Başbakan Talat, Annan Planı'na evet diyen Kıbrıs Türkü'nün adada bir devrim gerçekleştirdiğini söylese de, Talat gibi düşünenlerin sayısı her geçen gün önemli derecede azalıyor!

 

Burada elbette ki Talat'ın 'devrim' kelimesinden ne anladığı da çok önemli!

 

Ancak, devrimden kastettiği 24 Nisan'da alınan yüzde 65'lik evet oyu ise, bunun devrim olduğunu söylemek insanı sadece komik duruma düşürür!

 

Şimdi Talat'a sormak lazım;

 

Şu müthiş devrimi gerçekleştirdiniz de, Kıbrıs Türkü bundan ne fayda gördü?

 

Şimdi daha mı özgür, şimdi daha mı demokrat, şimdi daha mı zengin oldu!

 

Oysa artık en hızlı Annancı kesilenler bile oyuna geldik, bizi kandırdılar demeye başladı...

 

Herkes, TC başbakanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın, sırf Türkiye AB'ye girsin diye, Kıbrıs Türkü'nü bir piyon olarak kullandığını söylemektedir!

 

Bu da demektir ki, Talat'ın referandumda evet oyu veren yüzde 65 kişilik ordusu devrimci değil, sadece çeşitli vaatlerle kullanılan ve piyon olarak görülen kandırılmış insan kitlesidir!

 

Zira, Talat'ın devrim teorisi maya tutmamış, halk bu tarafta ninnilerle uyutulurken, komşu halk Talat'ın deyimiyle devrimi gerçekleştiremediği için AB'nin içine alınmıştır!

 

Kıbrıs Türküne uygulan ambargo ve izolasyonların bu devrime rağmen devamı elbette ki çok yakın bir gelecekte halen ahbap-çavuş ilişkisi içinde olan Talat-Erdoğan dostluğunu da önemli derecede zedeleyecektir!

 

Türkiye'de holding patronlarının sahip olduğu medya organlarının yayın politikasına da bakarsak, Tayyip Erdoğan en büyük devrimci olarak gösterilmekte, hatta bazıları çizmeyi de aşarak, Başbakana ikinci Atatürk benzetmesi bile yaparak, yalakalıklarını boyutunu ortaya koymaktadırlar!

 

Ancak ne var ki, Kıbrıs'ta ortaya çıkan Talat'ın sahte devrimciliği çok yakında Türkiye'de de vizyona girecektir!

 

Aylardır umut pompalanan Anadolu insanı 17 Aralık'ta kendine gelecek, kandırıldığının farkına varacaktır!

 

Zaten, Avrupa Parlamentosu da, AB müzakerelerinin başlayabilmesi için bir sömürgenin bile kabul edemeyeceği şartlar öne sürerek bunun işaretlerini vermiştir!

 

Bu şartlar gayet açık ve nettir;

 

Kıbrıs'tan kesinlikle asker çekilecek, Kıbrıs Rum kesimi muhakkak devlet olarak tanınacaktır!

 

Şu anda Türkiye'de bir Alevi sorunu olmadığı ve herhangi bir teklifte gelmediği halde, Aleviler azınlık olarak ilan edilip, yasal korunmaya alınacaktır! Hristiyan aleminin en büyük dayatmalarından olan Heybeliada Ruhban Okulu, hiç bir öğrencisi bile bulunmamaktayken derhal açılacaktır!

 

Yeni bir Anayasa yapılarak, Anadolu'nun tek güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri Savunma Bakanlığı'na bağlanacak, Kürtlere ise daha bir çok haklar tanınacaktır!

 

Yine Anavatan Türkiye, Kars'a kadar topraklarında hak iddia eden, Azerbaycan'ın yüzde 20'sini halen işgal altında tutan Ermenistan ile barışacak, sınır kapısını sonuna kadar açacak ve hatta gün gelip sözde Ermeni kıyımını tanıyacaktır!

 

Tayyip Erdoğan, acaba bu dayatmalardan hangisini kabul edecek kadar, Talat'ın anlayışıyla devrimcidir!

 

Hangi bir babayiğit çıkar da dış güçlerin bu Türkiye'yi budama ve yıkma sözde ilerleme raporunu onaylar?

 

Türkiye'yi bu kadar mı sahipsiz, bu kadar mı güçsüz, bu kadar mı aciz zannediyorlar!

 

Çok değil, önümüzde tüm gerçeklerin ortaya çıkması için sadece iki ay kalmıştır!

 

Türkiye'nin göz göre göre bölünüp parçalanmasına, Anadolu halkının onay vereceğini zannedenler yanıldıklarını kısa bir süre sonra göreceklerdir!

 

Devleti pazarlığa çıkaranlar ise, bu tarihten sonra halklarının yüzüne nasıl bakacaklar doğrusu çok merak ediyoruz!

 

Devrim yapmak çocuk oyuncağı olmasa gerek...

 

Buna soyunanlar ise önce sınırlarına, egemenliğine, topraklarına ve bayrağına soyunmakla işe başlamalılardı!

 

Ülkeyi başkalarının menfaatine peşkeş çekmenin devrim ile ne alakası var ki?

 

Bunlar olsa olsa sahte devrimcilerdir..

 

Onların da maskesi de kısa sürede düşecektir!