TAYYİP ERDOĞAN! HANİ HAKKINI HELAL
Abdullah KILIÇ
Bunu yüz bin insanın önünde siz söylediniz. Hem de Başbakan sıfatıyla. Ne olurdu o son sözlerinizin arkasında dursaydınız. İnsanımızın ferasetine güvenseydiniz. Milletimiz bu husumet taşıyan tavırlardan ve siyaset uğruna söylenen yalanlardan iğrenmektedir.
Hem hakkımı helal ettim diyorsunuz hem de Ülkücüleri şehit cenazelerini istismar eden, cenaze namazına katılmayan insanlar olarak suçluyorsunuz. Bu ifadelerin her ikisi de asılsız ve yakışıksız ifadelerdir. Ülkücüler şehitlerin cenaze namazlarına ve törenlerine katılmayacak da it sürülerinin ekmeğine yağ mı sürecek? Namaz meselesine gelince bu sizin eski keskinlerinizin iddiasıydı. Sizin böyle düşünmediğinizi zannediyordum, demek ki yanılmışız. Şimdi sen hocan gibi yarın insanları patates olanlar, bilmem neli olanlar diye de ayırırsan o zaman tam tornistan yaparak Ülkücüler kurda taparlar da diyebilirsin. Çünkü gidiş onu göstermeye başladı.
Sayın Erdoğan, Allah şahittir ki; Ülkücülüğün temel vasfı dindar olmaktır. Kim ne derse desin bu inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Hepsi beş vakit namazını kılmayabilir. Ancak hepsi istisnasız iman sahibidir ve bu uğurda seve seve ölmeye hazırdırlar. Biz sizlerin akıncı geçinen arkadaşlarınızın en ileri gelenleriyle işkence hanelerden gelince, bize göre cennet gibi koğuşlarda karşılaştığımızda onlar hazımsızlıktan bir birlerini yiyorlardı. Bizler işkence hücrelerini çile haneye, koğuşları medreseye çevirdiğimizde onlar sert bir ayak sesi duyduklarında ranzaların altına sıvışıyorlardı. Neyse onların dar günlerinde hamisi bizdik varımızı yoğumuzu onlarla paylaşan bizdik. Bu hususta daha fazla yazmaya utanıyorum.
Sizin Ülkücülerin imanını itham eden sözünüzü kabul etmek mümkün değildir. Bunu lütfen düzeltiniz. Unutmayın ki; Allah korusun milletimiz bir felaketle karşı karşıya kalsa bugün hareketlerinde haddi aşan gençler destan yazan delişmenler olacaktır. Bu milletin ülkücülere ihtiyacı devam etmektedir. Bu devam ettikçe Ülkücüler milletinin emrine daima hazır olarak, tetikte duracaklardır. Bu hususta size ibretli bir örnek vermek isterim: Henüz TV siyah beyazdı ve tek kanaldı.12 Eylül?e ramak kaldığı günlerde Sayın Agâh Oktay GÜNER ve Bülent ECEVİT ( o da ülkücülere saldırmayı maharet sayardı) bir açık oturumda tartışıyorlardı. Son söz sırası Agâh Bey?e geldiğinde Ecevit?e hitaben ?Sayın Ecevit bugün insafsızca ve mesnetsiz suçladığınız ülkücüler, bir gün gelecek sizin de haysiyetinizi kurtaracaklar? dedi. Neticede o ayakta duramaz hale geldiğinde Sayın Bahçeli gerçekten bana o sözleri hatırlatacak bir tavır içinde oldu. Hem de teşkilatının bütün muhalefetine rağmen.
Şimdi de ben size diyorum ki, bu milletinin ve devletinin delisi gençlere laf ederken dikkatli olunuz. Allah korusun iş başa düştüğünde ülke savunması için mevzilerde bu insanlardan müteşekkil surların olacağını hiç aklınızdan çıkartmayınız.
Sayın Başbakan sizden ülkücülerle ilgili tahripkâr ve mesnetsiz sözlerinizi geri almanızı ve özür dilemenizi bekliyorum. Hatta daha da doğrusu şu dilinizle yaptığınız tahribatlar için muhataplardan özür dileyiniz ve lütfen şu mübarek günler yüzsuyu hürmetine dilinize hâkim olunuz.
Yorumlar