NERON ROMA’YI NİYE YAKTI?
Abdullah KILIÇ
Deliydi!
Peki, öbür deliler niye yakmadı?
Neron hem deliydi, hem diktatördü.
Roma’da ne varsa eli gibi, dili gibi, yâri gibi kendinin belliyor, ondan sonra Roma’nın başkasına yar olmasını zihnine sığdıramıyordu. Bu kafa ile Roma’yı ateşe verdi ve canından çok sevdiği her şeyi kurtarma sevinciyle! Gökleri delen alevleri yüksek bir tepeden kahramanca(!) naralar atarak seyretti.
Şimdi bizde de bir sürü Neron türedi. Tabi bunlar taklit olduğu için işler komedi düzeyinde sürünüyor. Gülmeyin, önleyin!
Unutmayın ki, insanlar gülerken de ölürler.
Önce baş Neron’lara bir bakın:
Para onlarda.
Diyelim adam sendikacı, genel başkan vs. Kaç yıldır? Otuz yılı aşmış!
Nasıl bir hayat sürerler bilir misiniz? Detaya hacet yok, petrol azgınları gibi! Ancak bizimkilerde; kalem kelâm “hak getire” olduğu için sabah kahvaltılarını da pavyonlarda yapmak isterler!
Parti genel başkanlarının hali de çok farklı değil. Onları; “Gidiyom gidemiyom, sevdim terk edemiyom” türkülerinden biliriz. Bir şekilde, külahı kaptırmış olanların bile bir elleri karınlarında, öbür elleri partilerinin içindedir.
Peki, bu sendika veya benzeri kuruluşların başkanlılıklarına layık, heveskâr hiçbir kimse gelmez mi? Gelmez olur mu, hem de adam gibi bir sürü insan gelir. Lakin bir başkanlık uğruna, candan geçmeyi göze almak bile yeterli olmaz, bu saltanatları koruyan dukalık nizamnameleriyle baş etmek en zor olanıdır.
Neronlar genel olarak haramla semirir, kanunsuzluklardan güç alırlar. En meşru işleri tefeciliktir. Bu yolla akıl almaz noktalara göbekten bağlanırlar. Bir kuruşlarının bir saniyelik faizini hesap ederler işte o bir kuruşları için cihanı yakarlar.
Neronların iki büyük korkusu vardır:
1-Düşünen insan ve düşündüren her şey!
2-Eğitimli, donanımlı sırtı pek, karnı tok, alnı açık yüzü ak, yüksek moralli polis.
Bu iki hususu başaramayan idare; ülkesinin Neronlarca ateşe verilmesini önleyemez.
[email protected]
Yorumlar