Ne demek?
Kelime anlamı olarak, nörolojiyi formatlama, yeniden biçimlendirme anlamına gelmekteymiş.  Beynin sağlık, başarı, mutluluk için yeniden programlanmasını sağlarmış. İçerisinde, enerji psikolojisi, EFT, NLP, Gestalt, Kinesiyoloji, Psych-k, Meta-Medicine, Sedona Metodu, German New Medicine, EMDR gibi bir çok metodolojinin özünü barındırmaktaymış.
Bu yöntemler sayesinde, değişimi  kısa sürede gerçekleştirilmek üzerine yoğunlaşıp, klasik yöntemlerde aylar alabilen tedaviler, bu metodolojiyle saatler içerisinde gerçekleştirilmekteymiş... Korkulardan kurtulmak, sigarayı bırakmak gibi...
Ayyy...İçim bi hoş oldu...
Hep kafamdan kurtulmak istediklerimden süngerle şöyle bir sileyim de kurtulayım derken...Bu teknoloji de...gittikçe gözüme giriyor be...
İyi de, format attırılan bilgisayarlarda, bilgileri  yedeklemezsen tüm bilgiler siliniyor ...
Giderken laf bu-dudak 333 der şeklinde;
“Şekerim moda bu, gidip beynime bi format attırayım”
Dönüşte şu;
“Bzzzzzttt ben kimim nerdeyim”
“Yedeklemedi böyle oldu...Şimdi biz onu bu haliyle klonlayacağız...” İstediğimiz yazılımı da taktık mı, yallahhhh...
Para Para Para...Ya İstiklal Ya Ölüm...Takunyalarım Nerede Çocuklar...Verdiler de istemedik mi...Netekim...Bugün Mübarek Ramazan Bayramı Değil, Mübarek Kurban Bayramıdır...One Minute...
Türlü türlü yazılımlar ... Seçmece bunlar...
***
Üç yıldır sevgili fotoğraf hocam Gültekin  ve öğrencileriyle Güneydoğu Anadolu’ya gidip canım Türkiyemle içiçe fotoğraf çekiyoruz. Bu yıl çok güzel yerler seçtik. Harran, Göbeklitepe, Urfa, Halfeti, Diyarbakır, Gaziantep...Beş yıldızlı otelde haftalarca tatil yapsam bu kadar dinlenemem. Dağı taşı toprağı yeşiliyle bir başkadır benim memleketim. Binlerce yıllık bir tarihi harmanlayarak insanına diline, dinine öylebir yansıtır ki boğulursunuz...
Ruh tatmini tüm bedeninizde rehavetini gösterir. Yüzünüze yerleşen arkaik bir gülümseme, basarsınız deklanşöre, basarsınız basarsınız. Bastıkça basasınız gelir zaman durur... Hitit’te, Neolitik Çağda, Emevilerde, Yontma Taş Devrinde...Özdeşleşirsiniz kapınızı çalan geçmişle...Lens değiştirirsiniz, Diafram, Kadraj, Enstantene...
Birden geri dönüş gelmiştir, kasvet basar...
Hadi bugün Göbeklitepe Höyüğünden bahsedeyim. Pazar bilgisi olsun. 
Şanlıurfa’da bir tepenin üzerine kurulu dünyanın bilinen en eski dini yapılar topluluğu...Bir Cilalı Taş Devri yerleşimi olan Göbeklitepe Şanlıurfa'ya 20 km'lik bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarındadır. 
Yaklaşık on, onbeş sene önce Mahmut Kılıç tarlasını sürerken oymalı bir taş bulup müzeye götürünce günyüzüne çıkmış.
İlk kez 1995 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü'nün işbirliğiyle kazı çalışmalarına başlanmış. Tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar  çıkartılmış. Kazılar Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında yürütülmekte olup, her yıl eylül ve ekim aylarında 10 haftalık bir süreç içinde yapılmaktaymış. Bölgenin önemi ise günyüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırması...
Bölgedeki kazılar her yıl eylül ekim ayında başlayıp 10 hafta sürüyormuş.
Yapılan araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarından hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaşılmış. Ayrıca, dikili taşların (=Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında fikirler veriyor. 
“Göbeklitepe, arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biridir. Çünkü daha şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen avcı-toplayıcı toplumların tapınak inşa etmiş olduğunu gösteren ilk örnektir ve bu da şehirleşme yani medeniyet tarihinde devrim niteliğinde bir buluştur.” 
Neler yaşanmış, bu taşlar nasıl oyulmuş, ayağa dikilmiş? Zaman zaman uzaylıların dünyamızı ziyaretlerini teorisini anımsatmıyor mu?
Efsaneler, ironiler, mistisizm...Tııırttttttt... geri geldim.
Kadrajda; Taksim Gezi Parkı...
İstanbul’da eskiden tek bir hava vardı. Ya yağışlı ya güneşliydi her semt... Sonra nolduysa her semt aldı başını gitti. Gezi parkında kar vardı dün akşam. Bir km ötede İnönü Stadında Rihanna Güneşi...
Ama ben;
Gittim-Gördüm -Kaldım...Ağlıyorum...
Neuroformatı attrmamın zamanı geldi dayanamıyorum...