YARIN (2)
Abdullah KILIÇ
Ekonomileri yönetenler global krizin sakinleşmesi üzerine bundan alınması gereken dersleri çeşitli vesilelerle ifade ettiler.
Bunlar arasında aşağıdaki tespit daima geçerli ve akıldan çıkarılmayacak önemde:
“Nakdinizi koruyun, kendinizi yeniden konumlandırın ve muhasebe finans siteminizi kontrol altına alın.”
Benim buna hemen ilave etmek istediğim husus; sakın komşunuzun felaketinden medet ummayın. Onun kaybı sizin kazancınız olamaz. Büyük ihtimalle kıvılcımlar sizin mahallenizi de ateşe verir.
Bu noktada bizi yakından ilgilendiren sıkıntıların başında Yunanistan’da yaşanılan kriz ile İspanya, İtalya, Portekiz gibi AB ülkelerinde yaşanılması muhtemel ağır problemler gelmektedir. Ağır borç yükü ve dış ticaret açıklarıyla karşı karşıya olan bu ülkeler şayet AB’nin üyeleri olamasalardı şu ana kadar derin krizlerin içinde olacaklardı. Birliğin açıkladığı mali yardım paketleri yetersiz olmasına rağmen gerilimin emilmesinde ve paniğin tedirginliğe yerini bırakmasında etkili olmuştur.
Bu gelişmiş ülkelerin tümüne baktığımızda başta ABD olmak üzere dünyadaki itibarlarını, diğer ülkeler aleyhine istismar ettiklerini söyleyebiliriz.
Gelişmiş ülkelerin toplam dış borçları 52 trilyon, 522 milyar dolardır. Buna karşılık bu ülkelerin GSMH (gayri safi milli hasıla)’ları 30 trilyon, 114 milyar dolardır. Borçları GSMH’larından 1.74 kat daha fazladır. Oysaki bu ülkelerin ekonomileri değerlendirmelerinde ilkeleri sıraladıkları Mastrih kriterlerinde toplam borcun GSMH’ya oranının %63’ü geçmemesi ilkesi kabul edilmiştir.
Bu ülkeler arasında dengesi en bozuk gözüken üç ülke (2009 itibariyle):
1- İngiltere GSMH :2.17 trilyon $, Toplam Dış Borcu :9.26 trilyon $
2- Almanya GSMH: 2.81 trilyon $, Toplam Dış Borcu :5.33 trilyon $
3- Fransa GSMH: 2.11 trilyon $, Toplam Dış Borcu :5.22 trilyon $
Başta verdiğimiz toplam rakam da bu ilk üç, ürkütücü ve üzerinde durulması gereken bir durumu ifade ediyor. Almanya’nın son açıklanan dış ticaret rakamları ümit verici ancak diğer iki ülke için bunu söylemek zor. Ancak unutulmaması gereken bu ülkelerin II. Dünya savaşı sıkıntılarını yaşamış yüksek teknoloji üreten ülkeler olduğu gerçeğidir.
Diğer bir konu da borçları çok yüksek bu ülkeler Euro ve Dolar gibi rezerv para gücünü arkalarına almışlardır. Bu dünya ticaretinde onlara nerede ise sınırsız bir itibarî kredi sağlamakta bu ülkelere para arzı konusunda her hangi bir kontrol uygulanamamaktadır. Bir bakıma ABD başta olmak üzere bu ülkelerin en büyük ihraç kalemi paraları olmaktadır.
Aynı noktadan bizim durumumuza gelince: 2005 yılında paramızdan altı sıfır attık. Son derece dikkatli ve tutarlı politikalarla paramızı güvenilir paralar arasına sokmayı başardık. Vatandaşımızın TL’ye itibarı, bölgemizde TL’nin kullanılabilmesi, Çin ve Rusya ile bu konuda varılan ticari anlaşmalar olumlu durumu ifade etmektedir. Bu noktada; ülkede uygulanan mali ve ekonomik politikalar ile TCMB’nın hassasiyeti güven vermektedir.
Ekonomimizin Temel Göstergelerini değerlendirme açısından aşağıdaki iki tablo önem arz etmektedir:
MUKAYESELİ TABLO-1:
İrlanda Yunanistan İspanya Portekiz Türkiye
Büyüme % -0.3 -4.0 -0.3 1.1 7.8
GSYH (Milyar $) 204 305 1.375 223 729
Enflasyon % -1.6 4.6 1.5 0.9 8.7
Cari Açık/GSYH -2.7 -10.8 -5.2 -10.0 -5.2
Bütçe Açığı/GSYH -17.7 -7.9 -9.3 -7.3 -4.0
Kamu Borcu/GSYH 94 130 63 83 43.4
İşsizlik % 13.5 12 20 11 11
BAŞLICA EKONOMİK GÖSTERGELER TABLO-2:
2009 2010 (Son açıklanan veriler)
Büyüme Hızı (Yüzde) -4.7 8.9 (9 aylık)
GSYH (Milyon TL) 952.635 808.192 (9 aylık)
Enflasyon (ÜFE) 5.93 8.87
Enflasyon (TÜFE) 6.53 6.40
Dolar Kuru 1.4867 1.5560
İthalat (Milyon Dolar) 140.775 147.821 (10 aylık)
İhracat (Milyon Dolar) 102.165 92.709 (10 aylık)
Dış Ticaret Dengesi (Milyon Dolar) -38.611 -55.112 (10 aylık)
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (Yüzde) 72.6 62.7 (10 aylık)
Cari İşlemler Dengesi (Milyon Dolar) -14.283 -35.723 (10 aylık)
Merkezi Bütçe Gelirleri (Milyon TL) 215.458 232.281 (11 aylık)
Merkezi Bütçe Giderleri (Milyon TL) 268.219 255.770 (11 aylık)
Merkezi Bütçe Dengesi (Milyon TL) -52.761 -23.486 (11 aylık)
İç Borç (Milyon TL) 330.005 347.822 (10 aylık)
Dış Borç (Milyon Dolar) 268.313 266.339 (6 aylık)
Dış Borç Servgisi (Milyon Dolar) 11.722 12.645 (11 aylık)
Merkez Bankası Topl. Rezerv (Milyon Dolar) 74.810 84.620
Bu iki tabloyu birlikte değerlendirdiğimizde ekonomimizdeki kırılganlığın varlığı dikkati çeker. Bunların başında özellikle cari açık, dış ticaret açığı ve işsizlik ilk sıralarda yer alıyor.
Ekonomimiz açısından fikir verici diğer bir hususta 2010 üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre şirket karlarındaki artıştır.
Örnek olarak:
Koç Gurubu %26
İş Bankası %21
Ak Bank %13
Tüpraş, Arçelik, Doğuş Oto gibi kuruluşlarda da bu nispetler %10 civarındandır.
Bu şirketlerde ve diğerlerinde kârı artıran temel faktörlerden biri kriz yönetimindeki başarıdır.
Ekonomimizin diğer önemli bir göstergesi de protesto olan senetlerde %30’a varan azalmadır. Ayrıca karşılıksız çek davalarının %95 anlaşma ile sonuçlanmaktadır. Piyasalar için bu güven verici bir durumdur.
Diğer bir hususta yatırımlardaki artış ve yatırım konularıdır. Özellikle sadece bundan on yıl önce hayal edilemeyecek büyüklükteki yatırımları özel sektörümüzün planlıyor ve yapıyor olması geleceğin teminatını teşkil ediyor.
Bu yatırımlara ait önemli örnekler:
- 2011 yılından itibaren BEKO Rus Profesyonel Basket Ligi’nin sponsorluğunu üstlendi.
- İstanbul merkezli Termo Teknik, Finlandiya İtalya çizgisinin batısından Pasifik’e kadar 40 ülkenin merkezi oldu. Çorlu’da 100 Milyon $’lık ilave yatırımla bu bölgenin talebini karşılıyor. 2000-2008 döneminde firma kapasitesini dörde katladı. 24 saat, yedi gün esasıyla ihracata çalışıyor.
- AKSA dünyada akrilik elyaf üretiminde dünya birincisi oldu. Toplam dünya üretiminin %13’nü yapıyor. AKSA dünyadaki en ileri teknoloji ürünlerinden “karbon elyafı” üreten dokuz kuruluştan biri. Karbon üretiminde Japonya dünya birincisi. AKSA’nın bu alandaki diğer üreticilerden üstünlüğü aynı zamanda karbon elyafının üretildiği ana malzemeyi de üretebilmesi. Nano teknoloji ürünü olan bu imalatta AKSA 2010-2020 programı ile dünya lideri olma yolunda Ar-Ge yatırımlarını sürdürüyor.
- Bazılarımızın bakkalları düşünerek AVM’lere karşı tavrımıza rağmen ülkede 266 olan AVM sayısına 2011 de 25 adet yenisi eklenecek. Bu mevcut 350 bin istihdama, 35 bin ilave istihdam anlamına geliyor. Bu noktada yapılacak akıllı ve cazip yatırımlar bölge insanı için de birer cazibe merkezi oluşturacak, kaliteyi ve markalaşmayı destekleyecektir.
- 2010’da 2.3 milyar $ ihracat gerçekleştiren TOFAŞ 2011’de üç vardiyaya çıktı. İlave 12.000 istihdam kapasitesi oluşturdu.
- 3-6 Şubat arasında başlayan 1.7 trilyon $’lık alt yapı ihaleleri içi Türk Müteahhitleri Hindistan’da çalışmalarını devam ettiriyor.
- Petrol Şirketi İndian Oil Corp. Çalık Holding’le Ceyhan’da 5 milyar $’lık yatırım kararı aldı.
- Dünyanın önemli çelik sanayicilerinden Hindistanlı Arcelor-Mittal, Borusan Holding’le %50 ortaklık esasıyla 500 Milyon $’lık sıcak sac tesisi kuruyor.
-Yine Borusan Holding’le Hindistan merkezli Jindal firması 500 Milyon $’lık bir termik santral projesi üzerinde çalışıyor.
-13 tesiste 3 bin kişiye istihdam sağlayan Tosyalı Holding 2010 üretiminde %25 artış sağladı. 2011 yılında yurt içi ve yurt dışında yapacağı yatırımları 3.5 milyar $’ı buluyor. Burada sağlanacak kapasite beş milyon ton sıvı çelik üretimi ve yurt içinde 2011 için bin ilave istihdam.
- Yine Tosyalı Holding, 150 milyon $’lık bir liman yatırımıyla Doğu Akdeniz'in en büyük üstlerinden biri olan Erzin Limanını bu yıl tamamlayacak. Ayrıca gurubun enerji yatırımlarındaki bütçesi 1.5 milyar $’ı aşıyor.
-Güriş Holding, yeni bir holding kuruluşu oluşturarak enerji sektörüne ağırlığını kaydırıyor. Planlanan değişik efsaf ve çaptaki enerji santralleri yatırımlar için yapılan bütçe 5 milyar $.
Bunlara onlarcasını ilave edebiliriz. Türkiye’yi özel sektör sırtlanmış bulunuyor. 2011 özel sektör yatırımlarının 50 milyar $ aşacağı bir yıl olacaktır.
Buna devletin devam ettirdiği büyük alt yapı projeleri ve nükleer dahil, enerji santralleri yatırımları ve titizlikle yürütülen savunma sanayi yatırımları dahil edilirse emin adımlarla büyüyen bir ekonomi ile karşı karşıyayız demektir.
Bu olumlu tabloların devamı yani sürdürülebilir büyümenin sağlanması için üzerinde durulmamsı gereken çok önemli hususlar var. Bunları da bir başka yazımızın konusu yapacağız.
Yorumlar