SALİH KORKMAZ

Biz cesareti hep dışa dönük bir şeymiş gibi algılarız. Yani bir başkasına karşı cesur olmak, dışarıda gördüğümüz herhangi bir duruma karşı cesur olmak dışa dönük bir eylemdir. Çünkü bir caddede ileriden freni patlamış bir kamyonu fark edip de kaldırımın kenarında oynayan çocuğa doğru atılıp onu son saniyede kurtarmak cesurca bir davranıştır.

Cesaretin sadece dışarıya dönük olarak algılanmasında bir problem olduğunu düşünüyorum. Çünkü daha büyük bir cesaret belki cesurca, kahramanca çocuğu kurtaran kişinin cesaretini ele aldığımızda içindeki duygu aslında bana da bir şey olabilir korkusuna karşı evvela cesaret göstermiştir, müthiş bir şeydir bu. Demek ki dışarıya karşı gösterilen cesaret aslında içeride kendi korkularına karşı öncelikle ortaya çıkmak durumundadır. Daha yoksul olurum, işimi gücümü kaybederim, sesimi yükseltirsem bana ne derler veya yaşam standartlarım bozulur gibi. Hepimizin tavır almamız gereken herhangi bir durum karşısında başıma bir iş gelir, sessiz kalmayı gerektiren veya tembihleyen o meşhur iç ses var ya; işte bütün bunların hepsine karşı ben bir şekilde yaşarım ama aslan gibi dosdoğru yaşarım tavrını alan kişilik yapısı içindeki baskılara, içindeki endişelere karşı cesur bir tavırdır.

Cesaret, aslında dışarıya karşı ortaya çıkan cesaretle beraber ondan önce kişinin içindeki kısıtlayıcı, engelleyici korkulara, endişelere karşı bir hamle yapma, onlara rağmen ileriye adım atma cesaretini gösterebilmesidir. Cesaretin kaynağı insanın içinde kendine karşı gösterdiği cesarettir. Mesela psikolojik problemler söz konusu olduğunda; fazla para kazanma hırsı, sadece kendi menfaatini hedefleme veya öç almak için yaşamak ve bunun için takip etmek, vuracağı anı içindeki öfkeyle, kızgınlıkla vuracağını gözeterek yaşamak. Burada da o içerideki kini söndürmeye yönelik, içerideki intikam duygusunu alt etmeye yönelik atılan her adım da aynı zamanda kişinin kendine karşı göstereceği, göstermesi gereken cesaret kavramı içerisindedir. Dışarıdaki bütün cesaret hamleleri ilkin içerideki korkuya, hırsa, öfkeye karşı gösterilmesi gereken cesarete bağlıdır.

Kişi öncelikle kendisine karşı cesur olmak zorundadır. Affetmek de cesaret gerektirir. Affetmek çok ciddi, çok cesur bir hamle ve saygı uyandıran bir hamledir. Çünkü içerideki bir sürü kargaşaya ve tahrik unsuruna kapılmadan, içerideki hamle yapmanın, saldırmanın içeride öfkeyi kabartan durumu kontrol etmektir. Bütün tahrik unsurlarına rağmen hem dik durmak hem de ona karşı sakinliğe doğru bir adım atıp bir başka şekilde olaya bakabilme cesaretini göstermek, ancak cesur insanların yapabileceği bir hamledir. Ancak yeterli kıvama gelen kişi olaylara, kendine, evrene, geçmişe, geleceğe, hayatın anlamına, ne değerlidir, ne önemlidir bütün bunlara karşı daha olgun bir bakış açısına sahip olduğunda o cesur hamle yapılır ve af etme olayı gerçekleşir. Kendini affedebilmek de dışarıya doğru belirecek ve ortaya çıkacaktır.

Korkular her yanı sarmışken, korkular içinizi dışınızı sarmışken cesarete ihtiyacınız var. Cesareti; ataklık, dayanıklılık, cüretkârlık, gözü karalık gibi ifadelerle açıkladığımızda eksik ifade ederiz. Evet cesaret belki öne atılıp ilk hareketi yapmayı gerektirebilir, arkada gelenlere yol açmayı gerektirebilir; acıya, sancıya, yokluğa, yalnız kalmaya tahammül etmeyi gerektirebilir; risk almayı, zoru tercih etmeyi, engelleri aşmayı gerektirebilir. Ama cesaret bunlardan sadece biri değil, hepsinin ortak enerjisini ifade eden bir erdemdir.

Cesaret bencilliği ve heyecanları kontrol etmeyi gerektirir. Çocuklarını koruması gereken bir annenin çocukları kendisinden daha değerlidir, bencillik yapamaz. Bir bombayı imha etmesi gereken bir uzmanın görev bilinci gelişmiştir, heyecanını kontrol etmesi gerekir.

Büyümek için, yepyeni bir dünya kurmak için, istediklerimizi gerçekleştirmek için, tüm insanlığı kucaklayan iyilikleri hayal etmek cesaret gerektirir. Bu günler hazırlanma ve kendinizi gözden geçirip güçlendirme zamanı olsun.

Kendi içinizdeki “günlük kahramanı” harekete geçirme zamanıdır. Zor zamanlar erdemlerinizi harekete geçirmeniz için bir fırsattır.

Neyin gerçekten daha iyi olduğunu düşünerek, ödev ruhuyla, daha büyük bir iyi için, daha küçük bir iyinin kaybını göğüsleyebilmektir.

Kendisi için hiçbir şey beklemeden, daha büyük iyilikler için bazı küçük şeyleri, kendi konforlu alanını, bencil arzularını, duygusal arayış ve beklentilerini yitirme riskini göze alan iyi örnekler olmaya cesaret edin.

Gerçek cesaret, korkusuzluktan değil bilgece bir korkudan, korkulması gereken bir şey karşısında, daha yüksek bir iyinin yitirilmesi olasılığı karşısında duyulan korkudan doğar.

Cesaret; sıradan olmaktansa konfor alanını terk edip fark yaratmak için çalışmaktır.

Cesaret; yorulacağını bildiği halde ısrarla devam etmektir.

Cesaret; yaşamını daha büyük iyilikler için riske sokmaktır.

Cesaret; afları mahrem tutmak, özürleri aleni yapmaktır.

Cesaret; olağan dışılıklara güç yettirmeye inanmaktır.

Cesaret; enerjisini ustalıkla kullanmaktır.

Cesaret; ısrarla diretilen teslimiyete direnmektir.

Cesaret; elinden geleni ardına koymamaktır.

Cesaret; gücü yettiği halde zayıfı esirgemektir.

Cesaret; yaşadığı her anın keyfini çıkarmak, onu planlamaktır.

Cesaret; farkında olmak, potansiyelini bilmektir.

Cesaret; sahip olduğu imkanlarla yetinmemektir.

Cesaret; bulunduğu durum için kimseyi suçlamayan, şikayet etmeyendir.

Birleştiren ve yükselten cesur adımlara ihtiyacınız var. Birleştiren ve yükselten adım sizde, o adam sizsiniz, cesaret ederseniz o adam sizsiniz.