YABANCI DOKTOR İSTİHDAM PROJESİNİ DESTEKLİYORUM
Selçuk MARUFLU
Büyük Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, ilk on yılda, her konuda olduğu gibi, sağlık konusunda da, önemli mesafeler almıştır. Her şey, adeta yoktan var edilmiştir. Örneğin, her vilayette, devlet hastanesi kurmak, o dönemde başlamış ve başarılı olmuştur. Daha sonra, Türkiye nüfusu arttıkça, bölgelerarası dengesizlik de artmış, devlet hizmetleri, özellikle gerice yörelere, gidememeye başlamıştır.
Sağlıkta da yetersiz hizmet derinleşmiştir. Örneğin, 1970'li yıllarda, DPT'nin araştırmalarında, Türkiye'de bulunan; 15.000 civarındaki doktorun, 3'te 2 si, yani 10.000'den fazlası, İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerde toplanmış, diğer bir deyişle, Güneydoğu ve Doğuda 20-25 bin kişiye 1 doktor düşerken, büyük şehirlerde 1000 kişiye 1 doktor düşüyordu. Bu durum, hastabakıcı, hemşire ve yatak sayısı bakımından, daha da feci idi. 1980 sonrası, yeni açılan tıp fakülteleri sayesinde, mezun doktor adedi fazlalaşmış, sağlık konusunda, dengesizlik, sosyalizasyon, mecburi hizmet uygulamaları ile, giderilmeye çalışılmıştır. Yeni tıp fakültelerinin açılması, doktor sayımızın artması, nedense, bazı çevrelerce tenkit edilmiş ve önlenmeye çalışılmıştır. Türkiye, halkın sağlık meselesini, henüz, tam anlamıyla çözümleyememiştir. Daha iki gün önce, bir vilayetimizde, hastaların koridorlarda yattığı, bir yatakta 3-4 kişinin yattığı haberi basında yer almıştır
Bir siyasi iktidar, işbaşına gelmeden seçim meydanlarında, seçim kampanyalarında," Ey vatandaşım eğer beni seçersen, ben sana yeterli sağlık hizmeti sağlayacağım, hastanesiz illere hastane, doktorsuz hastanelere doktor temin edeceğim" demiştir. Bu vaadlerle seçilmiştir.
Demokrasilerde, hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir. Şimdi, hükümet, siyasi iktidar, sağlık meselesini çözmek istiyor. İktidar, verdiği sözü tutmak istiyor. Bugün, Türkiye'de doktorsuz il ve doktorsuz hastaneler vardır. Bu ülkede, valisi kaymakamı, subayı, hakimi, savcısı, hatta öğretmeni, ayrım yapmadan Türkiye'nin her yerine, ücra köşelere, mahrumiyet bölgelerine gitmektedir.. Nedense, doktorlarımızı, buralara gönderemiyoruz. Buralara gidip, halka hizmet veren doktorlarımızı tenzih ediyorum ve onları takdir ediyorum. İktidar, doktorları göndermek için, mecburi hizmet uygulaması çıkarıyor. Yargı iptal ediyor. Yani, "Sen, Türkiye'nin mahrumiyet bölgelerine, gerice yörelere sağlık elemanı, doktor göndermek istiyorsun, halkın sağlık meselesini bir nebze çözmek istiyorsun, ben buna müsaade etmiyorum" diyor. Geri kalmış yörelerde, ameliyatlar yapılamıyor, hastalar bakılıp, tedavi edilemiyor. Hastanelerdeki cihazlar kullanılamıyor, ambalajlarında duruyor. Çünkü, doktor yok, sağlık personeli yok. Ben buna çare bulmak istiyorum; "Hayır çözüm olmasın, her şey olduğu gibi dursun, hizmet yapılmasın" diyorlar. Bunun Türkçeye tercümesi budur!
Siyasi iktidar, çözüm için, sağlık konusunda adım atmak istiyor. İhtiyaç olduğu için, dışardan doktor, diş doktoru getirip çalıştırmak istiyor. Bu doğru bir harekettir. Bu bir çözümdür. Bu insanların ölmesini önlemektir.
Avrupa Birliği'ne asli üye olmaya çalışan, globalleşen dünyada yer alan, Türkiye için, yabancı doktor istihdamı çok doğaldır.
İnsanlar ölmesin, sağlık sorunları çözümlensin, her hastanede, her bölgede yeterli doktor, diş doktoru, sağlık personeli bulunsun ve halkımıza hizmet etsin. Bu çözümü istememek, buna karşı çıkmak mümkün mü?
Ben siyasi iktidarın, taviz vermeden, yabancı tıp doktoru, diş doktoru çalıştırmasına ilişkin girişimini Türkiye'nin mevcut şartları çerçevesinde destekliyorum.
Yorumlar