YAHUDİ-SİYONİZM-İSRAİL
Abdullah KILIÇ
Bugün İsrail’in yaptıklarından utanan ve rahatsız olan Yahudiler vardır.
Lakin onların duruşu ve sesi hiçbir şekilde İsrail tarafından dikkate alınmaz ve Siyonistler tarafından lanetlenirler. Bu durum esas itibariyle olanlar karşısında hiçbir tesir yaratamayan cılız bir tavırdır.
Din ve soy anlayışları ve bu iki kaynaktan beslenen bağnazlıkları başka hiçbir sosyal oluşumla mukayeseye imkân vermeyecek kadar kendine mahsus ve dehşet vericidir.
Soy Bakımından diğer hiçbir insan topluluğuna ehemmiyet vermeyen, din bakımından ise Allah’ı kendilerine yaren sayan bir sapkınlıkla maluldürler. Bu batılda öylesine sebat etmişler ve öylesine bununla birbirlerine bağlıdırlar ki; bütün çabaları Siyonizm İmparatorluğunu tesis etmek ve insanlığı ise ebedi köleler haline getirmektir.
Yakın tarihte takip ettikleri tedrici yerleşme ve yayılma politikaları, bulundukları yerleri cehenneme çevirmeleri, Osmanlıya akıl almaz düşmanlıklar yapıp bölgeyi İngiliz hegemonyasına verdikten sonra zamanın en güçlü ordularından İngilizlere ibretlik kalleşlikler ile dehşetli kayıplar verdirmeleri tarihin ibret sayfalarındandır. Daha önce birkaç tarla alarak ayaklarına yer ettikten sonra başta Filistin halkı olmak üzere insanları binlerce yıllık yurtlarından sürgün etmeleri, onları kendi topraklarında esir haline getirmeleri gözümüzün önünde cereyan eden kulaklara küpe olması gereken gerçeklerdir.
Bu gün artık Yahudilik; bir kavim, bölge ve din ile bütünleşmiş korkunç bir ideolojidir. Bu ideoloji; Arz-ı Mev’ud adını verdikleri bölgede bir yurt tutmuş, burada bölgesel hâkimiyet alanı oluşturmuş olmakla ikinci aşamayı tamamlamıştır. Üçüncü merhale ise İran’ı tesirsizleştirmek, gerekirse bir nükleer savaşla gücünü sıfırlamak ve zaman kaybetmeden Anadolu’nun büyük bir kısmını da elde etmektir. Hali hazırda Mısır’ı uyutulmuş bir keklik, Irak’ı zapt edilmiş kontrol altına alınmış bir güç alanı,diğer ülkeleri ise ABD’nin kesin tesir sahasındaki ülkeler olarak değerlendirirsek, canıyla dişiyle tırnağıyla bu zulme baş kaldıran Filistinlilerden sonra bölgenin yegâne büyük ve düşündürücü gücü Türkiye hedeftedir. Siyonizm, yaklaşık 150 yıldır bu meselenin nasıl halledilebileceğine dair çareler düşünmekte ve üretmektedir.
BOP bunun bir tezahürüdür. Ancak AB, ABD’nin menfaat çatışmaları ve Türkiye’de son 15 yılda duyulan tereddütlerin tedbire dönüşmesi, ABD’nin Irak hezimeti meseleyi en azından ertelemiştir. Ancak şer güçlerin bu emelden vazgeçmeleri mümkün değildir. Zira bu husus onlar için doğrudan bir iman meselesidir.
Bu noktadan Davos’ta olanları değerlendirecek olursak; Başbakan ERDOĞAN’IN ortaya koyduğu tavrın milletimiz bakımından ümit verici Siyonistler bakımından can sıkıcı bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Bunun ilk yansımaları Mason localarının tam mesai çalışmaya devam etmeleri, basın yoluyla bu sillenin psikolojik tesirinin azaltılması için besleme basının emir ve komutadan milim şaşmadan üzerine düşeni ifa etmesi olacaktır.
Hani son zamanda “elemtere fiş millete şiş” diye masonik ilkelerle işleyen ve büyük kısmının da Mason olduğu söylenen bir (amorf!) gurup ortaya çıktı ya işte milleti nasıl bir cıvık zemin üzerine oturtup, pörsütebileceklerini varın siz buradan hesap edin.
Askeri birliklerin depolarından çalındığı söylenen silah ve mühimmat ve YİT(yeniden ittihat terakki) de yine bu locaların, mahfillerin becerileri arasındadır.
Bunların yakası bırakılmamalı vatan evlatlarını ifsat ederek kardeş kavgasına yönlendirmek isteyenler mutlaka adalet önüne çıkartılmalıdır.
Başbakan ERDOĞAN hiçbir surette bunların içerideki ve dışarıdaki baskılarına boyun eğmemeli milletin vatan sevgisine, birlikte yaşama azim ve karalılığına inanarak milli ruhun tam bağımsızlığı sağlayacağı zemin oluşturmalıdır.
Sayın Başbakan biraz da politik olarak; her yerinden kan sızan Tevrat’ı ve kan havuzunda yüzerek hayat bulan İsrail’i “Tevrat der ki: Öldürmeyeceksin” diyerek aklamaya çalışacağı yerde; aşağıdakileri ve benzerlerini de söyleyerek daha aydınlatıcı olabilir
“Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak…” (Tevrat. Tesniye.11/24)
“Onun önünde bütün milletler bir hiç gibidir…” (Tevrat. İşaya,40/17)
“Sana karşı yapılan hiçbir silah işe yaramayacak ve hükümde sana karşı kalkan her dili suçlu çıkaracaksın” (İşaya.54/17)
Belki de Oktay Ekşi Davos tokatı üzerine yazdığı yazı ile bu hükme bir katkı yapmış oluyor.
Tabi farkında olmadan…
Yorumlar