SALİH KORKMAZ 

Bir estetik cerrahına giden kişiye sorulan ilk soru nereni beğenmiyorsun, nereni değiştirmek istiyorsun şeklinde olur. Ya da bir psikoloğa giden kişi nasıl bir değişim istiyor?

Değişim sadece fiziksel olanla sınırlı değildir. Aslında kendimizle ilgili birçok şeyi değiştirmek istiyoruz; alışkanlıklarımız, yaptıklarımız, yapamadıklarımız, daha birçok şey.

Sizin odak noktanız nedir?  İnsanların yaşadıkları, yaptığı hataları mıdır yahut neden bazı insanlar istediği şeyleri yapabilirken, kendi yaşadığı problemleri halledebilirken neden bazı insanlar yapamaz mıdır?

Hayattan kendisini timsal yapmasını isteyen bir tavşanın isteğini hangi psikolog veya estetik cerrahı yapabilir? Burada tavşana nasıl bir yardım sağlanabilir, bu mümkün mü? Cevap vermek isteseydiniz hepiniz yüksek sesle şunu söylerdiniz; bu asla mümkün olacak bir şey değil! Ben size tercüman olayım; tavşana yapılacak en büyük iyilik onun havuçla arasını düzeltmektir.

Yani kendiniz olmayan, olamayacağınız birine dönüşmeye çalışmayın!!!

Buradaki çabanız ve beklentiniz boşunadır!

Olduğunuz yerde bütün gücünüzle ayağınızı yere vurun. Oranın dünyanın en güzel, en değerli ve en önemli yeri olduğuna inanarak bunu herkese açıklayın; çünkü orası sizin bulunduğunuz yer ve böyle düşünün. Kendinize verdiğiniz değer için, kendinizi değerli hissetmeniz için bu olağan olabilir, kendinizi dünyanın merkezine koyabilirsiniz. Ancak zihinsel anlamda, içiniz dışınızla, bilinçaltınızla istediğiniz şeye dönüşeceğiniz inanancına kapılmayın, böyle bir şey mümkün değildir.

Tavşan timsahsa dönüşemiyor, elma ağacı ayva vermiyor…

Tavşan iseniz timsaha dönüşemezsiniz, elma ağacıysanız ayva veremezsiniz; kimse size bunu garanti edemez, böyle bir iddia ispatlanmaya çalışılması gereken bir durum değildir. Çok istemekle dönüşülecek, başarılacak durumlar değildir. Bu sizde psikolojik rahatsızlıklar yaratmaktan başka bir şey sağlamayacaktır.

Herkes kendini değiştirmek istiyor. Herkes bir şekilde olduğu yerden memnun değil; huzursuz, gergin. Böyle bir durumda ne olacak?

Bu bir istismar yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacak. Hatta belki tuzaklara düşeceksiniz, zaman ve emek kaybı yaşayacaksınız.

İnsan gerçekten kendisini değiştirebilir mi, evet, kesinlikle evet. Bir heykeltıraş düşünün; yaptığı yalnızca taştan çok özel ve güzel bir heykel midir yoksa taşın içindeki çok özel ve güzel cevherlerden yalnızca birini ortaya çıkarmak mıdır? Taşın içindeki saklı heykeli ortaya çıkarmak için yapmanız gereken fazlalıkları atmaktır.

İnsanın kendini değiştirme noktasında karşılaşacağı en büyük açmaz ve vermesi gereken en büyük karar budur, fazlalıkları atmak.

Başka elbiseler alarak, dışarıda zaman geçirerek, başka bir ülkede veya şehirde yaşayarak ya da başka insanlarla birlikte olarak kendini değiştiremiyor insan.

Eğer kendinizi değiştirmek istiyorsanız kendinizden kendinize gidebildiğiniz yolu keşfedebilmeniz gerekir.

Değişim yoluna çıktığınızda nelerle karşılaşacağınızı, ne gibi problemler yaşayacağınızı bilmeniz gerekiyor. Yaşayacağınız süreci, önünüze çıkacak engelleri hesaplamanız gerekir.

Çocukluğumuzdan getirdiğimiz, içinde bulunduğumuz duygusal engeller olacaktır. Ailemiz, çevremiz tarafından inandırıldığımız durumlar var. Çirkin olduğumuza, yetersiz olduğumuza inandırıldık. İçimizdeki bu duygu ve düşünce ayırımını yapamazsak; aslında güzel veya yakışıklı olduğumuz, yetenekli olduğumuz, başarılı olacağımız konusunda ayırım yapmazsak zaten değişemeyiz. Düşüncelerimiz duygularımızın esiri olur, bizde duygularımıza mahkum kalırız. Çirkin ve yetersiz olduğumuz duygusunu yenemediğimiz sürece gerçek potansiyelimizi keşfedemeyiz, kendimizi gösteremeyiz. Her ne kadar büyük bir avcı olsanız da küçük balığı avlayamayacağınıza inandırıldıysanız arada hiçbir engel olmasa bile o üstün avcılık yeteneğinizi sergileyemezsiniz. Eşyaya yüklediğiniz anlam, insan davranışlarına verdiğiniz mana o duruma ilişkin inancınızla alakalıdır. Size soğuk gelen bir iklimin kendine has özelliklerinden istifade edemezsiniz, yaş aldıkça yaşlandığınız ve öleceğiniz hissi ile edindiğiniz tecrübeleri hayatınızda kullanmazsınız.

Hayatı bir bütün olarak görmeniz gerekiyor, büyük resmi anlamanız gerekiyor. Hayatta bir sürü şeyi değiştirmeye çalışırken, kendimizi bunlar için çabalarken buluyoruz. Ama verdiğimiz çabaların ne kadar işe yaradığını hiçbir zaman fark etmiyoruz. Atı alan Üsküdar'ı geçerken; birisi iş hayatında kendini değiştirmek, yükselmek yerine oyalanırsa, ayrıntılarda boğulursa aradaki mesafeyi hangi düzde kapatacaktır?

Hayatın akışı içerisinde o büyük resmi görmemiz mümkün olmuyor ve sonrasında yüzleşme korkusu gelişiyor.

İnsan aciz bir varlık; ama insan nerede güçlü olduğunu ve nerede güçsüz olduğunu anlarsa tam anlamıyla o zaman gerçek potansiyeline ulaşabilir. Eksikliklerini keşfeden insanlarla kendinizi kıyasladığınız zaman zayıf ve güçlü olduğunuz yerleri keşfettiğiniz zaman engelleri fark edebilirsiniz. Ama insanların birçoğu kendisiyle yüzleşmiyor, sorumluluklarını almıyor, başına gelen şeyler için etrafındaki insanları suçlamaya başlıyor. Hayatındaki engeller gözünde büyüyor ve o engelleri aşmak git gide zorlaşıyor.

Sizinle hayat arasında bir köprü bizi bekliyor. Bulunduğunuz yerden karşıya geçmeniz için kullanmanız gereken bir köprü. Bulunduğunuz yerde size zarar veren her şey sizinle birlikte; içinde bulunduğunuz olumsuz alışkanlıklar, değiştirmeye çalıştığınız ve size zarar veren her şey… Karşıda daha konforlu bir yer ve oraya varmak için kullanmanız gereken bir köprü var. Ancak tarih içinde bu köprüye öyle büyülü özellikler atfedilmiş ki o köprüye çıkan çok az insan gerçekten karşıya geçmeyi başarıyor, senin denemene gerek bile yok diyor. Siz buna inanırsanız içinde bulunduğunuz olumsuz alışkanlıklar, değiştirmeye çalıştığınız ve size zarar veren her şeyle birlikte kalmaya devam edersiniz. Zaten hiç kimse size o köprüyü rahat geçeceğinizin garantisini veremez. Eğer böyle düşünürseniz üstün zıplama kabiliyetinize rağmen bulunduğunuz kazanda haşlanırsınız. Ben içinde bulunduğum durumdan sıkıntıdayım, rahatsızım ve ben artık kendini değiştirmek istiyorum, artık hayatımda bambaşka şeyler yapacağım dediğiniz anda o köprüye çıkıyorsunuz. Etraftan sesler geliyor; karşınıza türlü engeller çıkartıyor, o aşağılık ve kötü yerde kalmanızı telkinliyor. Ama siz yapmanız gereken bütün işleri haletliğinizi, karşılaşacağınız zorluklara katlanmaya istekli olduğunuzu, dişlerinizi çekmeniz gerekiyorsa bunun acısına, tırnaklarınızı sökmeniz gerekiyorsa bunun acısına dayanacağınızı belirtiyorsunuz.

Büyük resmi görüyorsunuz!

Sizin yapamayacağınızı söyleyenler, eksikliklerinizi gidermeniz gerektiğini belirtenler olacaktır. Köprüyü geçmek zorlu bir süreç gerektirir, ama daha önce bunu başarıp karşıya geçenler var. Siz yinede cesaret ile cahilliği karıştırmayın. Gaza gelerek almanız gereken yol için enerjinizi tüketmeyin. Sahip olduğunuz enerji ile alacağınız yolu oranlayın, planınızı yapın. Kısa mesafe koşucusu değilsiniz, siz bir maratonsunuz!

Adım adım ilerleyin, yavaş yavaş ilerleyin, vazgeçmeyin. Küçük adımlar sizi hedefinize götürecektir. Yapmak istediklerinize küçük denemelerle başlayın. Ancak ayrıntılarda boğulan insanlara, detaylara takılıp kalmayın.

Her şeyin hazır olmasını beklemeyin, sizi her an için harekete geçirecek enerjiniz olsun. Şarta bağlı harekete geçmeyin, şartınızın yerine gelmesini beklerken zaman geçebilir, plan bozulabilir. Eksiklikleriniz mutlaka olacaktır, kendinizi yeniden keşfedebilirsiniz, geliştirebilirsiniz. Duraksayacağınız, geri gideceğiniz zamanlar olacaktır ve bu başarılı her insan için geçerlidir. Dümdüz bir yol, hep ileri giden bir yol hiç kimse için mümkün olmamıştır, sizin için de mümkün olmayacaktır.

Çaba gösterdiğinizde, bağlantı köprülerinden geçtiğinizde kendinizi başarısız hissedeceğiniz, bıkkınlık göstereceğiniz durumlar olacaktır. Yorulacağınız zamanlar olacaktır. Yorulduğunuzda bırakmak yerine dilenirseniz devam edersiniz, yolunuz devam eder.

Yeteneğiniz olduğunu düşünüyorsanız, hayalleriniz varsa sizi engelleyecek birçok şey olacaktır. Yeteneğinize ve hayalinize lanetliymiş gibi yaklaşmak istemeyeceksiniz, bu size zor geleceği için uzak duracaksınız, değişim sancısını çekmeyi göze almayacaksınız. Ancak bir ömür boyu bu içinizi kemirecektir. Daha iyisine layık olduğunuzu düşünüyorsanız, geriye dönüp baktığınızda pişmanlık yaşamak istemiyorsanız, önünüzde ilk zaman diliminde, en kısa sürede, hemen şimdi başlamalısınız. Elinizdekilerden en iyisini yapacaksınız, mücadele edeceksiniz.

Sonra bir gün bakmışsınız ki siz siz olmuşsunuz, siz olmanız gerek kişi olmuşsunuz.