PRENS ADALARININ İKİNCİ BÜYÜK ADASIndayım;

 ‘BİZ HEYBELİ’DE HER GECE      

MEHTABA ÇIKARDIK’

Prens Adaları mı?

İstanbul’u bilmeyenlere söyleyeyim;

Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedef Adası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası, Tavşan Adası… Bir de geçen yıl yazdığım batık ada Vordonisi var.

Neden Prens Adaları? Bizans döneminde sürgün edilen prenslerin bu adalarda yaşaması nedeniyle bu adı almış.

Burada çam ağaçlarının verdiği oksijen ciğerlere bayram yaptırır…

 

Şehirden yorulunca İstanbul’a yakın İstanbul’dan uzak bu adalara atarım kendimi. Heybeliada’yı yazma kısmeti ise ancak oldu.

İstanbul'un Adalar ilçesine bağlı olan Prens Adaları'nın ikinci büyük adası olan Heybeliada-Yunanca Halki- İstanbul'un güneyinde yer alan Prens Adaları'nın ve ‘Adalar’ ilçesine bağlı beş mahallesinden biri. Adaya Heybeliada denilmesinin sebebiyse uzaktan bakıldığında adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesi... Adanın eni 2700 metre, boyu 1200 metre. 4 tepeden oluşan Heybeliada, İstanbul adalarının orta yerinde bulunmakta.

Coğrafi olarak 140 metre yüksekliğe ulaşan dört tepeden biri adanın en yüksek tepesi Değirmentepe. (136 metre) Diğer tepeler ise Taşocağı, Makarios ve Ümit Tepesi’dir. (Eski adı Papaz Tepesi olan bu tepe 85 metre yüksekliğinde olup üzerinde Papaz Okulu bulunmakta) Adada 4 de liman vardır. Güzel bir koyda bulunan Çam Limanı ile Bahriye Limanı bunların en önemlileri.

Diğer adalara olduğu gibi Heybeliada’ya da vapur seferleri 19. Yüzyıl ortalarında yapılmaya başlamış. Vapurların o endamlı seferlerine martıların eşliği de yıllardır ada ziyaretçilerinin unutulmaz ritüellerinden.

Zengin Rumların yanı sıra  Bahriye’nin de bulunması önemli miktarda Türk nüfusu da buraya taşımış. Sadece doğasıyla, temiz havası ve güzellikleriyle değil ada, Heybeli Deniz Lisesi, Bet Yaakov Sinagogu, Aya Triada Manastırı, Heybeli Sanatoryumu gibi kültürel yapılara da sahip. İsmet İnönü ve ailesi 1924 yılında Heybeliada'ya taşınmış ve  İnönü'nün ölümüne kadar burada kalmışlar. (Bugün müze olarak kullanılmakta)

Hadi bir gün adaya yolunuz düşerse nereleri gezebilirsiniz bir bakalım;

Panayia (Kamariotissa) Manastırı/ Vaftizci Yahya Manastırı; Askeri Lise’nin alanı içinde yer alan yapı  yalnızca özel izin alınarak ziyaret edilebilir. Adanın tam ortasında, Değirmen Tepesi’nin batı eteğinde konumlanmış. Asıl manastırın kuruluş tarihi Bizans dönemi diye düşünülmekte.1672’de yıkılan manastırdan geriye yalnızca Bakire Theotokos’a (Bakire Meryem, Tanrının Annesi, Kamario- tissa, Sütunların Hanımı) adanmış olan mabet ayakta kalmış. Manastır ve mabet, ertesi yıl, Sadrazamın baş tercümanı olan Nikosios Paniotakis tarafından yeniden yaptırılmış. Manastır o zamandan bu yana Panagia Kamariotissa adıyla biliniyor.

Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi, Türk edebiyatının en çok okunan yazarlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 30 yılı aşkın süre bu evde  yaşamış. 1945 yılından beri müze olarak kullanılmakta. Natüralist akımın değerli yazarının eserleri, özel eşyaları burada sergileniyor. Müze şu an tadilat nedeniyle geçici olarak kapalı ama dışarıdan da olsa mimarisi ve verdiği enerjisi ile orada öyle kendini anlatmakta.

Alman Koyu; Karadan ulaşımı patikalı, inişli çıkışlı hatta dik bir yoldan sağlanıyor. Daha çok teknelerin yanaştığı bir plaj. Adanın en temiz koyların biri ancak bu yıl Marmara’nın tekrar başlayan müsilaj belasından nasibini almaz diye umuyorum.

Çam Limanı Koyu; Çam ormanlarıyla çevrili sakin bir koy. Deniz yoluyla ya da yürüyerek ya da bisikletle ulaşılabilir.

Halki Palas; Heybeliada’nın eski ismi olan Halki’den ismini alan ihtişamlı bir yapı. Zamanında Heybeliada’nın en güzel oteli olan bu yapı, sahipleri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle kapanmış. Kapalı ancak bu ihtişamlı yapıyı ve bahçesini görmek gerek.

Kangelaris Ailesi Anıt Mezarı; Ada halkı tarafından ‘Süslü Mezar’ olarak anılıyor. Hikayesi  hüzünlü. İtalya’dan getirilmiş heykeller ve mermerler var.  1868 yılında, İngiltere’nin Gemlik Konsolosu Spyridon Kangelaris’in  kaybettiği eşi Sevasti için yapılan ihtişamlı bir anıt. Kendi mezarı da burada imiş.  Çam Limanı yolu üstünde Deniz Harp Okulu’nun hemen arkasında bir arazide konumlanıyor. İskeleden indikten sonra sol tarafta 10 dakikalık bir yürüme ile ulaşılıyor.

Değirmen Tepesi; Deniz seviyesinden 136 metre yüksekliğiyle adanın en yüksek tepe  eşsiz manzarası ile  adanın en güzel ve ünlü seyir alanı. Bu tepenin üzerinde eski laventenlerin ‘Kurtulomilo’ ismini verdikleri değirmenin kalıntıları da var.

Heybeliada Deniz Lisesi; Vapurlar yanaşırken adaları karıştırırsanız hatırlayacağınız bir nokta Deniz Lisesi. Sola bakın Heybeli’desiniz. Heybeliada iskelesinde sizi karşılayan bu tarihi yapı 1773 yılında ‘Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun’ ismiyle dönemin kaptan-ı deryası olan Cezayirli Hasan Paşa tarafından kurulmuş 250 yıllık bir tarihi yapı…

Ayios Nikolaos Kilisesi; Denizciliğin hakim olduğu adada, denizcileri koruduğuna inanılan Aziz Nikola’ya ithaf edilmiş sakin mistik bahçesiyle  kilise dini bir huzur içinde.

Aya Triada Manastırı ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu; Bizans döneminden kalan bu yapı adanın en dikkat çeken mimari yapılarından. Ümit Tepesi üzerindeki Değirmenburnu Tabiat Parkı’nın içinde. Önceleri manastır olarak kullanılan yapı daha sonra Rum Ortodoks Ruhban Okulu olarak kullanılmış. Şu an eğitim verilmiyor ama pazar günleri ve dini bayramlarda ayinler yapılmaya devam ediyor.

Heybeliada Sanatoryumu; Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 1924 yılında Çam Limanı Koyu’nda verem hastaları için yapılmış Türkiye’nin ilk sanatoryumu. Kadınlar ve erkekler olarak iki birim halinde inşa edilmiş. Burada yapılmasının nedeni tabii temiz havaya sahip çam ormanlarıyla kaplı olması. 1999 depreminde hasar almasıyla beraber 2005 yılında tamamen kapatılmış. İçeri girip gezilemese de Çam Limanı boyunca yürüyüş yaparken yapıyı dışardan görüp empati yapabilirsiniz. ‘Kelebeğin Rüyası filmi de burada çekilmiş.

Bet Yaakov Sinagogu; 1940’lı yılların yaz aylarında adaya gelen Yahudilerin sayısı artınca Heybeliada iskelesinde bulunan bu ibadethane inşa ediliyor. Ancak günümüzde adada bulunan Yahudi sayısı azaldığından haftanın bazı günleri ve saatleri arasında açık.

İsmet İnönü Evi Müzesi; 1924 yılında hastalığı sebebiyle Heybeliada’ya yerleşen İsmet İnönü yazlık olarak kiraladığı bu evi 1934 yılında satın almış. Ev, dokusu ve eşyalarıyla beraber korunarak günümüze kadar yaşayan tarih olarak gelmiş. Evin eşyalarının bir kısmını Mustafa Kemal Atatürk’ün satın alıp hediye etmiş. Müze Refah Şehitleri Caddesi üzerinden devam edince sağ tarafta …

Aya Yorgi Uçurum Manastırı / Terk-i Dünya Manastırı; Konumunda eşsiz bir manzaraya tanık olunuyor.  Terk_i Dünya denmesinin nedeni ise dünyayla bağlantısını kesip inzivaya çekilmek isteyen keşişlerin dinsel meditasyonlarını yaptıkları yer olması imiş. Adada sakin ve huzurlu bir ortam ve de  eşsiz bir manzaranın adresi.