Toplumları bir ortak kültür heyecanı çerçevesinde birleştiren Nevruz/Yenigün gibi etkinlikler, insanlara millet olma bilinci kazandırır.

M. KEMAL SALLI

Türk Dünyası’nda binlerce yıldan beri coşkuyla kutlanmakta olan Nevruz/Yenigün, bu yılda Türkiye’de ve kardeş ülkelerde düzenlenen coşkulu törenlerle kutlandı. Türkiye’de gerçekleştirilen Nevruz kutlamalarının en görkemlilerinden biri de Kazakistan Ankara Büyükelçiliği’nde gerçekleştirildi. 

Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı TÜRKSOY’un, Nevruz kutlamaları için Türk Dünyası’nın çeşitli bölgelerinden davet ettiği sanatçılar, Kazakistan Büyükelçiliği bahçesinde gerçekleştirilen kutlamaya renk kattılar. 

Büyükelçilik bahçesindeki tören, Kazak çadırı modelinde düzenlenmiş sahneye gelen ‘Kıdır Ata’nın geleneksel Nevruz duasıyla başladı. Duanın ardından sanatçılar, sergiledikleri danslar ve söyledikleri şarkılarla, Türk Dünyası’nın en köklü bayramı olan Nevruz’un coşkusunu Başkent’e taşıdılar. 

Törende, Türk Dünyası’nı çeşitli yörelerinden gelen sanatçıların dans ve müzik ziyafetlerinin yanı sıra, Kazakların gelin adetlerinden ‘Betaşar’ ve küçük çocuğun hayata adım atmasını temsilen ‘Tusau kesuv’ gelenekleri sahnede canlandırıldı. Etkinlikte katılımcılara Nevruz Pilavı ve Nevruz yiyecekleri ikram edildi. 

TOPÇU: “NEVRUZ, TÜRK BİRLİĞİNİ VE KARDEŞLİĞİ YENİLENMEYİ TEMSİL EDERCUMHURBAŞKANI

Başdanışmanı Yalçın Topçu Kazakistan Ankara Büyükelçiliği ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY ortaklığında Kazakistan Büyükelçiliği'nde düzenlenen Nevruz Bayramı resepsiyonuna katıldı. 

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in istifa etmesine değinen Topçu,  "Kazakistan'ın Bilge Cumhurbaşkanı ve Türk dünyasının Aksakalı Sayın Nursultan Nazarbayev'in görevini bırakmak hususunda almış olduğu bu tarihi kararda kendilerinin yüksek devlet ve siyaset tecrübesi yanında, derin feraset ile irfanının uygun gördüğü bir gereklilik olduğu inancındayım" dedi. 

Nevruz'un bölücü emeller güdenler tarafından istismar edildiğini hatırlatan Topçu "Nevruz gibi Türk'ün birliğini ve yenilenmeyi temsil eden bir bayramı acının, yıkımın, kanlı emel ve eylemlerin zemini olarak gören sefil bir güruhun mensubu olanlar, aziz milletimizin birlikte ve kardeşçe yaşama iradesi ve şuuru karşısında rezil ve zelil olmaktadırlar" diye konuştu.

SAPARBEKULI: “GELENEKLER ANADOLU’DA YAŞIYOR”

Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekulı, şunları söyledi:

“Nevruz, örf ve adetlerimizin, Avrasya halklarının bütün geleneklerinin bir arada yaşandığı ve şenlik olarak kutlandığı özel bir gün. Kazakistan’ın gelenekleri Anadolu’nun birçok bölgesinde aynen devam ettiriliyor. Bu, Türk halklarının bağlarının ve köklerinin ne kadar derinlere gittiğinin bir göstergesi. Örf ve adetlerimizi sadece nevruz bayramında değil, diğer bayramlarda da tanıtarak genç nesillere aktarmamız gerekiyor.”

PROF. PURTAŞ: “BÜTÜNLÜĞE KATKI SAĞLIYOR”

Etkinlikte konuşan TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat Purtaş, “Gelenekselleşen ve dünyanın çeşitli ülkelerine taşınan TÜRKSOY Nevruz Kutlamaları’nın ilk ateşi Bolu’da, Köroğlu heykelinin açılışıyla yakıldı. Kazakistan Büyükelçiliği’nin ev sahipliği yaptığı bu gibi faaliyetlerle, hem kültürel ilişkilerimize hem de Türk Dünyası’nın bütünlüğüne katkı sağlanıyor” dedi.

NEVRUZ BİR TÜRK BAYRAMIDIR

Toplumları millet yapan temel ortak değerlerden birisi de kültürdür; kültür başlığı altında topladığımız maddi ve manevi değerlerdir. Toplumları bir ortak kültür heyecanı çerçevesinde birleştiren Nevruz/Yenigün gibi etkinlikler, insanlara millet olma bilinci kazandırır.

Çeşitli coğrafyalarda yaşayan toplumlar farklı kültürler oluştururlar. Kültür dediğimiz toplulukları millet yapan ortak değerler, dış etkenlerle kolayca değiştirilemezler. Kültürlerin, milletleri oluşturan bireylerin ırksal ve ruhsal yapılarına uygun olarak gelişmeleri, kültürün devamlılığını ve kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlar. 

Kültürel unsurların en uzun ömürlü olanları geleneklerdir. Bir toplumun millet olma bilincini erozyona uğratarak yozlaştırmayı amaçlayan emperyal politikalar, öncelikle onların kültürel zenginliklerini hedef alırlar. 

Sovyetler Birliği döneminde Türkistan coğrafyasında yaşayan insanlara özellikle unutturulmak istenen Ergenekon Destanı’yla (Ergen-kün, Ergenen-kün) birlikte anılan Nevruz bayramıydı. 

Bazıları Nevruz kutlama geleneğini Persler’e, Moğollar’a, Çinliler’e bağlamaya çalışırlarken Azerbaycanlı Prof. Dr. Saleh Sultanov, Samuel Kramer’in “Tarih Sümer’de Başlar” kitabına nazire olarak, “Nevruz Sümer’de başlar” diyor. Ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da, “Tarih Sümer’de başlar ve Sümerler Türk’tür” diyordu. 

İlk bakışta Nevruz/Yengün bayramını, Ergenekon Destanı’nı, 12 Hayvanlı Türk Takvimini Sümerler’le ilişkilendirme çabaları yadırganabilir, ama bilindiği gibi, Sümerler kendilerine Kenger diyorlardı ve Kengerler’in atayurdu bugünkü Türkmenistan-Kazakistan coğrafyasıydı. 

NEVRUZ’UN 4656. YILINI KUTLUYORUZ

 “Nevruz’un 4656. Yılını kutladığımızı nereden biliyoruz?” diyenlere Prof. Dr. Saleh Sultanov’un yanıtı net; “Nevruz’un M.Ö. 3. Bin yıldan bu yana, A-Kİ-Tİ adıyla kutlanmakta olduğu Sümer tabletlerinde kayıtlıdır” diyor.

A-Kİ-Tİ Sümerce’de, “Yerin Dirilmesi”, “Toprağın Uyanması” demek. “Kİ” yer, toprak demek; günümüz Türkçesinde, “kır, kir, kil” şeklinde aynı anlamda kullanılıyor. Tİ, “uyanmak, yaşama dönmek” demek; günümüz Türkçesinde, “Tİ-rilmek, dirilmek” şeklinde aynı anlamda kullanıyoruz. Özetle A-Kİ-Tİ, “Yerin dirilmesi, Yenigün, Nevruz” demek oluyor. 

Yalnızca “ki” ve “ti” değil, Sümerce’de yüzlerce kelime bugünkü Türkçe’de aynı anlamda kullanılmaktadır. Yerin Dirilmesi bayramı olan A-Kİ-Tİ’nin, binlerce yıl önce Sümer’de kutlandığı kil tabletlerde kayıtlıdır. “Nevruz’un 4656. Yılını kutladığımızı nereden biliyoruz?” sorusunun yanıtı, binlerce yıl önce Sümer tabletleri üzerine yazılmış.

​​​​​​​

İnsanlığın ilk yazılı belgeleri olan kaya resimleri de, seslerin işareti olan harflerle yazılmış Orhon ve Yenisey anıtları da Türkistan coğrafyasındadır. Servet Somuncuoğlu'nun "Taştaki Türkler" kitabıyla anıtlaşan Sibirya'dan Anadolu'ya uzanan yaylalardaki kayalara nakşedilmiş petroglifler, 10-15 bin yıl öncesine tarihleniyor. Tarihçiler, insanlığın resimden piktographa (Eski Mısır'da olduğu gibi harf yerine geçen resimli tek işaret), piktograma (stilize resim), ideograma (doğrudan fikri anlatan işaret), oradan da phonograma (bir harf, hece ya da sesi gösteren işaret), en sonra da harfe (dildeki bir sesi gösteren işaret) geçtiklerini belirtiyorlar. Bilimadamları, petrogliften alfabeye geçebilmek için enaz 10 bin yıllık bir sürecin gerekli olduğunu belirtiyorlar. Türkistan coğrafyasının bu onbin yıllık tarihi henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. 

Göktürk alfabesiyle yazılmış olan Orhon yazıtları, dün kadar yakın bir geçmişte, 1893 yılında, Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen tarafından okunmuştur

NEVRUZ VE NURSULTAN NAZARBAYEV

Sovyet Birliği’nin nüfuz alanındaki Türkistan coğrafyasında Nevruz/Yenigün kutlamaları, “İslamiyet kalıntısı” gerekçesiyle 1926 yılında yasaklanmıştı. Binlerce yıllık Türk bayramı Nevruz/Yenigün, Muhtar Şahanov gibi Kazak aydınlarının ısrarlı baskılarıyla 1988 yılında yeniden canlandırılmış ve resmi bayram ilan edilmişti. 

Muhtar Şahanov o ilginç süreci şöyle anlatıyor: 

“1988’in başlarında Kazakistan Komünist Partisi Merkezi Komitesi’nin Birinci Sekreteri Gennadiy Kolbin’e özel bir yazı göndererek Nevruz Bayramı’nı tekrar canlandırma meselesini gündeme getirdim. Teklifim Gennadiy Kolbin tarafından Kazakistan Komünist Partisi Merkezi Komitesi’nin Bürosu’na sunularak değerlendirmeye alındığında meseleyi sadece iki kişi desteklemişti. Onların biri Kazak SSC Bakanlar Kurulu Başkanı Sayın Nursultan Nazarbayev, ikincisi ise Kazakistan Komünist Partisi Merkezi Komitesi’nin İdeolojiden Sorumlu Sekreteri Özbekali Janibekov idi. Büronun diğer üyeleri ise olumlu bakmamışlardı.” 

Muhtar Şahanov gibi Kazak aydınlarının ısrarlı çalışmaları ve o dönemde Kazak SSC Bakanlar Kurulu Başkanı olan Nursultan Nazarbayev’in verdiği siyasi destek  sonucunda Nevruz Bayramı, o zamanlar Sovyetler Birliği’nin hegemonyasında olan Türkistan coğrafyasında, önce Kazakistan’da daha sonra da Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Tacikistan, Türkmenistan gibi kardeş ülkelerde “Türk hakları resmi bayramı” olarak kutlanmaya başlandı. 

Nevruz kutlama geleneğin canlandırılması konusunda Kazak aydını Muhtar Şahanov’un ve ona siyasi destek sağlayan dönemin Kazak SSC Bakanlar Kurulu Başkanı Nursultan Nazarbayev’in Kazakistan’da, Şıhali Kurbanov’un Azerbaycan’da  verdikleri destansı mücadaleyi ve Atatürk’ten sonraki yıllarda unutulan Nevruz kutlama geleneğini yeniden başlatan TDAV Kurucu Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan ile Nevruz’u İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası listesine yazdıran (10 Mayıs 2010) TÜRKSOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov’u saygıyla anmamız gerekir.