Kariyer mi, Kazanç mı sorusunun yanıtı Kariyer ise, Öğretmenlik Mesleğinin önkoşulunu başarı ile geçtiniz demektir. Yaşamak için, gelecek için "geçim vizesi" lazım kuşkusuz. Fakat öncelik, sonralık sıralaması, mesleğe uygunluğu veya uygunsuzluğu işaret eder.
Bir Öğretmen saate bakarak mesai dolduruyor ise, verimli ol(a)mayacaktır. Günümüzde her meslekte başarılı, başarısızlarlar olsa da, "öğretmenlik" bambaşka bir sorumluluk demektir. Yarına "insan" ulaştırıyorlar! Hangimizin Öğretmenleri olmadı ki, saygı ile andığımız, nefret ile unutmak istediğimiz, hatırladığımızda güldüğümüz, "ah keşke yeniden o günlerde olsam" dediğimiz.. 
Bugün öğreniyorum ki, bir Öğretmenin gerçek anlamda tek referansı Öğrencileridir! Ne Veli, ne de Okul Müdürü aslında! Birebir dialog, ispatı açık. Öğretmek ne büyük bir erdemdir. Faydalı olabilmek, öğretebilmek bir içsel yetenektir. Bilgiler ezberlendiğinde okunur, fakat öğrenildiğinde anlatılır, sunulur. Kalıcı olan da budur zaten. Bu gerekliliğin eksikliği, Belgesiz Bilgiyi, Bilgisiz Belgeyi de hükumsüzleştirir. Bilgilerin belgesi için okumak şart. Belgenin Bilgisine ise hakim olmak önşarttır! Daha Türkçesi ile "diplomanın" hakkını vermektir, gerekliliğe sahip olmak!...
Bir Öğretmen vardır, tenefüs zilini dahi duymaz, derse devam eder. Çünkü bilgilerin alındı bilgisine odaklıdır. Verimlidir, başarılı sınıfı ile gurur duyar. Öğrencisi değerlidir, geleceğidir. 
Bir Öğretmen vardır ki, mesaidir onun için ders saati. Tenefüste çay içecektir. Ders sonu öğretmen değildir. Öğrencisine karşı duyarsızdır.
Mesleğin uygulanabilirlik raporu şart!
Özellikle de Eğitimin başrolünde olan Öğretmenlik Mesleğinde...
Diplomanın yetersizleştirdiği özelliklere sahip bir Öğretmen, Mesleğini (görevini) hakkı ile icra edemeyebilir. Edemez de! Sinirlidir, Sabırsızdır, Tahammülsüzdür, Ders Anlatımında Sıkıcıdır, Sevgisizdir, İlgisizdir gibi... İşte burada bir Madde lazım. Bir Yönetmelik yönetmeli. Gereğini düşünmeli, gereğine uygun kararlar alabilmeli, çünkü Öğretmen en kutsal sayılan, hayatımızın yolundaki en önemli yolculuğumuzdur. Nasıl çalışanlar ailelerinden daha çok gördüğü işverenler, iş arkadaşları ile birlikte daha çok vakit geçiriyor ise, Öğrenciler de Öğretmenleri ve arkadaşları ile uzun saatler beraber. Burada Öğretmen Veliden bir sonraki yetkili, ilgili, samimice bir anne bir baba konumunda sorumlu olmalıdır. 
Diplomam var Öğretmenim demek yazılı belgedir. Sözlü ( teorik) olanı ise sınıfındaki başarılı veya başarısız konumu ile ispatlanır. 
Bugünlerde dikkat çekici en önemli unsur tesettürlü öğretmenerdir. M.E.B. bu alanda yüksek hizmetler ile mutlu ediyordur(!) Üniforma zorunluluk dışı bırakılıyor(!) Devamı da gelecektir kuşkusuz. Öğretmenlerin saçın mahremiyetine bir çözüm buldukları, belirli ölçülerde konuşulanlar arasında. Demek ki, öğrenciye karşı tedirgin Öğretmenler de var. Ne olabilir? Yüksek olasılık ile, saçın uyarıcılığı mı sözkonusudur öğrencisine ( evladı konumda )! İşte bu kritik süreçte önlemli olmak çok önemli! Öğretmenlik diplomasının geçersiz sayılabileceği bir örnek değil midir, peruk ile aldatıcı bir vizyonda ders anlatmak? Tekrarlayarak soruyorum! Öğrenci,  Öğretmenin evladı konumunda değil midir? İslamiyette Müslümanlık kardeşlik ise, bir  Öğretmen Öğrencisini peruk ile neden aldatsın? Minik Öğrencilerin saçını görmesi, hangi tedirginliği yaşatıyor? Saygısızlığa Saygı duymak en büyük Saygısızlıktır! Minik Öğrenciler, masum, tertemiz, ışıklı gözler ile geleceğe bakar iken, yaşamın ilk yolculuğunda aldatma ile tanışıyorlar (mı) ? 
Mustafa Kemal Atatürk'ün değerli sözü; Öğretmenler, Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizlerin eseri olacaktır. 
Öğretmen olmak, diplomanın hakkını vermek demektir! İdeolojinin baskın tavırda yansıması,  hiçbir konumda zararsız olamaz. 
Eğitimin şart, Öğrenimin fark olduğu gerçeği ile tanışmak, geleceğin en sevimli, en saygın garantisidir. 
Günün S(özü): Öğrenciye Sevgili Saygılar ile Verilen Eğitim Kalıcı ve Etkilidir..