Sanatçıları koruyanlara terminolojide “MESEN” denilmektedir. Sponsorluğun da ana temeli mesenciliğe dayanmaktadır. Zenginler ve asiller çeşitli dönemlerde sanatçıları özellikle de müzisyenleri himaye etmişlerdir. Örneğin, Mozart ve Beethoven de soylu kesimin desteklerinden yararlanmışlardır

Kanuni döneminde, ŞİİRDE;  Fuzuli ve Baki, BİLİMDE;  Zembilli Ali Efendi, İbni Kemal ve Ebusuuf Efendi, MİMARLIKTA;  Koca Sinan, TARİHTE; Selanikli Mustafa Celalzade Mustafa, Nişancı Mehmet Efendi, COĞRAFYADA;  Piri Reis , DENİZCİLİKTE;  Barbaros ve Turgut Reis, DEVLET YÖNETİMİNDE; Piri Mehmet ve Sokullu Mehmet. Zafer ve fetihleriyle tarihimizi taçlandıran Kanuni Sultan Süleyman, şair olarak sanatçı ve bilim adamlarına gösterdiği yakınlık ve soylu nitelikleriyle geçmişin gülen yüzü, kahramanlıkların muzaffer komutanıdır, şairleri, ozanları sanatçıları, edebiyat, bilim ve ilim adamlarını her daim desteklemiş, korumuştur.

Ulu Önder Atatürk, Kurduğu Cumhuriyette sanat ve sanatçıya çok büyük değer vermiş, onları her fırsatta korumuş, kollamış onere etmiş “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” veciz sözünü tarihe altın harflerle yazarken yaşamı boyunca bu örnek yaklaşımıyla hareket etmiştir;

Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.” veciz sözü keza Atatürk'ün sanatçılarla ilgili tarihe geçmiş altın sözlerinden biridir.  

Çağlar boyunca yüzlerce medeniyetin yaşandığı ANADOLU VATAN topraklarımız Tüm dünya medeniyetlerinin kesişim noktası olma özelliğinden olacak adeta sanatın bahçesi sanatçının membası olmuştur. Gelişen serpilen sanatımız ve sanatçılarımız tüm dünyaya ANADOLU MEDENİYETLERİ ni taşımış

Heykel, eski çağlarda da vardı. Orta Asya’da yaşayan Türkler, ölüleri için “BABAL” diye anılan sert taştan, ayrıntıları belirli olmayan yontular dikerlerdi. 

Padişah Abdülaziz heykel sanatını özendirmek amacıyla kendi heykelini yaptırmıştı. Abdülaziz’i at sırtında gösteren bu heykel Beylerbeyi Sarayı’ndaydı. Birkaç kez yer değiştirmiş sonunda Topkapı Saray Müzesi’ne yerleştirilmiştir. Eski adı Sanayi-i Nefise Mektebi’nin heykel şubesinin ilk heykel öğretmeni Oskan Efendi’ dir.

Atadan dededen soycak sanat ruhlu bir milletin evlatlarıyız desek yeridir. O nedenle Tüm sanatçılarımıza başarı ve yüksek ilham lar dilerken “Türk milletinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin güzel sanatlara sevgisini mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür. Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur... ''diyen büyük önder ATATÜRK'ün akıl bilim ve mantık üçgeninde sanata ve sanatçıya verdiği değerin hepimize yol gösterip ışık tutması yegane arzumuzdur.