Değerli dostlarım bu gün 27 Nisan 2020… Son yapılan açıklama; devletin koruması altında bulunan 65 yaş üstü vatandaşların rahatlamasını sağlayacak önlemler konusunda çalışmaların yapıldığını ve fakat yasakların şimdilik devam edeceğini gösteriyor!.
Alınacak önlemler , aksaklıklar, bilimsel öneriler Vb. konularda çok şey söylendi ve yazıldı. Ben ise bu gün olayın başka bir boyutuna, Manevi Değerlerimizin Kan Kaybettiğine değinmek istiyorum.
Kısa bir zaman önce Selimiye Asker Okulunun web sitesinden beni ta 1960’lı yıllara götüren ve altmış beş(65) yaş üstü vatandaşları da çok yakından ilgilendiren bir mesaj aldım.
Yaşanan acıların anlamlı bir dille anlatıldığı metni dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
http://www.yalovamiz.com/makale/degerlere-saygi-4093/
Yukarıdaki yazıyı kaleme alan değerli silah arkadaşım ise, araştırmacı /gazeteci yazar Emekli Kurmay Yarbay Ahmet Akyol’dur.
Önce silah arkadaşım hakkında kısaca bilgi vermem gerekiyor.
1960’lı yıllarda bizler gibi O’da kutsal ocağın SAO (Selimiye Askeri Okulu) havasını teneffüs etmiş, ekmeğini yemiş, büyük mücadeleler sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyetini koşulsuz savunacağına ant içmiş bir değerdir.
Tamamından etkilendiğim yazısını bitirdikten sonra tutmakta zorlandığım gözyaşlarımın akışına engel olamadım!
Öncelikle Sağlık Bakanlığınca virüs ile mücadele için teşkil edilen Bilim Kurulunun çalışmalarını ve yayımladığı önerileri yerinde bulduğumu belirtmeliyim.
Bu ayın başında paylaştığım yazımda korona günlerinde evde yaşam konusuna değinmiştim. Ancak son 20 gündür bazı kendini bilmez mahluklar KORONA tedbirlerini abartarak yaşlılara psikolojik baskı kurup hor görmekten utanmadılar!
Dolayısıyla şimdi ‘sitemim’ yetkililere, o utanmaz, arlanmaz mahluklara olacaktır! Devletimizin bu zihniyette olanlara karşı duyarsız kalmayacağını, gerekli önlemleri alarak anılan yaşlıların yanında etkin bir şekilde duracağını bilmek istiyorum!.
* * *
Her geçen gün önemli hasletlerimizin, kültürel kalıntılarımızın içinin boşaltıldığını görmek insanın yaşam enerjisini alıp götürüyor.
Biz Türk’ler ; yıllardır uygulayageldiğimiz örf ve adetlerimiz, insana huzur ve güven veren alışkanlıklarımızla tüm dünyaya örnek olmuş yüce bir milletiz.
“ Ne ara bu hale geldik?” diye düşündükçe akıl tutulması yaşıyorum!
Yanlış anlaşılmasın! Ama, Askeri okulların söndürüldüğü bir dönemde bu okullardan mezun olmuş silah arkadaşlarından ne ülkeye ne de insanına zarar gelmez inanın bana! Zira bizler daha o yaşlarda yürürlükte olan yasalara sadık kalmayı ( ahde vefa) ilke kabul edip ant içtik.
Yukarıdaki iddiamı; zamanında kurulan tuzaklarla haksız yere içeriye atılan ve fakat sonunda beraat eden vatanseverler kanıtlamaktadır.
Ölene kadar görev yapmayı ilke edinmiş biz yaşını almışların korona virüsü nedeniyle alınacak önlemlere harfiyen bağlı kalacağından kimsenin şüphesi olmasın!. Bizleri yaralayan ; büyüklere olan saygının, manevi değerlerin altına dinamit konulmuş olmasıdır.
* * *
Evde kalarak bunaldığım 45 günde yaşadıklarıma gelince:
Spor Şahsen Benim Yıllardır Vazgeçilmezimdir. Bu sayede sağlıklı şekilde Uzun Yaşamayı Hedefliyorum. Neden mi?...
“Toplumun milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, Laik ve sosyal bir hukuk devletinde yaşadığını bizzat görmek için!...”
Konu yaşlılar olunca zamanında bir yaşanmışlığı buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.
“Atatürk , erkanı ile birlikte Behçet Kemal Çağların eseri olan "Çoban" piyesini izledikten sonra gururla "İşte ben bu nedenle ülkeyi Türk gençliğine emanet ediyorum" sözüne içerleyen silah arkadaşlarının alındığını görünce gençlikten ne anlamak gerektiği konusunda bakınız nasıl bir cevap veriyor.
“Benim anladığım gençlik; bu inkılâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir. Benim nazarımda 20 yaşında bir yobaz ihtiyar, 70 yaşında bir idealist ise zinde bir gençtir.”
Sonuç olarak:
Umarım ilgililer tarafından TOPYEKUN verilen mücadelede yumuşatıcı önlemler alınır ve uzun zamandır evde bunalan yaşını almışların -alınan önlemler ışığında- nefeslenmesine , yaşamdan tat almasına imkan verilir.