Ekonomide, enflasyon ve faizlerin düşüşü, ihracatın ve turizm gelirlerimizin artışı, paradan altı sıfırın atılması gibi, olumlu gelişmelere ve büyüme oranının, belli bir düzeyi yakalamasına rağmen, istihdam ve işsizlikte yaşanan sorunlar ve darboğaz azalmıyor.

Bu bir ülke için fevkalade ciddi bir hadisedir.

DIE verilerine göre, çalışan nüfus, artacağına azalıyor. 2004 yılında koca ülkede, 250.000 kişilik istihdam yaratılabilmiştir.

Türkiye'de çalışma çağındaki nüfusun sadece %45'i çalışabiliyor ve maalesef %55'i boşta geziyor veya evde oturuyor. Diğer bir ifade ile, Türkiye'de 20 milyon kişinin boşta ve işsiz olduğu tahmin ediliyor. İş gücüne katılma oranı, Almanya'da %73, ABD'de %79, İtalya'da %63, İsveç ve Danimarka'da %80, yeni AB üyesi ülkelerde bile, örneğin; Polonya'da %65, Slovakya'da %68, Makedonya'da %60'dır. Bizde ise, %45 olup çok düşük seviyededir. Mesela, ABD'de çalışabilen nüfusunun %79'u çalışıyor, %21'i çalışmıyor. Bizde ise %55, iş olmadığı için çalışamıyor. Bu, hükümetlerce çok ciddiye alınması gereken bir durumdur.

Türkiye'de iş arayanlar, umutlarını yitirip evlerine çekildiler, işsizler, annelerinin, babalarının, kardeşlerinin gelirleri ile "bir lokma, bir hırka" misali yaşıyorlar. Dış ülkelere umutla eğitime gitmiş, M.A. ve doktora yapıp, döndüklerinde, bu ülkeye katkıda bulunmayı ideal yapmış insanlar, iş bulamayıp, geldikleri yere geri dönüyorlar. Yazık değil mi? Bu ters beyin göçünü hafife alanları, giderlerse gitsinler, diyen sorumsuzları yakından tanıyorum!

Üniversitelere her yıl binlerce genç giriyor. Her yıl, binlerce genç mezun oluyor. Ne iş yapacaklar, nasıl çalışıp, hayatlarını kazanıp, evlenip, ev geçindirecekler?

Büyük şehirlerde, trafik ışıkları dilencilerle dolu, kapkaç, hırsızlık, dolandırıcılık, gasp ve cinayetler her dönemden daha fazla.

İşsizlik, işe yaramama duygusu, ahlâki, etnik değerleri giderek yok ediyor, toplumda derin yaralar açıyor.

Aç, işsiz, evine para götüremeyen fert, eşinin, çoluk çocuğunun yüzüne bakamıyor. Ailesine ekmek veremiyor, çocuğuna harçlık veremiyor... Böyle fertler potansiyel suç işlemeye hazır insandır...

Mevcut işsizlere, her yıl 800.000 kişi ekleniyor.

Kapanan fabrikalar, iş yerleri, ticarethaneler hala açılmadı...

Yeni yatırımlar yok ki, istihdam yaratılsın...

Fabrikalar kapanıyor, iş adamlarımız Romanya ve Bulgaristan'a gidiyorlar. Yerli sermaye kaçıyor. Yabancı sermayemizin gelmemesi için, elimizden gelen her şeyi yapıyoruz! Güçlük çıkarıyoruz.

Dünyadaki 1 trilyon dolar olan yabancı sermayeden Türkiye sadece 1 milyar $ istifade sağlıyor.

Adam çıkmış, yabancı sermayeye, özelleştirmeye karşıyım diyor. Ne garip ki, kendisi Ekonomiden Sorumlu Bakan'dır.

Oysa, kısa vadede, işsizlikle mücadelelerde yapılacak bazı pratik projeler var.

Örneğin, Türkiye'de, hasta bakıcı, hemşire, polis, öğretmen, hakim, adalet personeli, müze, kültür hizmetleri, sosyal hizmetler, cezaevi personeli, açığı var.

Intensive eğitim projeleri ile, bu alanlarda, eksiklikler giderilerek, önemli sayıda insan istihdam edilebilir.

İşsizlik ve istihdam konusunda kriz yaşayan Türkiye gibi bir ülkede, bu alanlarda derhal kadrolar açılıp buralarda eleman çalıştırılmalıdır.

Bir Norveç ziyaretimde Norveç Kültür Bakanı'ndan, kültür hizmetleri alanında yaratılan kadrolarla, bir çok işsize iş bulunduğunu dinlemiştim.

ABD'de; 1970'li yıllarda kurulan, "Office of Economic Opportunity" Teşkilatında bulundum. Özellikle ABD'nin geri kalmış bölgelerinde (Şüphesiz, Amerika'ya göre geri kalmış bölgeler), istihdam merkezlerinde, yoğun beceri, meslek edindirme kursları sonunda, pek çok insanın, işe kavuştuğunu, bizzat gözlemlemiştim. DPT tarafından, OEO'da, uzunca bir süre, staj ve gözlem yapmam sağlanmıştı.

Ekonomiyi, tamamen durdurursanız, enflasyon sıfır da olur. Hedef, bu olmamalı, ekonomi yani yatırımlarla, aktif duruma getirilmeli ve açılan her fabrika ve işyeri istihdam yaratmalıdır. Kapasite oranının %88'e çıkması, sevinilecek bir konu ise de, yetersizdir. Mevcut kapasiteleri kullanma yerine, yeni kapasiteler yaratılmalıdır. bu da yatırım ile olur. Hükümet yatırımları teşvik etmek, yitirilen yatırım heyecanını, yeniden canlandırmak için, her türlü tedbiri alıp, müteşebbisi, işvereni desteklemelidir.

Netice itibariyle, eğer tedavisi güç, sosyal problemlere meydan verilmek istenmiyorsa, hükümet, işsizlik ve istihdam konusuna uzun ve kısa vadeli tedbirlere acilen eğilmelidir.