iktidara geldiklerinde kullanılmak üzere saklanıyor!  

Her milli eğitim bakanı çağdaş eğitime geçen ülkelerdeki değişimle ilgili raporlar hazırlatmışlar. Fakat, incelenen ülkelerde alınan başarılı sonuçlara rağmen, eğitim sistemimizi temelden değiştirecek bir reform yapma cesaretini gösterebilen olmadı.  

ÇAĞDAŞ EĞİTİME NİÇİN GEÇİLEMEDİ?  

Sayılabilen 18 milyon genç işsizler ordusuna her yıl yenilerin eklenmesi siyasilerimizin vicdalarını sızlatmamış olmalı ki, işsizliğe kısa sürede çözüm üreten eğitim sistemine geçme konusunda bir kararlılık gösterilmedi. Artık, çağdışı kaldığı bilinen Taylorcu yönetimin eğitime uygulanmış modelinin işsizliğe çözüm getiremediği görülemedi, görülmek istenmedi.  

Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları ile ders kitapları yayıncıları arasında kurulan ve trilyonlarla ifade edilen rant paylaşımı, çağdaş ve öğrenmeyi öğreten eğitim sistemine geçişi engelledi. Bilişime dayalı eğitim sistemi kitabın yerine bilgisayar ekranını getirecekti. Dikkatinizi çekeriz, yeni eğitim sistemine geçme, ancak AKP'nin kitap basım ve dağıtımını büyük ölçüde devlet eliyle yapmasından sonra gündeme gelebildi.  

Bilişim odaklı bir eğitim sistemine ancak ve ancak kitapçı-bürokrat arasındaki akçalı ilişkiler koparıldıktan sonra geçilebiliyor!  

Bilişimin, herşeyden önce, en düşük yatırımla EN KISA SÜREDE istihdam yaratan bir alan olduğu 90'lı yılların (hatta 50'li yılların) başından beri bilindiği halde, biz bilişim konusundaki gelişmelere seyirci kaldık!  

Milli Eğitim Bakanı Çelik'in açıkladığı, bilişime odaklı, öğrenmeyi öğretecek eğitim sistemi, kronik işsizlik sorunumuza çözümler yaratabilecek müthiş bir fırsattır. G.Kore, İsrail, İrlanda, Çin ve Hindistan'ın yaptıkları gibi bilişimle kalkınmayı bir vizyon olarak ele alır ve eğitim sistemimizle gereken yönlendirmeyi yapabilirsek, beyaz yakalı milyonlarca işsizimize, kısa zamanda, iş alanı yaratabiliriz.  

Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği'nin "Bilgi Çağına Uyum Paketi" başlıklı raporunda da belirtildiği gibi Türkiye kararlı davrandığı takdirde, geç kalmış olsa bile, bilişimle kalkınabilir. Bilişime odaklı yeni eğitim sistemini bilinçli kullanarak işsizlik sorununa kısa sürede çözümler üretebilir.  

Yarın dünyadaki örneklerini anlatacağız.