Ukrayna’daki savaşla ilgili Putin’in aklından neler geçiyor bilinmez ama olaylara ve söylemlerine bakıp yol haritasını tahmin etmek mümkün.

Gerçi çok iddialı olmamak lazım. Yıllar önce zamanın ABD Başkanı George W. Bush Rusya’yı ziyaretinde, “Bir kez Putin’in gözlerine baktım ve onu anladım” deyip Soçi’de Putin’le danslı şarkılı samimi görüntüler vermişti ama sonrasında Rusya ve Batı arasındaki ilişkilerin nasıl tersine geliştiğini görünce, Kremlin liderinin aklını okumanın ne kadar riskli ve nankör bir iş olduğunu da gördük.

Rusya liderinin baskı altında olduğuna şüphe yok. Ukrayna’daki askeri operasyon onun için son derece kötü gitti. Birkaç gün içinde bitmesi gerekiyordu, neredeyse sekizinci ayın içindeyiz, henüz bitme sinyali bile yok. Kremlin çok sayıda asker kaybettiğini kabul etti.  Şubat ayında Putin’in amacı Ukrayna’yı bir an önce yenerek Moskova’nın uydusu yapmaktı. Hesap yanlış çıktı. Ukrayna’yı hafife aldı. Kendi ordusunun da gerçek kapasitesini göremedi.

Bundan sonra daha ileri gidemeyeceğini anlayan Putin’in yapabileceği tek şey, istila ettiği Ukrayna toprakları üzerinde kontrolü kaybetmeden “Atı alan Üsküdar’ı geçti” misali bir emrivaki ile, Rusya’ya ilhak etmek zorunda bırakmaktı. Bunu yaptı ve Ukrayna savaşının nihai zaferinin göstergesi haline çevirmeğe çalıştı. Üstü kapalı barış görüşmeleri yapabileceğinin mesajlarını verdi.

ABD ve Batının bu emrivakiyi kabul etmeyeceği ve karşı saldırıya geçmesi ihtimaline karşı Ukrayna’ya aralıksız füze saldırıları başlattı, Rusya’da asker sayısını arttırmak için kısmi seferberlik ilan edip bu tehlikeli oyunda elini yükseltti. Kremlin’in farklı kademelerinden nükleer güç kullanabiliriz tehditleri savrulmaya başladı.

Bütün bunlardan sonra Putin Ukrayna’ya saldırı kararının hata olduğunu düşünüyor mudur dersiniz? Sanmıyorum…

Nitekim Rusya merkezli Nezavisimaya Gazetesinin genel yayın yönetmeni Konstantin Remchukov, “O, nükleer bir gücün otoriter lideri. Bu ülkenin sorgulanamaz lideri. Onu çıldırtan bazı güçlü inançları ve algıları var. Önem bakımından bunun varoluşsal olduğuna inanmaya başladı. Sadece onun için değil. Rusya’nın geleceği için de” diyor.

Eğer bu savaş varoluşsal ise Putin kazanmak için daha ileri gitmeye hazır mi? Yoksa bunu daha sonraki yıllara erteleyip savaşı dondurmak gibi bir niyeti mi var? Savaşı dondurmak uzun süreli bir çatışma hali demektir. Yaptırımlar sürerken buna yetecek silahı, askeri, halkın tahammülü ne kadar yeterli?

Bitmeyen savaş demek, bitmeyen kaynak demek. Rusya buna sahip mi?

Eski Rusya Devlet Başkanı ve Başbakanı Dmitry Medvedev, “Ukrayna devletinin şu anki görünüşü Rusya için daimi, doğrudan ve net bir tehdit. İnanıyorum ki, gelecekteki hareketlerimizin amacı Ukrayna’nın siyasi rejiminin tamamen parçalanması olmalı” diye yazdı.

Bu aynı zamanda Putin’in fikri midir? Bilemeyiz. Gelişmelere baktığımızda Putin’in öncelliğinin ABD ile Avrupa Birliği’nin parçalanmasını sağlayarak yaptırımlardan kurtulmak, Ukrayna’yı desteksiz bırakmak olduğunu görebiliyoruz.

Vladimir Putin, Astana’da Türk mevkidaşı Erdoğan’a Türkiye’yi bir doğalgazı merkezine dönüştürme teklifinde bulundu. Neden? Bu sayede Rus doğalgazını “başta Avrupa” olmak üzere üçüncü ülkelere satabileceğini umuyordu. Ne de olsa söz konusu enerji olunca kamuoyu baskısına dayanmayan yönetimler kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacak, enerji fırsatları birlik politikalarının önüne geçebilecekti.

Putin’in Rus doğalgazını Avrupa’ya ihraç etmek için Türkiye’de bir aktarma merkezi kurma fikri doğal olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı ve basını heyecanlandırdı ki, hemen en uygun yerin Trakya olabileceğini bile konuşuldu. Ankara bu sayede küresel bir aktör, Batı ile Rusya arasında uygun bir arabulucu olabilirdi.

Haberin yayılması ile Batı’dan beklenen tepkiler gelmeye başladı. 

(Devam edecek)