Üyesi olduğum İktisadi Araştırmalar Vakfı’nın (İAV) düzenlediği toplantıda, değerli arkadaşım ve CAS temsilcisi Sn.Av. Kısmet Erkiner, spor yönetimi konusunda çok güzel bir konuşma yaptı. Kısmet arkadaşımla İAV’da Yönetim Kurulu’nda birlikte görev yaptık ve İAV’nın o tarihlerde yaşadığı bunalımlı ortamdan çıkması için, Başkanımız Sn. Prof.Dr. Orhan Dikmen’in yanında yer alarak, kendisine destek verdik ve İAV’ı selamete çıkarmıştık.
Bu çalışmalarda ve özellikle hukuki konularda Sn. Kısmet Erkiner çok etkili ve yararlı işler yapmıştır. Daha sonra ben, Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyetindeyken, Sn. Erkiner’i üniversiteye davet ettim ve hukuk fakültesine bağlı olarak, bir spor hukuku bölümü kurmasını istedim. Kendisi üniversite kadrosuna dahil olarak, bu görevi de başarı ile yerine getirdi. Belki de, Türkiye spor hukuku kürsüsüne ilk defa kavuştu. Sn. Kısmet Erkiner konferansında, kısa sürede pek çok önemli mesaj verdi ve fikirler ortaya koydu. Konferansta hazır bulunan GS Kulübü Başkanı ve Sn. Kısmet Erkiner ile Av. Türker Aslan’ın, Galatasaray Lisesi’nden sınıf arkadaşı olan Sn.Ünal Aysal’da konferansı baştan sona izledi.
Sn. Erkiner, Türkiye’de ve dünyada kulüpler nasıl yönetiliyor, nasıl yönetilmesi gerekir, Türkiye’nin eksikleri nelerdir, bu konuda devlet ve kulüpler görevlerini yerine getiriyorlar mı, konularını açık bir şekilde ortaya koydu. Türkiye’de spor, kulüp yöneticilerinin eksiklikleri nedeni ile, ileriye gidememektedir ve bunun neticesi olarak, Türkiye, Dünya spor arenasında hakettiği yeri alamamaktadır. Kulüplerde, en ufak bir başarısızlıklarda fatura teknik direktöre çıkarılmakta ve teknik direktörler kovulmaktadırlar. Oysa, asıl sorumlu olanlar yöneticilerdir ve başarısızlıklarda gitmesi gerekenlerde onlardır.
İşte, 106 yıllık ve benim de taraftarı olduğum, büyük bir kulübümüzün içine düştüğü durum malumlarınızdır. Spor yönetimi derken, sadece kulüplerin yönetimlerini, başkan ve yönetim kurullarını değil, federasyonları, örneğin; futbol federasyonu başkanı ve yönetimlerini de kapsamalıyız. Bazı kulüpler, bir çiftlik gibi, keyfi şekilde yönetilmektedir. Asıl üzerinde durulması gereken konu, bazı başkanlar, açık seçik, “Burada benim dediğim olur, boşuna arkanızı yormayın” diyebilmektedir. Anlaşılması güç olan husus, koskoca eğitimli insanların yer aldığı Genel Kurul Üyelerinin ve Yönetim Kurulu Üyelerinin başkanlarının bu tutumuna karşı zafiyetleri ve seslerini çıkaramamalarıdır. Büyük Önder Atatürk’ün “Ben sporcunun, zeki, çevik, ahlaklı olanını severim” deyişini unutmamak gerekir.
Türkiye’de spor etiğinin de olduğu söylenemez. Bakınız, Gaziantep Teknik Direktörü takımı bıraktığının ertesi günü bir başka takımla anlaşabiliyor. Bunun spor etiğine uygun olduğunu düşünmüyorum. Hani bir zamanlar, bir Milletvekili vardı. Girip çıkmadığı parti kalmamıştı, adı “fırıldağa” çıkmıştı. İşte, özellikle teknik direktörlerin ve oyuncuların fırıldak duruma düşmeleri etik değildir.
Sn. Kısmet Erkiner konuşmasında, Türk sporu giderek prestij kaybetmektedir. Takımlarımızın Avrupa kupalarında düştükleri durum esef vericidir. Kanunlar, mevzuat çıkıyor fakat Türkiye 2020 olimpiyatlarını almaya çalışıyor. Bu spor yönetimleri ve bu davranışlarla Türkiye’nin olimpiyatları alacağını düşünmüyorum. İnşallah, ben yanılırım! Dinleyicileri hiç sıkmayan, Türk sporunun gerçeklerini ifade eden aydınlatıcı ve özlü konuşması ile Sn. Kısmet Erkiner, çok önemli bir iş yapmıştır. Kendisini tebrik ediyor, Türk sporuna katkılarının devamlı olmasını diliyorum.