Böylesine bağnazlık görülmemiştir. Türkiye’nin Uganda Büyükelçisi Ayşe Yavuzalp, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Truva yılına atfen Helen kıyafeti giydiği için yerden yere vuruluyor, kıyamet kopuyor, Büyükelçi geri çekiliyor, bir daha Büyükelçilik yapmamalı deniyor... 

Sn. Büyükelçimiz, Ankara Koleji ve Paris Üniversitesi mezunu, değerli bir Türk Kadını. Hariciyeye sınavla girmiş, başarılı olmuş, Büyükelçilik payesine yükselmiş. Sadece diplomat, Büyükelçi değil, güzel sanatlara, spora da ilgisi, bilgisi var. Aslında böyle kaliteli insan gücüne ihtiyacımız vardır. Hariciyede bulunması şanstır. 

Türkiye, önümüzdeki yılı, TRUVA Yılı ilan etmiş, bundan amaç Türkiye’yi tanıtmak, sarıklı imajını değiştirmek, dövize çok büyük ihtiyaç duyulduğu, ekonominin tepe taklak olduğu ortamda turizm gelirlerini arttırmaktır. Cari açık, bütçe dengesizliği tavan yapmış, herkes elinden geleni yapıp, Türkiye’ye daha fazla turist gelmesini sağlamalıdır. Turizm Bakanlığı, TROY Yılı dolayısıyla tanıtım kampanyaları yapmayı planlıyor. Büyükelçimizde, belki Türkiye’nin tanıtımına katkı olur düşüncesiyle, hür ve serbest düşünceli bir ülkeye mensup olduğuna inanarak, TRUVA yılına uygun bir kıyafet giymiştir. Orasını burasını açmamış, nihayet değişik bir elbise giymiştir. 

Ülkemizde, Mecliste, Bakanlıklarda, sokaklarda çağdaşlığa yakışmayan kıyafet giymiş vatandaşlar görüyoruz, Atatürk’ün şapka ve kıyafet devrimi ihlal ediliyor. Sonra çıkıp diyorlar ki, “Biz toplumu istediği gibi giyinme noktasına getirdik;” Eğitimde, resmi görevlerde, insanlarımız kıyafetlerinden dolayı muaheze edilmesin, demiyorlar mı... Sanki dünyanın sonu gelmiş gibi bir Büyükelçinin kıyafeti tartışılıyor. Bizim devlette görev yaptığımız dönemlerde, Devletin kıyafet teamülleri vardı. Takım elbise, kravat, tayyör, etek (pantolon değil) giyilir, her sabah tıraş olunurdu. Peki şimdi, saçı sakalı birbirine karışmış, pejmürde kılıklı, kotlu insanlar en ciddi yerlere girebiliyorlar. Türkiye giderek medeni, çağdaş kıyafetlerden uzaklaşıyor, Araplara benziyor. 

Geçen gün bir restoranda bir Arap aile rastladım. Kadınların ağızlarında peçe var, zavallı kadınlar, kocaları yiyip içerken, elleri ile peçelerini kaldırıyorlar, bin bir zahmetle yemeğe çalışıyorlardı... Böyle mi olalım... Türkiye Hariciyesi, Mülkiye ve Hukuk mezunlarının çoğunlukla görev yaptığı, çok kaliteli, lisanları kuvvetli, iyi yetişmiş, görgülü, bilgili, kültürlü diplomatların girebildiği bir kuruluştu. Şimdilerde, bu gelenek bozularak, kariyeri, liyakati olmayan, adabı muaşeret bilmeyen kişiler, Büyükelçi olarak atanabiliyorlar. Mülki İdarede de durum aynı... AKP’li bir milletvekilinin, öğretmen olan eşini Uşak’a, Vali atadılar. Ne yazık ki, her geçen gün, Türk Devlet Teşkilatının tahrip edildiğini, liyakata, kariyere önem verilmediğini gözlemliyoruz. İşte bu ortamda devletin ilan ettiği, özel yıla uygun kıyafeti, tanıtım için, iyi niyetle giyen bir temsilcinin kıyafeti sorun oluyor. İşin ilginci, hiç bir kadın kuruluşu da günah keçisi ilan edilen Kadın Büyükelçimize sahip çıkmıyor...