Bu söz Cumhurbaşkanı Sn. Demirel’e ait olup, çok gerçekçidir. Ben çok önce söyledim, bir defa daha söylüyorum, bu teknik direktör, bu anlayış ile Türk Milli Futbol Takımının 2014 Brezilya Dünya Kupasına ve başka turnuvalara gitmesi fevkalade zordur.
Sn. Avcı efendi, kibar, iyi bir insandır. Ancak, iyi olmak yetmez. Hollanda Milli maçına çıkan Türk takımının başındaki Teknik Direktörü uluslararası futbol arenasında, bir Allah’ın kulu tanımamaktadır. Herkes soruyor, bu Avcı kimdir, hangi takımları çalıştırmıştır, kariyeri başarılı mıdır? Sn. Avcı 15-20 kişinin seyrettiği İstanbul Belediye Takımı Teknik Direktörlüğünden gelmiştir. Sırası gelmişken ifade edeyim, Belediye Takımlarının liglerde ne işi var, anlamıyorum! Belediyeler halka hizmet kurumlarıdır ve ellerinde bulunan kaynakları, futbolcu transfer etmek için değil, halka hizmet için kullanmalıdırlar. Malesef tünelin ucu, Hollanda Milli Maçında görünmüştür. Milli Takımda sistem, taktik yerine göre karar ve otorite alma süreci yoktur. Oyunculara canım ciğerim demekle maç kazanıldığı görülmemiştir! Bu takımın gruptan çıkışı, mucizelere bağlıdır. Esasen, fevkalade zayıf olan ve dünya futbol klasmanında adı duyulmayan Estonya’yı bile kolay yenemedik. Hele Romanya ve Macaristan’ın bulunduğu ki, bu ülkeler sistem ülkeleridir, gruptan çıkmak nasıl olacaktır? Bana göre yol yakındır ve Sn. Avcı ile yollar derhal ayrılmalı ve Türk Milli Takımının başına bilgili, tecrübeli, kariyer sahibi bütün dünyanın tanıdığı yabancı bir teknik direktör bulunmalıdır. Daha evvel yapıldığı gibi, böyle bir teknik direktörün yanında yetişen, bilgi ve tecrübeleri artan Türk Teknik Direktörler bu görevi alabilir.
Hollanda maçında Roben karşısında Hamit yerlerde sürünmüştür. Esasen Hamit, Türkiye’ye geldiğinden beri Galatasaray’da da dökülmektedir ve Türkiye’ye gelmekle büyük yanlış yaptığını anlayacaktır. Atletiko Madrid’te canını dişine takıp oynayan Arda, Hollanda maçında maalesef istenileni vermemiş ve Arda’nın kaçırdığı %100 gol, maçın kırılma noktası olarak mağlubiyeti hazırlamıştır. Ayrıca, bu Ömer, Sercan, Tunay, Mevlut kimdir? Onların kalitesinde Türkiye’de, onlarca oyuncu vardır ve Milli takımda oynayabilir. Siz Allah aşkına, Nuri Şahin’in bir tek maçta iyi oynadığını gördünüz mü? Hollanda maçının mağlubiyet mazeretini Selçuk İnan ve Gökhan Gönül’ün oynamamasına bağlıyorlar. Öyle şişirildiği gibi Selçuk İnan büyük bir futbol yıldızı değildir. Maçı çevirecek yeteneklere katiyen sahip olmayan, sıradan bir oyuncudur. Gökhan ise, geçen yıldan beri geriye gitmektedir ve Hırvatistan’a İstanbul’da açık farkla mağlup olup, Avrupa Şampiyonasına gidemememizin sebep oyuncularından birisidir. Hele, gene şişirilen Burak Yılmaz var ki, eğer ben futboldan anlıyorsam, bu çocukta bir futbol yeteneği olmadığını ifade edebilirim. Ha diyeceksiniz, Trabzon’da gol kralı olmuştur. Tabiatıyla bütün Trabzon takımı Burak’a çalışmış olup, Türkiye Süper lig takımlarınında, bu açıdan defanslarını değerlendirmek gerekir...
Ara sıra alınan bazı başarılı sonuçlara karşın, Teknik Direktör Avcı ile Türk Milli takımının başarılı olabileceğine inanmıyorum. Fenerbahçe için de Sn. Aykut Kocaman için aynı şeyleri düşünüyorum. Sn. Kocaman, sadece Ankara Sporu çalıştırmış, futbol bilgisi, tecrübesi taktik ve sistem anlayışı ve teknik direktörlük kültürü Fenerbahçe gibi güzide takım için asla yeterli değildir. Bir zamanlar, Teknik Direktör Lorant’ın altını oyan ve gitmesini sağlayan Oğuz gibi, Aykut’ta Daum’un altını oymuş ve şartlardan faydalanarak, kendisinin yerine geçmiştir. Sn. Kocaman’ın Avrupa arenasında başarılı olamayacağı, son Spartak Moskova maçının kaybından anlaşılmıştır. Fenerbahçe asıl önemli turnuva olan Avrupa Şampiyonlar ligine gidememiştir. UEFA Avrupa liginde ne yapacağını, hep beraber göreceğiz!
Son zamanlarda Fenerbahçe Teknik Direktörü, Fenerbahçe’ye çok şeyler veren, fevkalade değerli bir oyuncu olan Alex’i harcamış ve Alex çok sevdiği Türkiye’den ayrılma noktasına gelmiştir. Öte yandan Türk takımlarının Avrupa maçlarında başarısız sonuçlarını gördük. Bursa birinci maçta 3-1 kazandığı TWENTE’ye göz göre göre elenmiştir. Eskişehir ve Trabzon’da, Türkiye’yi yeterince temsil edememişlerdir.
Türk takımlarının Mart ayını görememeleri maalesef kaderleri olmuştur. Türk futbolunun ileriye gidebilmesi için, tecrübeli, bilgili, kariyer sahibi, dünyada tanınan Teknik Direktörlerle çalışması şarttır. Eğer, bu nitelikte Türk Teknik Direktörler varsa, ki bana göre, bir dereceye kadar Sn. Terim ve Sn. Denizli(yi sayabiliriz, yabancı teknik direktörlerden art düşünce sahibi olmadan istifade etmek gerekir. İşte Beşiktaş’ın, durumuna bakın. Şuana kadar Sn. Aybaba’nın hangi başarısı konuşulmaktadır ve bu teknik direktör Beşiktaş’ın büyük paralarla takıma kazandırdığı dünya çapındaki yıldızları beğenmeyip, harcamaktadır. Ben, Sn. Aybaba’nın da, Beşiktaş’a birşey verebileceği kanaatinde değilim ve ayrıca uzun bir süre devam edebileceğini de düşünmüyorum.
Bir iki kelimede basketbol hakkında söylemek isterim. Güç bela Avrupa Şampiyonasına, kalabildik. Gerçekten Çek Cumhuriyeti karşısında Basketbol Milli Takımı büyük bir performans gösterdi ancak, iki İtalya maçını hatırlayalım, son dakikalara kadar önde götürdüğün maçı, adeta “Benim seni yeneceğim yok, gel beni yen” diye teslim ediyorsun. Dünya basketbol arenasında adı sanı duyulmayan Portekiz’e bile neredeyse yeniliyorduk. Basketbol Federasyonu Başkanı değişmelidir. Basketbol federasyonuna yeni ruh ve kan getirilme zamanı gelmiştir ve aynen futbolda olduğu gibi, Tanyaviç’e yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür edip, yerine tercihen Amerikalı dünyaca tanınan bir COACH getirilmelidir.
----
PS: Tüm Mülkiyelileri kucaklayan, Mülkiyeliler Birliği Genel Merkez Ankara’da olmak üzere, Mülkiyelilerin bulunduğu çeşitli şehirlerde faaliyet göstermektedir. Bazı Mülkiyeliler Birlikleri fevkalade aktiftir. Biz Mülkiyeliler, bulunduğumuz şehirde bir Mülkiyeliler lokali olsun istiyoruz. Ancak, yeteri kadar ilgi göstermiyoruz. Örneğin İstanbul’daki Mülkiyeliler Birliği Yönetici arkadaşlarımızın büyük gayretleri ile, Kuzguncuk’ta, şık, nezih, ucuz ve enfes yemekler sunan biçimde hizmettedir. Ancak, Mülkiyelilerin ilgisizliği nedeniyle, kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Hem birlik merkezi olsun diyeceksin, hem de ilgi gösterip, gitmeyeceksin. Peki Mülkiyeliler Birliği nasıl yaşayacak? Biraz ayıp olmuyor mu...