Yeni bir yıl başladı. Geçen yılın en belirgin özelliği milletin mukaddeslerine saldıranlarla, hazinesini soyanların naralarının hırıltıya dönüşmüş olmasıdır. Hatırlayacaksınız, belki de insanlık tarihinin en yaman soygununu planlayanların foyaları meydana çıkmaya başlayınca bir taraftan bindirilmiş çetelerle etrafa dehşet saçıp, diğer taraftan her türlü şantaj vasıtalarıyla ağlarına düşürdüklerini lal ediyorlar ve milletin karşısında pişmiş kelle gibi sırıtıyorlardı. Gün geçtikçe keserin sapı dönmeye başladı birde baktık ki, ekranları denilen görüntülü saldırı ve savunma mekanizmalarının bir köşesinde "cumhuriyeti kollamada birinci gün" gibi bir ifade ile haftalar süren seviyesiz bir kampanya sürdürdüler. Kimler o camda arz-ı endam etmedi ki; adlarını anmak bile bende bulantı yapıyor, yazmayacağım. Herkes onları tanıyor, bu gün de zaman zaman izliyor. Neyse o ucuz bitirim naraları önce kısıldı sonra sümük salya görüntüler ve de hırıltılar...

Yakın zamanda buna benzer bir olaya daha tanık oluyoruz. Şimdilik sümük salya safhasındayız. Bakalım hırıltı aşamaları nasıl olacak? Tesadüf bu ya senenin bitmesine saatler kalmış bir demde, bir türlü tiraj tutturamayan her şeye razı bir dinozor konserve kutusundan hırıltılar yükseliverdi. Herhalde senenin bitmekte olması acil aşama seviyesine bu itilmişleri zorunlu kıldı. Ya da daha önce bir "hoş ser" tarafından naramsı hezeyanlar sadır olduğu için o ayağa uyuverdiler. Olsun canım, bakalım bu aziz ve arif millet bu illetin nasıl defterini dürecek göreceğiz. Artık sayarlar "cumhuriyeti korumakta bilmem kaçıncı gün".... Bunlar heç bunları geç... Fakat milletin güven duyduğu kişiler ve kuruluşlar, başta iktidar partisi olmak üzere bu tufaya gelirse yani milletin harem-i ismetine el uzatırsa, yani milletin mukaddeslerini siyasete alet ederse, en küçük bir biriminden siyasilerin adının karıştığı bir hırsızlık neşet ederse, işte o zaman yandı gülüm keten helva...

Yeni yıl için başbakana organize işlerle ilgili yeni bir konseptten bahsetmek isterim. Bakınız şu sokak çeteleri şöyle yaptı, böyle yaptı haberleri sıklaşıyor ya; onların hem kesafeti hem de hedefleri değişecek. Bu gün hastane okul basan bu çeteler, yarın devlet dairesi hatta karakol basacaklar. Hem de İstanbul ve Ankara gibi şehirlerin göbeğinde. Nereden mi biliyorum? Çarşambadan sonra Perşembe gelirde oradan...

Bu satırların yazarı bundan bir yıl kadar önce "kapkaç" olayı diye adlandırılan olayların bir örgüt işi olduğunu ve maalesef güneydoğunun istismara elverişli ahvalinin bunda önemli bir rol oynadığını da ifade etmişti.

Sayın başbakan şimdi bir düşünün; ölünce hesabını soran olmayacak, başını okşayıp tahrik edici ve güven verici birkaç sözle bütün damarlarına adrenalinin hücum edeceği, üstelikte cezai ehliyeti olmayan hem de sokak çocukları diye acınacak halleriyle algılanan bu bireyler; biraz "balilenir", biraz "haplanırsa" neler yapmazlar ki... Zaten istenen de toplumda ciddi bir kaos endişesi meydana getirip bu işi bitirmek değil mi?

Sayın Başbakan gel sen bu işe kafa yor, ferahından verenlerle rehavete kapılma. Herkese mutlu bir yıl diliyorum.