Cenazeler vardır bir evden değil her evden çıkar…

İşte O’nu sonsuza uğurlarken yaşanan izdiham, bu sözü kanıtlar gibiydi..

Nesilden nesile uzanan başarılı kariyeri ile bu hafta bir efsaneyi daha kaybettik. Aslında birer birer yitirdiğimiz bu değerleri uğurlarken, geçmişimizi, Yeşilçam Filmleri ile bizi anlatan dönemleri de ebediyete uğurlamaktayız.

Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır, bilinen adıyla Cüneyt Arkın; Sinema tiyatro oyuncusu, senarist, yapımcı ve yönetmen, İstanbul Tıp Fakültesi mezunu Atatürk sevdalısı bir doktor. 

O Battal Gazi … O Kara Murat… O Malkoçoğlu…

‘George Arkın’ adıyla oynadığı ‘Western’ tarzı filmleri Güney Amerika’da, İran’da Fahrettin, Uzak Doğu’da ‘Lee Arkın’ adıyla tanınan tarihi filmlerin aranan kahraman aktörü, hepimizin yakışıklısı… Kalbinin kötü oyunuyla aramızdan ayrıldı.

8 Eylül 1937’de Eskişehir Karaçay’da doğan,  Kurtuluş Savaşı’na katılmış Hacı Yakup Cüreklibatır’ın oğlu  Cüneyt Ağabeyimiz…

İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra doktorluk yaparken ‘Artist’ dergisinin yarışmasını kazanınca doktorluğu kısa sürmüş. İşte o sevda başlamış ve  kendini sinemaya adamış… 1964’te Halit Refiğ’in ‘Gurbet Kuşları’ ile Yeşilçam’a ilk adım atılmış. Romantik jön… toplumsal filmler… komedi filmlerinde oynamış. Kariyeri boyunca 300’den fazla yapımda rol almak da şüphesiz öyle yazıldığı kadar kolay değil. Gurbet Kuşları, Şoför Nebahat ve Kızı, Dudaktan Kalbe, Malkoçoğlu, Hacı Murat, Köroğlu, Osmanlı Kartalı, Ferhat ile Şirin, Battal Gazi Destanı, Kara Murat, Acı Hayat, Önce Vatan, Kılıç Aslan, Yarınsız Adam, Baba Ocağı, Maden, Vatandaş Rıza, Rüzgar, Cemil, Öğretmen Kemal, Dünyayı Kurtaran Adam, Vahşi Kan, Deli Fişek, Kanun Adamı, Gırgır Ali, Sürgündeki Adam, Muhteşem Serseri, Polis Dosyası, İki Başlı Dev… işte o filmlerden bazıları.

O’nu ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ kült filmleriyle de izledik. Uzakdoğu sporları, akrobasi ve binicilik dersleri alıp öğrendiklerini ‘Malkoçoğlu’ ve ‘Battal Gazi’ serilerinde uygulayarak Türk Sineması’na daha önce hiç örneği olmayan bir tarza imza attı. 

Yüzlerce filmde rol almış, aksiyon filmlerinde o zor sahnelerde bile hiç dublör kullanmayıp her seferinde reddetmiş. ‘Malkoçoğlu’, ‘Battal Gazi’, ‘Kara Murat’ gibi filmlerin aksiyon sahnelerinde defalarca ölümden dönmüş. Kariyeri boyunca 16 kez sakatlanmış. Kafa tavması geçirip 8 gün komada kalmış. Attan düşüp, boyun omurları zedelenmiş, dizi çatlamış, sağ el kemikleri parçalanıp, kaburgaları kırılmış, bel fıtığı olmuş. 2009’da omurgasındaki sinir sıkışmasından dolayı yaklaşık üç ay hastanede tedavi görmüş ve “Yaşamam mucize” demiş.

Yıllar önce bir uçak yolculuğunda tesadüfen arkamda oturuyordu. Benim koltuğumun arkası bozuk olunca, yalpalamasını espri ile karşılamış gülmüştük. Bugün camiide O’nu uğurlayanlardan biri olacağımı hiç düşünmemiştim.

Hoşgörülü, mutlu, neşeli bir tarzı vardı. 

‘Bir filminde 5.kattan atlayacaksın, Cüneyt atlar dediler. Branda delik deşik, atladım. Bir de baktım ki branda altımda olması gerekirken üstümde. Ben brandayı delmiş geçmişim’

Espriliydi. Biliniyor ki espri anlayışı  zeki insan göstergesidir.

Bir seferinde Altın Koza’da verilen ödülünü reddetmiş. Ben filmlerde kahramanım, iyilik doğruluktan yanayım, filmlerde kahraman olmak kolay, gerçekte de olmalı diyerek ödülü alması gereken kişiye bırakmış. Zaten ‘Beni Türk Halkı kahraman yaptı’ sözü de özünü çok güzel anlatıyor.

Türklük ve Türk olmaktan gurur duyan Cüneyt Arkın, nükteli, dürüst, aydın, kültürlü, donanımlı örnek bir kişiydi. Başarılarıyla sinemaya ayrı bir renk katan efsane, bir röportajında ‘Tek isteğim Betül’den önce ölmek’ demiş gerçekten de öyle oldu. Ama kalana daha zor bu işler. 53 yıllık eşi Betül Arkın; ‘Türkiye çok güzel bir halk adamını, sanatçıyı kaybetti. Ben de çok iyi bir babayı, eşimi, diğer yarımı, hayat arkadaşımı yitirdim.’ diyerek O’nun diğer niteliklerini de eklemiş. Sabırlar olsun Betül Hanım ve çocuklarına...

***

Fahrettin Cüreklibatır bir doktordu. Garip bir tesadüf ki, O’nun aramızdan ayrıldığı günlerde Dr. Şeyhmus Baraş, çalıştığı hastanede darp ediliyor. Kaburgaları kırılıp kafasına darbeler alıyor. Ve diplomasını yırtıp artık doktorluk yapmayacağım diyor. Çünkü bu ikinci saldırıya uğramasıymış.  Daha da acısı, bu ailede tüm kardeşler doktor ve küçük kardeşleri de tıp okumakta…

Bir doktor olmak kolay mı kardeşim, bakkaldan alınmıyor ki bu diploma? Bu nasıl aymazlıktır bu nasıl bir öfkedir ki sağlıklarına hitap edenlere saldırılıyor? Şiddet ne demek canlıya şiddet nasıl bir nefrettir, nasıl bir bilinç kaybıdır ? (Bu arada öfke patlamasında  dünyada 2. sıradaymışız.) Saldırganlara da tutuklu yargılama yok. Serbestlik var.

Kimler gidecek kimler kalacak şu fani dünyada bilinmez.

Güzel ve erdemli olmak emek ister, zaman ister

Ey yobaz adam bunları beceremiyorsan saygı duymayı öğren… 

***

İşte biz böyle devam ediyoruz hayata Cüneyt Ağabey…Pata Küte…

Sen yaşamın hakkını verdin, güzel evlatlar ve eserler bıraktın. Işıklar içinde uyu güzel insan. Ve… arkandan milyonlar ağladı. Dua etti.  Hayatın başka anlamı var mı ki?