Çikolatayı kim sevmez? Hele çocuklar! Sevgili annem, gönlümü almak istediğinde, bazen de bir şey yapmamı istediğinde bana çikolata verirdi. Bu işi çikolatayı elime tutuşturarak yapmazdı. Gel derdi, sırtındaki çikolata kamburunu çıkartalım!

Hemen elimi sırtıma atardım ama elime bir şey gelmezdi. Bir öğrensem kendi tek başıma yapmayı? Ama ne mümkün!

Annem beni önüne oturtur, sırtımı ovalamaya başlar, bir bakarım; sırtımdaki sert şey ensemde! Meğer avucuna saklar, beni kandırırmış!

ANNELER KANDIRABİLİR

Şimdiki çocukları kandırmak kolay değil! Hepsi cin gibi maşallah! Ama büyüklerimizi? Onlar da tıpkı benim gibi söz dinlerlerse, sırtlarından çikolata kamburu çıkacağını zannediyorlar. Kamburu çıkartsın diye ABD ve AB'nin önüne oturuyorlar.

Örnek mi istiyorsunuz? Avrupa Birliğine bizi alsınlar diye, kılıktan kılığa giriyoruz! Yalan mı? Ankara Hükümeti ne derlerse eyvallah diyor. Bir gecede 150 maddelik yasa tek oylamayla geçiyor. Acaba parmak kaldırdıkları o yasanın içeriğini biliyorlar mı?

Sam Amca, Blair Dayı, biraz borç ver? Git IMF'nin elini öp! Taksitlerini ödeyemiyorum! Biraz daha borç! Git evdeki kıymetli eşyaları sat! Bizde özelleştirme adı altında yapılan işte budur! Uzat çocuğum yanağını. Bak sana ne vereceğim? Öpüyorlar! Aferin bak aynen böyle devam et! Şimdi öteki yanağını derken, öpülmedik yerimiz kalmıyor! Buna karşılık, elde avuçta bir şey yok! Dön baba dönelim, hacılara gidelim!

Ne yani, bütün bunları ben mi uyduruyorum? AB ile ilişkilerimiz, bu güne kadar böyle yürümedi mi? Geleceği meçhul bir macera içinde yuvarlanıp gidiyoruz!

YANIT ARAYAN SORULAR

Sorun bakalım kendinize? Son üç yıldır bir dediklerini iki etmedik. Buna karşılık elimize ne geçti? Bırakın vermeyi; çaktırmadan bütün kırmızı hatlarımızı elimizle teslim ettik. Kıbrıs gelişmeleri bunun en somut örneği.

Avrupalının tekine bir şey olsa, bütün İslam camiası potansiyel suçlu ilan ediliyor!

30 bin kişinin katili caninin tekrar yargılanmasını istemek cüretinde bulunuyorlar. Onlara bu cesareti biz veriyoruz. Veriyoruz zira AİHM kararı alındığı gün, bu memleketin Adalet Bakanı bu kararı siyasi olarak niteliyor!dava olarak görüyorsa, ne diyeyim bilmem ki? Böyle bir katilin tekrar yargılanması kararına tepki bu mu? Adamlar istiyor diye idam cezasını kaldırdık! Böylesine milli bir davayı, siyasi yapan sizlersiniz!

İktidarın devamı için, Atatürk'ün temel ilkelerinin tek bekçisi, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz devre dışı kalsın diye ellerinden geleni yapıyorlar.

Güçlü bir TSK ne Avrupa'nın ne de ABD'nin işine gelmez!

Çünkü askerin görüşü tek ve nettir.

Politikacı ise yüz kere değişir!

Türkiye?de kişi başına savunma gideri kelle başı 164 dolar. Yunanistan'ın 709 dolar! Gözümüzü kırpsak; kıta sahanlığını 6 mile çıkartarak, bizi hapsedecekler.

Biz susuyoruz çünkü, AKP hükümeti sırtından çıkacak çikolata kamburunu bekliyor.! Allah'tan, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz var. AKP'nin gücü yetse, TSK'yı Milli Savunma Bakanlığına bağlayacak. Öylesine korkuyorlar ki, TSK'nın önerdiği Teröre Karşı Başbakanlığa bağlı yeni bir yapılanmaya bile hayır dediler. Derin devletin varlık ve baskısından korkuyorlar.

Öte yandan, Genel Kurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün uyarılarına neden kulak tıkıyorlar. Önce Kıbrıs için uyardı;

"Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği açısından taşıdığı strateji çok önemli. TC ve TSK'ya garanti antlaşmasıyla yüklenen, Kıbrıslı soydaşlarımıza sağlamak zorunda olduğumuz güvenlik sorumluluğudur. Doğu Akdeniz'in istikrarı böyle sağlanmaktadır. Diğer garantör İngiltere'nin Ada'daki egemen üslerini korumaya neden özen gösterdiğini ve Avrupa'dan bu kadar uzak bir ülkenin, apar topar AB'ye alındığını hatırlatmak isteriz!"

SONRA NE OLDU?

Bu uyarıya rağmen Türkiye Güney Kıbrıs'ı tanımadı diye, tanıdığımıza dair imzayı attılar. Attılar zira, AKP iktidarı hala ABD ve AB'nin sırtında çıkaracağı çikolata kamburunu bekliyor.

Cumhuriyetimizin temel bekçisi uyarıyor. Bunu duymak iktidarın işine gelmiyor. Çünkü o, iktidarda ne kadar uzun kalırsam o kadar kadro, yandaşlarıma o kadar imkan diye, bu kez sırtından çıkacak çikolatanın yanı sıra koltuğunu pekiştiriyor.

TSK'nın Milli Güvenlik Konseyi'nde gücünü azaltmak için, Genel Sekreterlik meselesini biliyorsunuz. Ellerinden gelse, Milli Güvenlik Kurulunu, Bakanlar Kurulundan oluştururlar.

Her Allah'ın günü şehit veriyoruz. Her şehirde, her kasaba, belde ve köyde; cenaze namazları kılınıyor. Nerde Avrupa, nerede Avrupa'nın insan hakları savunucuları. Yoklar! Yoklar çünkü onlar insan haklarını değil, PKK ve terörist haklarını korurlar. Sınır ötesi harekat için; "Yapamazsın, Git Irak'la konuş" diye frene basan Amerika'ya, "Gerekirse gideriz!" diye; Kaşımpaşalı ağzıyla Başbakan gürlediği zaman, neredeyse inanacaktık! Daha önceki gün 5 Mehmetçik şehit oldu.

ŞAMAR OĞLANI OLDUK!

Stratejik Ortağımız ABD'nin, gücü bize geçiyor.

İncirliği Kuzey Irakta, Kürk varlığını korumak için, yıllarca kullandı. Hala kullanmaya devam ediyor.

Sınır ötesi harekattan vazgeçtim, içeride bile orduyu prangaya bağlamışlar haberimiz yokmuş meğer. Bakın Özkök Paşa, geçen gün neler söyledi:

"TSK, halkı eski acılı günlere geri götürmeyi amaçlayan bölücü terör örgütüne karşı mücadelesini; -kısıtlanmış yetkilerine rağmen(!) sürdürmektedir.

Bu mücadele sadece TSK tarafından değil, topyekün yapıldığında daha etkileyici sonuçlar alınacaktır."

Daha ne desin Özkök Paşa? Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz diyor! Zira hükümet; İç Güvenlik Harekatlarının sorumluluğunu valilere vermiş! Haberimiz yok! Eskiden gece gündüz köy ve mezralarda terörist avına çıkan Mehmetçiğe, artık gece sokağa çıkma yasağı konmuş! Haberimiz yok! Gündüz harekatlarında ise, savcılardan izin almak gerekiyormuş!

Şehit anaları, karıları, çocukları ve biz Türk Ulusu; Başbakanın ağzına bakıp, sınır ötesi harekat ne zaman yapacak, katiller belalarını ne zaman bulacak diye ümitle bekliyoruz! Aptesinde namazında dini bütün Başbakan, Anadolu'daki şehit cenazelerine ah bir gelse? Gelmez! Gelemez! Çünkü şehit yakınlarının neler söyleyeceğini bilir?

PKK'nın elindeki bütün silahlar Amerika'nın, mayınlar ise Fransa'nındır! Erdoğan'a bugün dost gibi davranan melek yüzlü İngiltere'dir. Bu arada şeytanın da bir melek olduğunu unutmayın!

Amerika katili asar, biz 30 bin kişinin katilini 5 yıldızlı otelde(!) ağırlarız! Bizim polis, nümayişçi kadını tartaklasa ortalık ayağa kalkar! Londra'da günahsız genci öldüren polise, kimsenin gıkı çıkmaz!

MİLLİ GURURUMUZ NERDE?

İngiliz hukuk sistemi başka işlerle uğraşır? Tesisat tamircisi bir usta, Londra'da bir evde çalışırken; tuvalete gitmeye üşendiği için, vazoya işemiş! Vay sen misin vazonun içine işeyen? Meğer evde gizli kamera varmış. Tesisatçı mahkeme tarafından 3750 sterlin ve 150 gün kamu hizmetinde ücretsiz çalışmaya mahkum edildi.

Bizde ise, ağzımıza ediyorlar, hatta cami duvarına işiyorlar tık yok!

İster istemez diyorum ki; acaba biz de böyle bir kanun çıkartsak! Katillere,teröristlere, PKK Kürtlerine, devleti soyanlara, elimizi kolumuzu bağlayanlara bağırsak;

Ulan erkekseniz, gelin şu vazoya işeyin diyebilsek....