Gazeteciler  ABD Başkanı’na sormuş;
– Ülkenizde 4 kişilik bir aile ne kadar gelirle rahat bir hayat sürebilir, siz onlara ne kadar ödüyorsunuz?

ABD Başkanı şu yanıtı vermiş;
– Amerika’da 4 kişilik bir aile 5000 dolar ile rahat bir yaşam sürebilir, biz onlara 6500 dolar ödüyoruz geri kalan 1500 doları ne yaparlar bilmiyorum.

İngiltere Başbakanı aynı soruya şu yanıtı vermiş;
– İngiltere’de aynı aile 4000 pound ile rahat yaşar, biz 5000 pound veriyoruz, 1000 pound nereye gidiyor bilmiyoruz.
Avrupa ülkesi başbakanlarıda benzer yanıtlar vermişler

– Avrupa birliği ülkeleri’de aynı aile 5000 AVRO ile iyi geçinir ama biz 6500 AVRO veriyoruz 1500 Avroyu nerede harcıyorlar bilemeyiz.

En ilginç yanıt sa Türkiye yöneticilerinden gelir

– Türkiye'de ’de aynı ailenin açlık sınırı 4 kişilik bir aile için 6300 TL’dir. Biz onlara yarısını ancak veriyoruz, geriye kalanı NEREDEN BULUYORLAR, biz de anlamış değiliz!

Dünyanın her yerinde çağlar boyunca Çalışanlarla iş verenler arasında emeğin değerlendirilmesi konusunda akitler sözleşmeler yapılır bu sözleşmelere genel olarak TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ denilmektedir .İşte bu sözleşmelerin daha da değer kazanması ve yasal olması amacı için çalışanlar örgütlenip 18. yüzyılda sanayi devriminin başlamasıyla birlikte özellikle, İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa'da, işçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına karşı kurdukları yardımlaşma sandıkları ile başladıkları SENDİKALARI kurdular.

Sendika; İşçilerin ya da işverenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla aralarında yasalar uyarınca kurdukları birlik olarak tanımlanır. Başka bir deyişle sendika, istihdam koşullarını sürdürmek ve geliştirmek için bir araya gelen çalışan gruplarıdır.

Bir sendikanın tipik faaliyetleri arasında, üyelerine yardım ve hizmet sağlanması, kamu hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi için çalışılması, politik kampanya ve endüstriyel eylemler için tüm çalışanlar için daha iyi ücret ve koşullar için toplu pazarlık yapılması sayılabilir.

Türkiyede ise sendika gücü her geçen gün azalıyor, üstüne üstlük ' SENDİKA AĞALARI ' işçiler can çekişirken zenginliklerine zenginlik katmaya devam ediyorlar. Ülkemiz'de sendika hareketleri Osmanlı'nın son döneminden başlayarak günümüze kadar kimi zaman geniş kimi zaman ise dar bir alanda kendisine varlık alanı bulabildi. Özellikle 1961 Anayasası ile işçiler geniş sendikal haklara sahip oldular.

Birçoğumuz farklı iş yerlerinde, farklı statülerde ve farklı şartlarda çalışmamıza rağmen hepimizin talep edebileceği farklı işçi hakları vardır. Çalışanlar hangi haklara sahip olduklarını bilseler iş yerlerine veya işverenlerine karşı haklarını çok daha iyi savunurlar. Aslında çalışanların kendi haklarını araştırması ve bilmesi gerekir. İşçi hakları nelerdir incelemeleri gerekir. İşçi hakları kanunlarla belirlenmiş ve korunmaktadır. Bu yüzden her çalışan insanın haklarından haberdar olması gerektedir. El hasıl çalışanın alın teri dökenin EMEKÇİlerin son derece biliçli olmaları gerekmektedir.

Çalışanlar nekadar bilinçli olursa örgütlenmeleride o denli sağlıklı olacaktır kendilerini temsil eden başkanlarını demokratik kitle örgütü geleneği çerçevesinde en iyi leri seçerek göreve getireceğinden, başkanlık yapanlar emeğin ve emekçinin hakkını en iyi biçimde koruyup kollayacak kişiler olacaklardır En son bir mikrofonun azizliğine uğrayarak büyük bir kamu çalışanları temsilcisinin çalışanların haklarını nasıl en düşük kazanımlarla pazarladığına milletçe şahit olduk 

Ülkemizde sendikacılık malesef SENDİKA AĞALIĞI olarak nitelenen bir sisteme evrilmiştir gerçek çalışan emekçilerin sözüm ona haklarını savunmak üzere genel başkanlık koltuğuna oturan sendika başkanları işiçilerin aylıklarından kesilen mini mini aidatlardan oluşan bütçeleri diledikleri gibi hoyratça harcayıp çar çur ederek hem kendilerine yüksek rant elde etme kapısı yaratmışlar ve hemde işçilerin haklarını savunan değil sömüren bir düzeni oluşturmuşlardır.

Sendika Ağalığı terminolojimize öyle yerleşmiş ki yelpazenin en solundan en sağına kadar olan her noktadaki sendikalara çalışanlar başta olmak üzere halkımızında hiç bir güveni kalmamıştır. ÇALIŞANIN HAKKINI ALNININ TERİ KURUMADAN VERİNİZ diyen bir peygamberin ümmeti olarak çalışma hayatımızı düzenleyen yasaları ve sendikalar kanununu yeniden düzenleyerek Ülkemiz ve insanlarımızın hakettiği koşulları oluşturmamız dileklerimizle tüm idarecileri ve yöneticileri göreve davet ediyoruz...