Turizm sektöründe, 2016 yılı çok kötü geçmiştir. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Gereksiz yere, Rusya ile bir uçak düşürme olayı yaşanmıştır. Türkiye’de terör ve güvensizlik ortamı sürmektedir. Ülkemizin bir bölgesinde, PKK bölücü terör ile mücadele devam etmekte, hergün şehitler vermekteyiz…

Eskiden İstanbul’a, İzmir’e, Kuşadası’na cruise gemileri gelir, esnaf bayram yapardı. Son olarak, Türkiye, bu gemilerin programlarından çıkarılmıştır, maalesef, bizim Anavata iktidarımız zamanında, Özal tarafından, Türk Turizmine kazandırılan, 5 yıldızlı oteller, tatil köyleri, 2016 yılında sinek avladılar. Coğu da acılamadı. Bir hususu anlamıyorum. Madem ki, yabancı turistler gelmiyor, yerli vatandaşları tesislere çekmek için fiyatları makul düzeye indirseniz ya. Hayır fiyatlar gene yüksek. Maliyet-fayda analizi yaparak, tesisleri çalıştırmak yerine, boş tutmayı yeğliyorlar, otel sahipleri…

Personeli işten çıkarmak işlerine geliyor. Son olarak, başında okudum, memnun oldum. Van şehrimiz, özellikle, İranlı turistlerin akınına uğramış. Van’a DPT’ deyken, siyasetteyken defalarca gittim. Bir tabiat harikasıdır. Doğanın verdiği nimetleri, bizler yeterince kullanamıyoruz. Eskiden kalacak doğru dürüst otel yoktu… Olan 2,3 yıldızlı otellerde de, odalara terlik yerine, takunya koymuşlardı. Deprem felaketinden sonra birkaç iyi otel yapıldığını duydum. Van Akdamar Kilisesi mutlaka görülmesi gereken, nadide bir eserdir. Avrupa’da hayran olduğum, fırsat buldukça, sık sık ziyaret ettiğim ülke, İsviçre ve Cenevre, Zürih kentleridir. İnsanı şaşırtacak derecede temiz, düzenli, sessiz ve sakin şehirlerdir. Huzur duyarsınız. Otelleri, restoranları harikadır. Cenevre, Zürih, Lozan boyunca uzanan Lac Du Leman gölü, insanı kendinden geçirir. Doğa harikasıdır. Allah vermiş, insanlar kıymetini bilmiş, ihya etmişlerdir…

Belki size ilginç gelecek ama ben Van’a gittiğimde, hep Cenevre’yi hatırlarım. Üzerine düşülse, belki de Van, Cenevre gibi olabilir. Zira, doğası müsait. İranlıların buraya gelmeleri normaldir. Çünkü, İran, gerici, yobaz mollaların elinde bitmiştir. RCD-ECO toplantıları vesilesiyle defalarca gittiğim, İran, o muhteşem Pers kültürü, bu görgüsüz, çağdaşlıktan uzak insanlarca tahrip edildi. Ne yazık ki Iran halkı, kendisi de, despot, diktatör olan Şah Dönemini bile arar, oldular. İranlılar, özellikle gençler, bilhassa genç kızlar, o mollaların gerici yönetiminden, hayat tarzlarına, giyimlerine müdahalelerinden bıkmışlardır. Kendilerine reva görülen peçe, tesettürden kurtulup, kendilerini, Türkiye’ye atıyorlar.

Gönüllerince, giyinip eğleniyorlar, yiyip içiyorlar. Bir defasında Atatürk Havalimanı’nda, İranlı kızların mini etekli, rahat kıyafetlerini bırakıp, uçaklarına çarşaflar giyerek, gittiklerini görünce, içim sızlamıştı. O noktada, büyük önder Atatürk’ü, bir defa daha hatırladım. Bize modern, çağdaş bir ülke bahsettiği için, minnet ve şükranlarımı yaşadım. İstanbul’a, büyük kentlere, bir sürü AVM’ler inşa ediliyor. Geçenlerde okudum, Hakkari’de, Bayburt’ta, neredeyse 10 kentte sinema salonu yokmuş.

Bu AVM’leri gelişmemiş şehirlere yapıp, oraların sosyal yaşamına katkıda bulunsanıza. Sadece alışveriş değil, sinema, tiyatro, sergi alanları gece kulüpleri,oteli olan kompleksler yapılmalı. ANAP İktidarımız zamanında, Akdeniz’de, Ege’de, Marmara, Kapodokya Bölgelerinde, fevkalade güzel, mükemmel turizm tesisleri yapıldı. Yiğidi öldür, hakkını ver. Bu hükümette, havalimanları, duble yollar, hızlı trenler vs.olumlu işler yaptı. Hava taşımacılığı geliştirildi. Hala da yapılıyor. Biz bu ülkeye taş üzerine taş koyanın ellerini sıkarız, teşvik ederiz. Yapılanlar azdır, daha fazlası yapılmalıdır.

Türkiye Turizmden, 250 milyar dolar gelir elde edebilir. Yeterki bu sektöre pozitif bakılsın, teşvik edilsin. Ama, tam turizm sezonunun beklentilerinin olduğu dönemde, Antalya gibi, turizmin kalbi olan, bir şehirde, içki yasağı koymanın nedeni, saçmalığı nedir? Bir turizm kenti valisi bunu nasıl yapar, biliyor musunuz, bu yasak hala devam ediyor. Türkiye yeni turizm bölgeleri yaratmalıdır, Van gibi, Karadeniz, Doğu Anadolu, Trakya, İç Anadolu Bölgelerinde turizm geliştirilmelidir. Sadece yaz aylarını değil, 12 ayı kapsamalidir. Ben herşeye rağmen, özellikle, Rusya ile ilişkilerimizin düzelmesinden sonra, 2017 yılında Turizm Sektörünün, ivme kazanacağını umut ediyorum. Avrupa Birliği, Hollanda, Almanya, Fransa vb. ülkeleri tekrar davet etmeliyiz. Onları tehdit etmek, turizmimize zarar verir, oysa, ihtiyacımız vardir. Bu bağlamda, Turizm-Kültür Bakanına büyük görev düşüyor. Türkiye’ye gelen turist, güven içinde, can ve mal emniyetine sahip olarak, trafik kazasına kurban olmadan, ikamet etmeli, gezmeli, dinlenmeli, eğlenmeli, istediği gibi yemeli, içmeli, Türkiye’den memnun ayrılmalı, memnuniyetini de, eşine dostuna anlatmalıdır. Başkalarının da gelmesini teşvik etmelidir.