VATANDAŞ LİBERAL MERKEZDE BİRLİK İSTİYOR
Selçuk MARUFLU
İktisadi Araştırmalar Vakfı'nın (İAV) toplantıları nedeniyle, Türkiye'nin çeşitli illerini dolaşıyorum. Geçen hafta Aydın, Denizli, Muğla'daydım. Toplantılarda, konuşmam olmadığı zamanlarda, çarşıya, esnafın arasına giriyorum. Tanıyanlar oluyor. Genelde; "Hayrola! Milletvekilim, galiba seçim var ki, bizleri geziyorsun, zira, milletvekillerimiz, bizlere seçimden seçime gelirler" diyorlar. Oysa, ben siyasi hayatımda hep seçim olmadığı zamanlarda, esnaf ziyaretleri yaptım. Seçim bölgem olan İstanbul birinci bölge halkı bunu bilir.
Benim, vatandaşı, esnafı gezmekteki maksadım, 1 hafta sonra seçim olsa vatandaş kime oy verir, sualinin cevabını aramak idi. Bu defa, hemen ifade edeyim ki; vatandaş, seçmen, Türkiye'ye, hizmet eden eserler kazandıran, merkez liberal sağın bir araya gelmesini istiyorlar. ANAP ile Doğru Yol Partisi'nin, Türkiye vizyonu ve misyonu arasında fark görmüyor halkımız.
Devlet Planlama Teşkilatı'na girdiğim yıllarda, o dönemlerde DPT'de çalışan genç bir uzman olarak Sn. Özal ile Sn. Demirel arasındaki, sıcak, güven verici, inandırıcı ilişkileri yakından gören, bilen birisiyim. Başta, Başbakan Demirel, Müsteşar Özal ve bizler nasıl bir aziz vatana her geçen gün bir katkı yaparız diye çırpınıyoruz.
Başbakan Demirel, DPT Müsteşarı Turgut Özal, DPT Uzmanları, Bakanlar, Bakanlıklar, el ele omuz omuza vermişler, ülkede nasıl taş üzerine taş koyayım diye çaba harcıyorlar.
İTÜ'de başlayan dostlukları o yıllarda doruk noktasında idi. Turgut Bey, Sayın Demirel'e Ağabey, O da, Özal'a kardeşim derdi.
Bazı çevreler, Sn. Demirel ile Sn. Özal'ı, birbirlerinin can düşmanı, birbirlerinden nefret eden insanlar olarak gösterme gayreti içinde oldular. Bunu böyle gösterme arzusu, şu anda da devam ediyor.
Ancak, ben buna hiçbir zaman inanmadım. Hep Sn. Demirel'in AP'sine, oy veren bir aileden gelen birisi olarak.. DPT'de Özal ve Demirel ile yakın çalıştım. Hedef, Türkiye'yi ileri götürmek, güçlü, müreffeh, büyük çağ atlayan Türkiye yaratmaktı. Hem Demirel, hem de Özal, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Muasır Medeniyetler Seviyesine Ulaşma Hedefinin Takipçisi idiler."
Türkiye; 12 Eylül 1980 Askeri Harekatını yaşadı. İstenmeyen olaylar yaşandı. Sn. Demirel'in, siyasi hayatı kısıtlandı. Sn. Özal, Sn. Demirel ile birliket hazırladıkları, 24 Ocak kararlarının sürdürülmesi için, askeri dönemde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Daha sonra, Anavatan Partisini kurarak, siyasete atıldı.
Tabiatıyla olayların ilginç ve dönülmez mecrası içinde ayrı siyasi partilere mensup insanlar olarak rekabet de ettiler.
Siyasette böyle şeyler, siz isteniz de, istemezseniz de oluyor. Tıpkı yıllar sonra Yassı Ada Mahkemelerinde haksız yere idam edilen, rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in, "Olaylar Bazen, Elinizden Kayıp gidiyor, Mani Olunamıyor Reis Beyefendi" dediği gibi.
Basın ve medyanın huzurunda, liderler, bir siyasi mücadele içinde, birbirleri ile ilgili farklı görüşler de ileri sürüp, eleştirilerle yönetebiliyorlar.
İnsan hayatında, olaylar bazen, insanın hiç arzu etmediği biçimde tecelli edebilir. Bunu engellemek zordur.
Ancak, müstesna Türk kadını Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı, Sn.Özal'ın eşleri Sn. Semra Hanımefendiyi bir ziyaretimde, Sn. Demirel ile Sn. Özal arasındaki ilişkileri kendisine sundum. "Sen dışarıda söylenenlere bakma, onların ağabey kardeş ilişkisi yakınlıkları, samimiyetleri her şeye rağmen hiç bozulmadı" dedi.
Bu büyük devlet adamlarının, ülkenin o dönemlerdeki şartlarının gerekli kıldığı partilerini kurarken, ortaya koydukları ilkeler ve parti programlarına bir bakın, hiç fark görmeyeceksiniz. Yani, DYP ve ANAP arasında, vizyon ve misyon olarak fark yoktur. Asıl önemlisi, darbe sonucu, el koymuş bir askeri rejim şartlarından normal demokratik yaşama geçişte, ANAP ve DYP'nin oynadığı önemli rolü unutmamak gerekir.
Turgut Özal'ı kaybettiğimiz 17 Nisan 1993 günü, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Demirel'in nasıl acı çektiğini, nasıl Semra Özal, Ahmet, Zeynep, Efe Özal'a yaklaştığını bir baba şefkati ile bizzat gözlemledim. "40 yıllık kardeşimi, ekmeğimi paylaştığım insanı kaybettim" sözleri Sn. Demirel'in dudaklarından acı ile dökülüyordu.
Sn. Özal'ın kaybından sonra, Sn. Demirel'in her zaman Semra Hanımı arayıp, bir ihtiyaçları olup, olmadığını sorduklarını biliyorum.
Memleket gezilerinde, bu yaşanan olayları ve ANAP, DYP birlikteliğine gitmesi gereken düşünce ve projeyi vatandaşla paylaşıyorum. Görüşlerimi ifade ediyorum. Vatandaş büyük ölçüde bu görüşleri paylaşıyor. Her iki parti, yaklaşan seçimlere ayrı ayrı girerse, biri barajı geçer, diğeri geçmezse veya çok az bir farkla %10 barajı geçip, parlamentoya belli sayıda milletvekili sokarlarsa, bunun pratik bir yararı olur mu?
Önemli olan iktidar olmak. Hükümet kurup, ülkenin kaderinde söz sahibi olmaktır. Büyüklü küçüklü, her partiye sorsanız, ülke seçimlerinde iktidar olacağız diyorlar ve yanılıyorlar.
Oysa amaçlar, hedefleri birleştirip bir araya gelirse bir iktidara sahip olursa daha iyi olmaz mı?
Bu konuda, her iki partinin kadrolarına ve özellikle liderlerine halkının arzusunu, talebini iyi anlayıp, değerlendirmek ve belki de fedakarlık yaparak, birliği sağlamak görevi düşüyor.
Yorumlar