MÜSTEŞAR ERDOĞAN CELASUN
Selçuk MARUFLU
Bu ülkeye müsteşar olarak büyük hizmetler vermiş olan Yüksek Mimar Sn. Erdoğan Celasun'u, maalesef en verimli çağında kaybettik. Yıl 1966, İngiltere'den dönmüş ve en fazla görev almayı istediğim, idealimdeki kuruluş olan DPT'ye 20 Kasım 1966'da yapılan sınav sonucu intisap etmeye hak kazanmıştım. Babamın Orman Fakültesi'nden çok sevdiği arkadaşı olan ve bana "alacağın her önemli kararda, onun fikrini alacaksın" diye vasiyet ettiği çok değerli insan Prof. Dr. Necmi Sönmez, Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı'nın başında. Necmi Hoca, bana "benim bakanlığımda görev alıp bana yardım edeceksin" dedi. Ben "Hocam ben DPT'ye giriyorum, orada çalışmak istiyorum" dedim. Necmi Hoca, "tamam, gene orada çalışırsın, ancak bu yeni kurulan Bakanlıkta sana çok ihtiyacım var, istersen Sn. Süleyman Demirel'le de konuşayım, DPT'den köy işlerine geçisini sağlayalım" dedi ve çok ısrar etti.
Mülkiye, İngiltere'de LSE'den sonra DPT'de görev alacağımı düşünürken kendimi Necmi Hoca'nın makam odasının bitişiğinde Köy İşleri Bakanlığında, direkt Bakan'a bağlı Dış Projeler ve İlişkiler Müdürü olarak buldum. Herkes bir göreve en aşağıdan başlar, şef, amir ve benzeri olur, daha sonra müdür olur, benim devlette ilk tayinim müdür olarak oldu. Neyse bir süre Sn. Prof. Dr. Necmi Sönmez ile çalıştım. Daha sonra hoca bakanlıktan ayrıldı ve Ziraat Fakültesi'ndeki Kültür Teknik Kürsüsüne döndü. Bende köy işleri, artık yeter deyip, DPT'ye dönmeye hazırlanıyordum ki, kabine değişti ve benim gibi mülkiyeli olan Sn. Turgut Toker, Köy İşleri Bakanlığı'na atandı. Sn. Bakan Toker'in bakanlığa genç ve yeni bir müsteşar getirdiğini duyduk. Aslında bu durum beni ilgilendirmiyordu. Benim DPT'ye dönüş muamelelerim bitmek üzereydi. Bir gün müsteşarlık özel kaleminden Öztan Hanım telefon etti. "Amerika Büyükelçisi Sn. Müsteşarı ziyarete geliyor. Müsteşarımız, sizi de rica ediyor" dedi. Müsteşar, Sn. Erdoğan Celasun'la ilk defa karşılaşıyordum. Çağdaş, medeni, nazik, genç ve tam bir İstanbul beyefendisi insanla bir aradaydık. Amerikan sefiri geldi, görüşmeleri ben idare ettim, tercüme yaptım, sefir ayrıldıktan sonra, müsteşar "Selçuk siz lütfen kalır mısınız" dedi. Sn. Celasun, İstanbul'dan yeni geldiğini, ailesinin hala İstanbul'da olduğunu, daha önce İstanbul Belediyesinde üst görevlerde bulunduğunu, yüksek mimar olarak kendi konusunda çalışmaktan fevkalade memnun olduğunu, müsteşarlık görevini Başbakan Sn. Süleyman Demirel ve Köy İşleri Bakanı Sn. Turgut Toker'in ısrarlarıyla kabul etmek durumunda kaldığını, bu önemli görevi ülkenin ona ihtiyacı olduğu görüşüyle en olumlu şekilde yerine getireceğini anlattı. Benim durumumu sordu ve bu arada bende burada geçici olarak bulunduğumu, asıl yerimin DPT olduğunu ve DPT'ye dönmek üzere olduğumu bildirdim. Bana çok sıcak ve biraz da yalvarır şekilde "Sn. Maruflu benim sizin gibi iyi yetişmiş bir insana ihtiyacım var. Ne olur, lütfen şimdi ayrılmayın, benimle çalışın ve bana yardımcı olun" dedi. Cevaben, "Efendim DPT şuanda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en prestijli kuruluşudur ve orada çalışmak benim en büyük arzumdur. Ben bu nedenle hariciyeyi bile düşünmedim. Lütfen benden kalmamı istemeyiniz" dedim. Ancak Müsteşar Erdoğan Celasun, o kadar ısrar etti ki, bir süre daha beraber çalışmayı mecburen kabul ettim.
Bakanlıkta çok değerli insanlar vardı. Örneğin, Müsteşar Muavinleri Sn. Feyzi Kutay ve Sn. Rıza Mörey, YSE Genel Müdürü Sn. Ekrem Ceyhun, Genel Müdür Muavinleri Sn. Mehmet Gölhan ve Sn. Turgut Yücel, Toprak İskan Genel Müdürü Sn. Ferruh İlter, Toprak Su Genel Müdürü Sn. Naki Üner, Halk Eğitimi Genel Müdürü Sn. Necati Mutlu ve Sn. Avni Akyol gibi kamuoyunun ilerde bakan veya milletvekili olarak anımsayacağı, yürekleri vatan için çarpan, çok değerli insanlarla bir arada çalışma imkanı bulmuştum.
Ben bir süre sonra daha doğrusu Sn. Erdoğan Celasun'la bu şekilde başlayan karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan dostluğumuz, bugüne kadar hiç bitmedi, irtibatımız hiç kesilmedi. Yıllar sonra ben siyasete atılıp, İstanbul Milletvekili olarak TBMM'de görev alınca, benim seçim kampanyasında büyük yardımını gördüğüm en büyük destekçim ve beni ilk kutlayan insan Erdoğan Celasun oldu. Kendisi de siyasetin içinde büyük takdir görüyor, ancak bir türlü olması gereken yere gelemiyordu. Meclis çalışmalarımda ve siyasette kendisinden devamlı fikirler ve tavsiyeler aldım. Benim milletvekilliği görevim sona erdikten sonra, İstanbul'da sık sık görüşüyor, parlamenterler evinde (Filizi köşkte) bir araya geliyor, yemek yiyorduk. Ülkenin içinde bulunduğu vahim şartları, merkez sağın bir anda yok olmasına bağlıyor, Atatürk İlke ve İnkılaplarının, Laik Cumhuriyetin tehlike altında olduğunu ifade ediyor ve aynen benim gibi DYP ile ANAP arasında Türkiye'nin kalkınması ve büyük Türkiye vizyonu açısından hiçbir fark olmadığını ifade ediyor ve bu iki partinin mutlaka bir araya gelmesi için çaba harcıyordu. Selamiçeşme Parlamenterler evinde, Adalet, Doğru Yol ve ANAVATAN partisine mensup eski senatörleri ve milletvekillerini bir araya getirdi ve merkez sağ bütünleşmesi konusunda bir bildiri yayınlanmasında ısrar etti. Milletvekilleri arasında görüşmeler bittikten sonra bana "Selçuk kardeş senin kalemin kuvvetlidir, lütfen bildiriyi sen kaleme al, biz imzalayalım ve başta Sn. Süleyman Demirel, Sn. Mesut Yılmaz, Sn. Tansu Çiller, Sn. Hüsamettin Cindoruk olmak üzere, ilgili yerlere takdim edelim" dedi.
Bir yıl öncesine kadar sağlık sorunları olmasına rağmen iyiydi. Kafası fevkalade işliyordu. Zaman zaman Büyükada Anadolu Kulüp'te buluşuyorduk. Çok sevdiği eşi Selma Hanımefendi'nin sağlığından endişe ediyordu. Bir Aralık günü (2008) Selma Hanım telefon etti. Sevgili Müsteşarım Sn. Erdoğan Celasun'un ağır bir komaya ve felç durumuna girdiğini bildirdi. Çok çok üzüldüm. Ve ne yazık ki, 1 Mart 2009 günü bu vatana en üst derecede devlet görevlisi olarak, Müsteşar olarak hizmet eden, iyi yetişmiş, değerli, dürüst ve namuslu, eşine ender rastlanan insan olan Sn. Erdoğan Celasun'un elim kaybını öğrendim. Türkiye çok değerli bir evladını kaybetmiştir. Aziz Dostuma, Yüce Allah'tan rahmet, çok sevgili eşi Selma Hanımefendi ile değerli kızına ve tüm aileye başsağlığı diliyorum.
Yorumlar