Geçmişten söz etmeyi çok sevmem. Geçmiş derken işaret ettiğim kendi geçmiş yıllarım. Yoksa tarih bilmeyen, hele ulusunun tarihini bilmeyen; kör demektir!
Benim hoşlanmadığım; eskiden şunu şöyle yapardık, şuralara gider, şöyle yer böyle içerdik diye; geyik muhabbeti yapanlar!
Geçmişin kısır döngüsünde mutlu olmaya çalışan, yarına dönük, istek ve planları olmayanlar, bana göre yaşayan ölülerdir. Bu sadece insanlar için değil, ülkeler için de geçerlidir.
Ben sadece ve sadece annem ve babamla ilgili anılarımı anlatırım. Bunu da; o anıların içinde, her zaman hatırlanacak dersler olduğu için yaparım.
KIYMETİ SONRA BİLİNİR
Sadece benim değil, herkesin anne ve babasıyla ortak anılarında, mutlaka alınacak çok dersler vardır. Özellikle eski törelerle ilgili anılarımı, belki de günümüzde yaşatılsın, özenilsin diye; yeri geldiği zaman sık sık anlatırım. Örneğin, kurban bayramlarının eski tatlı telaşı ile, şimdiki yasak savar gibi hayvan katliamlarını gördükçe; kurbandan da, bayramdan da nefret eder hale geliyorum. Kurban kesme töremizi bu hale getiren zihniyet; Kuran'ın temel öğretisini, türbana sıkıştıran zihniyettir.
Babamın bir hafta öncesinden aldığı koçlar, o süre içinde bize alışırdı. Sanırım, Allah rızası için kurban kesmeden amaç, insan en çok kendisini sevdiğine göre, kurban ile birey egosunun özleşmesi oluyor. Yani kendi bencilliğini ortadan kaldırmayı amaçlıyorsun. Şeytan taşlamak da öyle. Taşladığın şeytan senin içindeki dürtüler.
Günümüzde, doğal zenginliği olan ülkeler kurbanlık koyun gibi görünüyor! Böylece küresel milliyetçiliğin emrindeki emperyalist güçler tatmin oluyor.
Toprağının altı zengin olup da, üstünde fakir yaşayan ülkeler çomaklanıyor!
HARPLER NE UĞRUNA?
Bazen ülkemde olup bitenlere baktıkça endişeleniyorum. Acaba biz de; babamın bir hafta öncesinden eve alıp beslediğimiz, başını sevip okşadığımız.. Ama sonra günü geldiğinde bıçağı boynuna dayadığımız kurbanlık koyunlardan mıyız diyorum?
Ulus olarak çok ciddi günler yaşıyoruz. Bölge coğrafyası değiştirilmek isteniyor. Bu aşamada elimizde kalan son kale Lozan Antlaşması'na, sımsıkı sarılmamız şart. Lozan Antlaşması'nı kağıt parçası olarak görenlere, buna ödenen bedeli anlatmakta yarar var. Özellikle dost, müttefik ve stratejik ortağımız olduğunu söyleyen Amerika, Lozan konusunda sorgulanmalıdır!
Amerika'nın Lozan'a bir itirazı mı var? Amerikan delegasyonu bunu 6 Ağustos 1923'de imzalamadı mı? Bu soruların cevabını biliyor musunuz? Doğrusunu; tarihi arşivlerden size aktarıyorum, iyi okuyun!
6 Ağustos 1923 günü, Amerikan Delegasyonu'nun imzaladığı belgeyi, çocuklarımıza okullarda, Amerika Lozan'ı tanıdı diye öğretiyoruz! Oysa; delegasyonun imzaladığı belge savsaklanarak, 3 Mayıs 1924'de Amerikan senatosuna indi. Ve aradan 4 yıl geçtikten sonra; Ocak 1927'de, ABD Senatosu'nda oylandı. Sonuç? Sonuç; geçerli oy sağlanmadığı için belge kabul edilmedi!
Bunu "Committee Opposed to the Losanne Treaty" organizasyonunu kuran "Ermeni Diasporası" sağladı. Sözde Ermeni soykırımı halen, Amerika'daki 24 eyalet meclisinde onaylanmış olup, ABD Senatosu gündeminde beklemektedir. Amerika Lozan'ı onaylamadığı gibi, senatosunda bekleyen "Ermeni soykırımı" tasarısı ile kozları elinde tutmaktadır.
Sevr anlaşması koşullarıyla, Amerika sayesinde Türkiye'den toprak koparma hevesleri, Lozan Antlaşması'yla, Ermenilerin kursaklarında kalmıştır. Ermeni baskısı ile Amerika'nın tarih sürecinde aldığı bu tavır, gelecekteki alacağı pozisyonun kesin tanımıdır! Amerika Lozan'ı hala onaylamamıştır! Onaylaması da mümkün değildir! Dilerseniz, Sayın Başbakan bunu telaffuz etsin ve Amerika'nın yanıtını hep beraber duyalım. Yuvarlak, ham hum, kem küm edeceklerdir!
Bunu herkes iyice bilmelidir. Amerika için halen geçerli olan, Sevr Anlaşmasına göre; Ermeni hududunu belirleyecek olan Başkan Wilson'un haritası vardır. Giresun'un güneyinden başlayıp; Elmalı, Bitlis, Van Gölünün güneyinin içini Ermenilere verecek bu planın ötesinde; Güneydoğu Bölgesi haritasını da Global Seccurity İnternet sitesinde görmenizi tavsiye etmem!
LOZAN'I ÖĞRETELİM
Sayın Rauf Denktaş, Kıbrıs için son savunmamızın Lozan olduğunu çok iyi biliyor. Biz de şunu bilmeliyiz ki; Kıbrıs bittiği takdirde, Lozan da biter! Lozan bitince; vatan haini Padişah Vahdettin'in; aman İngilizler gücenmesin, ayaklanmaları bastırsın diye Anadolu'da görevlendirdiği Atatürk'ü bir daha nereden bulacağız?
Atatürk daha Samsuna ayak basmadan, Atatürk'ün durdurulması emri, ve sonra öldürülme emrini çıkartanlar yurtsever midir? Hiçbir zaman benimsemediği ülke topraklarını bırakıp, Hicaz'a kaçan bir adam vatan haini değilse, onu savunanlar mı vatan hainidir? Vatanını sevenler; Atatürk'e söz verdiği tepeyi, yarım saat içinde alamadığı için tetiği alnına dayayan Teğmen Hayatiler.. İngiliz teğmene Beyoğlu'nda selam vermediği için, Vahdettin'in Harbiye Nazırı, "Git teğmenden özür dile!" deyince; apoletlerini masanın üstüne koyan Yüzbaşı Faruklardır. Bu ülkenin bir santim toprağını savunmak için, kahramanca şehit olmuş evlatlarıdır.(Süha Baykal)
Vatan hainleri...
Özel görevlileri Türkiye'ye getirip, partisini ve ülkesini paramparça edenlerle, İkinci Cumhuriyet borusu öttürenlerin; bu ülke adına konuşma hakları yoktur.
ŞEHİTLER
Kuvvay-ı Milliye Şehitleri
Siz toprak altında
derin uykudayken;
Düşmanı çağırdılar
Satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde
derin uykulardayız
Kalkın bizi uyandırın.
-Nazım Hikmet-