TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün 20 Temmuz kutlamalarına katılacak olması sevindiriçi bir haberdir...
Ha keşke Başbakan Tayyip Erdoğan da gelseydi de KKTC'nin öyle çok kolay bir yutulur lokma olmadığını, Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs'tan asla vazgezmeyeceğini önce Rum, sonra da tüm dünya anlasaydı...
Tüm Kıbrıs'a barış ve özgürlük getiren 1974 Mutlu Barış Harekatı'nın 31. yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, Kıbrıs Türkü'nün AB hayali tamamen ortadan kalkarken, Türkiye'nin üyeliğinin ise artık pamuk ipliğine bağlı olduğu apaçık ortadadır!
Biz her ne kadar iyimser tablolar çizsek de durum hiç açıcı edğildir ve AB'li yetkililer de zaten zaman zaman bunu dile getirmekte, hatta Türkiye'nin bu sevdadan vazgeçmesi gerektiği mesajlarını vermektedir!
Bizim yöneticilerimiz ama anlarlar ama anlamazlar, Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Friedrich, Fransa'da yapılan referandumda çıkan 'hayır'ın Türkiye'nin üye olma ihtimalini çok azalttığını, yani Avrupa'nın Türkiye'yi üye olarak görmek istemediğini açıkca ortaya koymuş, Türkiye'yi bu konuda dürüstçe uyarmıştır!
Fransa'da ki 'hayır' oylarının, Türkiye'yi ilgilendirmediğini ve AB yolunda engel teşkil etmediğini söyleyen ve kendini avutanlar umarız bu uyarıdan nasiplerini ve boylarının ölçülerini almışlardır!
Türkiye'nin AB yolunda emin adımlarla yürüdüğünü gösteren hiçbir net haberv e açıklama yoktur!
Ve bunu bile bile TC'li yöneticiler bu yolda emin adımlarla ilerlediklerini açıklamakta, bunu seçim malzemesi yaparak halka umut pompalamaya devam etmektedirler!
AB Temsilcisi Büyükelçi, Adrian Van der Meer'in son açıklamaları da Türkiye'nin bu uğurda daha çok yol kat etmesi gerektiğini ya da tavizler vermesi gerektiğini ortaya koymaktadır!
Meer, Kıbrıs sorunun çözümü konusunda "Türkiye, kıbrıs sorununun çözümünde yapıcı rol üstlenmeli" diyerek, sanki referandumda 'evet'i Kıbrıs Türkü söylememiş, Rumlar da 'hayır' dememiş gibi hala Türkiye'ye yüklenmekte, bir anlamda da Türkiye'nin Kıbrıs Rum kesimini tanıması gerektiğine işaret etmektedir!
Bu kadar yüzsüzlük bu kadar ahlaksızlık ve pişkinlik daha başka nerde görülebilir ki?
Son iki yıldır tüm çözüm çabalarına destek veren Türkiye ve Kıbrıs Türkü olduğu halde, geleceği ve sürekliliği bile belli olmayan bir çözüm için hala Türk tarafından tavizler beklemek, bu konuda Rumlar'a hiç bir yaptırım uygulama girişiminde bulunmamak AB'nin de gerçek niyetini ortaya koymakta, asıl isteklerinin bir çözüm değil de Türk'ün teslimiyeti olduğunu gözler önüne sermektedir!
İşte tüm bu nedenlerden dolayı 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı, geçmiş senelere oranla bu kez çok daha fazla anlamlı ve önemlidir...
Başta Rumlar ve Yunanlı'lar olmak üzere neredeyse tüm dünya Kıbrıs Türkü'nün 20 Temmuz özgürlük sevincinden rahatsız olmakta, bu sevinci ortadan kaldırmak için çeşitli bahanelerle taviz üstüne tavizler istemektedir!
Ama artık Türk insanının daha fazla ne verecek bir tavizi, ne de hoşgörüsü kalmıştır!
Çünkü bundan böşyle verecek tek bir ödünümüz bile yoktur, bunun bilinciyle vatana sahip çıkmak duygusu her geçen gün artarak büyümektedir!
Orlar artık Kıbrıs Türkü'nü rahat bıraksınlar ve büyük bir 'OHİ' demeye hazırlanan Papadopulos'la biraz meşgul olsunlar...