Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL'ün ilk dış ziyaretini KKTC'ne yapmış olması ne kadar anlamlı ise, KKTC Cumhurbaşkanı TALAT'ın 2008 yılının ilk haftasında Ankara'yı ziyaretinde en üst düzeyde karşılanması, ağırlanması ve uğurlanmasının da, aynı şekilde çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. KKTC'nin kuruluşundan bu yana zaman zaman DENKTAŞ'ın ziyaretlerinde olduğu gibi, TALAT'ın ziyaretlerinde de, sebep ne olursa olsun, bu düzeyde bir protokol uygulanmamış olmasını hep yadırgamışımdır. Zira KKTC'ni kuran ve tanıyan ülke olmanın görev ve sorumlulukları yanında; bu karşılama, ağırlama ve uğurlamaların KKTC'ne verilen desteğin ağırlıklı bir ifadesi olduğu şüphesizdir. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaretinde; Kıbrıs Rum kesiminde yapılacak Başkanlık seçimlerini müteakip, BM'in Kıbrıs'ta çözüm için yeni bir girişimi başlatmaya hazırlandığı açıklandı. Kıbrıs'ta Rumlar kimi başkan seçerlerse seçsinler Rumların bilinen politikalarında hiçbir değişiklik olmayacağı apaçık ortadadır. Rumlar 1974'ten beri Ada'da tesis edilen gerçekleri, barışı, huzur ve refahı reddetmektedirler. Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin tüm kazanımlarını ortadan kaldırarak Kıbrıs'ı tekrar kana bulayacaklardır. Türk toplumunu basit bir azınlık haline getirerek yok etmek, Ada'yı Yunanistan'a bağlayıp Türkiye'yi Akdeniz'den tecrit etmek hedefinden asla vazgeçmemişlerdir, vazgeçmeleri de beklenmemelidir. TC Kıbrıs'ta bir çözümün esaslarını malumları 7 Mart 2003 tarihinde TBMM'nin oybirliği ile aldığı bir kararla dünyaya açıklamıştı. TBMM'nin bu kararı bir Misak-ı Milli niteliğindedir. Bilindiği gibi 1 nci Cihan Savaşından sonra Anadolu'nun yer yer işgali ile Ulu Önder Atatürk'ün başlattığı Milli hareketin Misak-ı Milli adı verilen programı, Osmanlı Meclis-i Mebusanı tarafından 28 Ocak 1920 tarihinde oy birliği ile kabul ve ilan edilmiş ve Misak-ı Milli ile belirlenen program Osmanlı Meclis-i Mebusanın dağıtılmasından sonra TBMM ve hükümetleri tarafından Musul ve Hatay hariç gerçekleştirilmişti. Hatay daha sonra 1939'da Anavatana katılmış, Musul ise 1926'da Irak'a bırakılmıştı. Kıbrıs için milli bir mutabakatla alınan aşağıdaki kararın yeni bir Misak-ı Milli olarak anılmasının uygun ve gerekli olduğunu değerlendirerek ilgili herkesin bilgi ve kullanımına sunuyorum. TBMM'de oy birliği ile kabul edilen ve 10 maddeden oluşan deklerasyon şöyle: 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 21 Ocak 1997 ve 15 Temmuz 1999 tarihlerinde aldığı kararlara atıfta bulunularak bu milli davada TBMM ve Türk milletinin tam bir birlik ve beraberlik içinde bulunduğu gerçeğini dünyaya bir kere daha ilan eder. 2. Kıbrıs meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin sarf ettiği çabaları içtenlikle desteklerler. 3. Kıbrıs meselesine bulunacak çözümün tarafların eşit statüsü ve eşitliğine dayanması gerektiği hususunu önemle vurgular. 4. Türkiye'nin 1960 antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük haklarının sürdürülmesi gereğini belirtir. 5. Türkiye ile Yunanistan arasında kurulmuş bulunan dengenin zedelenmesinin hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini teyid eder. 6. Sorunun çözümünün Türkiye'nin AB sürecinde bir önşart gibi taktim edilmesine yönelik çabaları reddeder. 7. Kıbrıs Rum yönetiminin Türkiye'den önce AB üye yapılması uluslararası antlaşmaların açık bir ihlali olduğunu bir kere daha vurgular. 8. Kıbrıs Türk ve Rum halkının 28 yıldır huzur ve barış içinde yaşamasının en önemli amili olan iki kesimliliğin muhafaza edilmesine verdiği önemi vurgular. 9. İki kesimliliği zedeleyecek bütün öneri ve girişimlerin bölgeyi bir çatışma ortamına sürükleyeceğini hatırlatır ve buna hiçbir şekilde müsaade edilmemesi gerektiğinin önemle belirtir. 10. Bu koşullara riayet edilmek kaydıyla Kıbrıs'ta barışçı ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının bölge barışına hizmet edeceği yolundaki inancını ifade eder. 7 Mart 2003 Cumhur EVCİL