Bu olay bir kader değildir. Hele hele işin fıtratı da değildir. Hadise gelişmiş ülkelerle, Türkiye arasındaki farktır. Zira o ülkelerde böyle kazalar yok denecek kadar az oluyor. AB’de de, Almanya’da, İngiltere’de, hatta Çin’de ölümlü maden kazaları çok aza inmiş, hemen hemen ortadan kalkmış durumdadır. Çünkü o ülkelerde ihmale yer yok, işler ciddiye alınıyor, herşey sistemli ve metodik yürütülüyor. Şansa hiçbir husus bırakılmıyor. Çağdaş teknolojinin tüm tedbirleri alınıyor ve hassasiyetle, eksiksiz uygulanıyor. Uygulamada ihmali ve hatası görünenlere en ağır cezalar veriliyor.
Türkiye’de 700’ün üzerinde çeşitli maden işletmelerinde 50,000 kişinin çalıştığı bildiriliyor. 2012 yılında Türkiye’de 75,000 iş kazası meydana gelmiş ve 800 kişi hayatını kaybetmiş, 2011 yılında kayıp 1700, 2014 yılının daha 5. ayındayız, kaybımız 301 Soma ile birlikte, 577. Türkiye’de son 10 yılda iş kazalarında ölenlerin sayısı 12,000 kişidir. İş kazalarının artmasının en büyük nedeni eğitimsizlik, yasaları ve mevzuatı uygulamada ihmal, boşverme ve idare et zihniyetidir. Evet, teftişler yapılıyor ama, yetersiz veya dostlar alışverişte görsün kabilinden…
Türkiye’nin asıl sorunu hiç kimsenin görevini laiki veçhile yapmamasıdır. En mükemmel yasaları çıkartın, uygulama olmadıktan sonra hiçbir önemi yoktur. Yasa diyor ki: İş yerlerinde iş güvenliği ve sağlığı uzmanları bulundurulacaktır. Patronlar şöyle düşünüyor, madem yasada var, bulunduralım, diyor. Ancak bu uzmanların parasını işyeri sahibi verdiğinden, şimdi düşünün, iş güvenliği açısından yasalara ve kurallara uymayan ve işyerini kapatma yetkisi de olan bu iş güvenliği uzmanı maaş aldığı yere karşı yaptırım uygulayabilir mi? Uygularsa o görevde kalabilir mi?
Soma olayında zaten felaket geleceğim demiş. Türkiye Taş Kömürü İşletmesi, ben yeteri kadar kömür çıkartamıyorum, üstelik maliyeti de çok yüksek, sen nasıl çıkartırsan çıkart, bana ver, diyor. Madeni devralan kişi işi zorlayarak, birim başına 140 olan maliyeti 24’e indiriyor. İnsan kıymetini ve teknolojiyi hiçe sayıyor. Az harcama ile kar edeyim felsefesi ağır basıyor, yeterli tedbirler yok, denetimler ise hak getire… Olay ortaya çıkınca herşey karmakarışık, olan zavallı 301 maden işçisine oluyor. Tabi aileleri de ızdırap içinde….
Bu olay bir bakıma halkımızın, gelecek nesillerin hakları olan yeşil alanların, parkların, ormanların peşkeş çekilmesi sonucu bunları ele geçiren müteahhitlerin rant ve kar hırsı ile AVM’ler, rezidanslar, iğrenç beton yığınları dikmesine benziyor. Çıkılan her kat müteahhitte kar sağlıyor. Bunu hep söylüyorum, yapılan bu iğrenç betonların sade vatandaşa hiçbir yararı yoktur. Sadece inşaatçıların cebi dolmaktadır ve bu işten fahiş karlar elde etmektedirler.
Dünyada bazı meslekler vardır, sabah evden çıkarken helalleşirsiniz. Madencilikte bunlardan birisidir ve fevkalade zor bir iştir. Gecesi, gündüzü yoktur. Yer altında ekmek parası için hayatını ortaya koyan insandır madenci. Bu nedenle madencilerin kazandığı para helal paradır. Tekrar ediyorum, canı pahasına kazanılan paradır. Gelişmiş ülkelerde bu zor mesleğe diğer mesleklerden daha fazla ücret verilir. Oysa Türkiye’de ise hayatlarını ortaya koyan bu insanlara verilen ücretler 1,200 – 2,200 TL arasında değişiyor. En yüksek ücreti alanlar ise usta veya çavuş denilenler. Oysa Almanya’da ve Amerika’da maden işçilerinin eline 10,000 liradan aşağı para geçmiyor. Bu konuda madencileri korumakla mükellef sendika ilgililerinin de gereken hassasiyeti göstermedikleri anlaşılıyor.
Soma’daki madencilerin ellerinden kartları alınarak, zorla Manisa AKP mitingine götürüldüklerini duyunca çok şaşırdım ve üzüldüm. Bu olayda diğer bir üzüntü konusu da Başbakanlık müşavirinin Somalı bir vatandaşı tekme tokat dövmesidir. Türk milleti bu olayı hiçbir zaman unutmayacaktır. Bu görevlinin Başbakanın yakınında olması da, diğer ilginç bir husustur. Netice itibariyle Soma olayı da unutulacak veya unutturulacaktır. Ben bu satırları yazarken, Kadıköy’de evimin önünden binlerce kişi Soma Soma diye bağırarak, geçtiler. Sorumluların istifasını istediler. Ortada ilginç bir durum var, sempatisini hatta güvenini kaybetmiş olan bu İktidarın %45 küsur oy alması siyaset bilimcilerinin araştırmaları gereken bir konudur.
Not: Soma’da kaybettiğimiz madenci kardeşlerimiz için gazetelerde sayfalarca taziye ilanları çıkmıştır. Ben şöyle kabaca bir hesap yaptım, 600 milyarı aşan bir paradır. Bu ilanları verenlere sesleniyorum, bu ilanları verip, gazete sahiplerini zengin etmek yerine, Soma olayında babalarını ve yakınlarını kaybetmiş madenci ailelerine yöneltseniz daha sevap değil midir?