11 Nisan 2014 Cuma günü saat: 12.00’de acı haberi Çiçek verdi. Sevgili Mülkiyeli arkadaşımız Dr. Birol Yüksel’i kaybettik. 1 yıldan beri kalp yetersizliğinden muzdaripti, kendisine pil takılmıştı. 1 ay önce tekrar rahatsızlandı. Uzun süre hastanede kaldı. Eve çıktıktan kısa bir süre sonra daha ağır bir şekilde rahatsızlanarak, yoğun bakıma kaldırıldı. Eşi Çiçek’ten ve Kardeşim Sancar’dan durumunu sürekli takip ediyordum. Görmek için birkaç defa da İzmir’e gittim. Bu ağır rahatsızlığından bir süre önce, sırf beraber olabilmek için İzmir Reyhan Pastanesine geldi. Dikkati çekecek derecede zayıflamıştı. Solgun ve hüzünlüydü… Oysa Birol bizim sınıfın neşesi, girdiği yeri aydınlatan, insanda üzüntü hüzün bırakmayan bir insandı.
Birol ile 55 yıl önce, Mekteb-i Mülkiye’ye girdiğimizde karşılaşmıştık ve o tarihten bu yana hiç ayrılmadık. Birol müstesna özelliklere sahip bir insandı. Mülkiye’den sonra, Merkez ve Emlak Bankası Teftiş Kurullarında, Emlak Bank, Münich ve Berlin Şubelerinde baş temsilci olarak görev yapmıştı. Bu arada Londra Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını tamamladı. Onun Londra’da bulunduğu sırada, ben de Eşim Engin ile birlikte oradaydım. Hatta, Mülkiyeli arkadaşımız Demir Ali ile Rahmetli Kaya Kamer’de gelmişti. Yurtdışından dönünce, Başbakanlık Müşavirliğinde, (Almanya’da ve Yurtdışında bulunan işçilerin dövizlerinin Türkiye’ye transferi projesinde) Botaş Teftiş Kurulunda ve Vakıflar Bankası’nda Genel Müdür Muavini olarak görev yaptı. Emekli olunca, daha önce tanıdığı Eczacı kardeşimiz Çiçek Hanım ile evlendi ve İzmir’e yerleşti. Bostanlı Mavi Şehir’de güzel bir daire aldı. Yazlık için bana sorduğunda Çeşme’de al, dedim. Ama o beni dinlemedi, “Seferihisar’da Mülkiyeli arkadaşlarım var, onlardan ayrılmak istemiyorum” diyerek, Teos’tan yazlık aldı. Bu hastalık musallat oluncaya kadar, İzmir’de mesut ve hayatından fevkalade memnun şekilde yaşadı. Kardeşim Sancar Maruflu’nun kurucusu olduğu ve İzmir’in tüm tanınmış simalarının katıldığı İzmir Çarşamba Grubunun vazgeçilmez bir üyesiydi. Her İzmir’e gidişimde içimi tatlı bir heyecan sarardı. Zira akşam Birol ile birlikte çoğu defa Vilayetler evinde veya çok sevdiği Kordon Balıkçısında yemekte beraber olurduk. Bize çocukluk arkadaşım Yıldırım Karakaplan, Mülkiyeli Reis Özkan, Vali Muavini Erdoğan Özdemir, Erkal, Sancar ve Cevat’ta katılırlardı. Her yılın 19 Haziran’ında Birol’un tabiriyle; “Büyülü İzmir Akşamlarında” buluştuk. Kordon Balıkçısındaki o geceler unutulmazdı.
Bu yılda 19 Haziran’da tekrar buluşacaktık. Birol hazırlıkları yapmıştı. Bilmiyorum, Birol’suz bu yıl bunu yapabilir miyiz… Birol çok yönlü bir insandı. Her Mülkiyeli gibi Atatürk İlke ve İnkılaplarına sarsılmaz bir şekilde bağlıydı. Bunun yanı sıra, inançlı bir insandı. İslam dinine hakimdi ve İslamiyet’in kurallarını yerine getirirdi. Medeni, çağdaş ve son derecede bonkör bir insandı. Arkadaşlarını davet etmekten, onlarla bir arada olmaktan büyük haz alırdı. Kendi alanı olan bankacılık ve finansman sektöründe çok bilgiliydi. Bunun yanı sıra, Dünya ve Türk Edebiyatına, Yunan Mitolojisine ve Klasik Batı müziğine hakimdi. Türk sanat müziğini de çok severdi. Hatta, sınıf toplantılarında ve gezilerde Türk Sanat Müziğine ilişkin eserleri kendisi de Mülkiyeli arkadaşlarımıza söylerdi. Sesi güzeldi… Toplantılara Birol’un şaka ve esprileri, konuşmaları damga vururdu, bizi kırar, geçirirdi. Mülkiyede okurken bir keresinde İzmir’e gelmiş ve bizim evde kalmıştık. Rahmetli Babam Cevat Ziya Maruflu, Birol’un saygısına ve bilgisine hayran kalmıştı. Kendisini çok sevmişti. Bu arada hemen ifade edeyim ki, babamın çok sevdiği bir arkadaşım da Karşıyaka lisesinden ve Mülkiye’den sınıf arkadaşım Mehmet (Baba) idi.
Birol’u vasiyeti gereği Konya’da Baba ocağında toprağa verdik. Namazı Parsana Büyük Camisinde kılındı ve hemen yan taraftaki anne ve babasının da yattığı, aile kabristanında ebedi istirahatgahına dualar arasında tevdi edildi. Mezarı başında dualar okuduk. Mezarını çiçeklerle donattık. İstanbul’dan onu çok seven Devlet Bakanı Sn. Kazım Oksay ile birlikte hazır bulunduk, bizim Mülkiyeli arkadaşlarımızı da temsilen Konya’da son vazifemizi yaptık. Ankara’dan Dayısının oğlu olan akrabası Müsteşar Sn. Mustafa Keten, Cumhurbaşkanlığı Baş Müşaviri Sn. Necati Güngör’de geldiler. Birol Konya’nın tanınmış ve kalabalık ailesine mensuptu. Cami, mezarlık ve evi bu acı günde bir arada olmak üzere hazır bulunan akrabaları, dostları, arkadaşları ile doluydu.
Bu beklenmedik kayıp beni çok üzdü. İnanıyorum ki cennetin ışıklı kapısında, Daver Şener, Alpaslan Işıklı, Erden, Lumumba Özer, Mete Tansel, Irmak Tülbentçi, Turgut Serdaroğlu, Mete Ökte gibi tüm ebediyete intikal etmiş Mülkiyeli arkadaşlarımız kendisini karşılayacaklar ve hoşgeldiniz diyeceklerdir. Hep sınıf toplantıları yapmak isterdi, maksadı arkadaşları ile beraber olmaktı. Bu yılda güz döneminde yapmak istiyordu ve hastalanmadan önce Özdere’deki Efe Oteli’ni ayarlamıştı. Birol ile ilgili pek çok anı var. Onları hatırlıyorum. Acı ile bazen tebessüm ediyorum. Daha sonraki yazılarımda bu anekdotlara yer verebilirim.
Sevgili Mülkiyeli Arkadaşımız Dr. Birol Yüksel’e Allah’tan rahmet, sevgili eşi Çiçek’e ve değerli ablası Dilek Ceran’a ve tüm aile efratına ve bütün Mülkiyeli arkadaşlarımıza başsağlığı diliyorum, acımız çok büyüktür…